[email protected]
SODAP SODAP SODAP
  • Anasayfa
  • Tarihimiz
    • Dr. Hikmet Kıvılcımlı
  • SODAP
    • Neden SODAP?
    • Program
    • Tüzük
    • Kurumsal Kimlik
    • Arşiv
      • 2021
      • 2020
      • 2019
      • 2018
      • 2017
  • Açıklamalar
  • Yayınlar
    • Sosyalist Dayanışma Dergisi
    • Direniş Dergisi
    • Yol Dergi
  • İletişim
  • Bağış Yap
SODAP'a Katıl
  • Home
  • /
  • Mehmet Akyol
  • /
  • “Demokratik Ekonomi”de Emek – Mehmet AKYOL

“Demokratik Ekonomi”de Emek – Mehmet AKYOL

12 Kasım 2014

Bu hafta sonu Demokratik Toplum Kongresi”nce düzenlenecek olan Demokratik Ekonomi Kongresinin gündeminde “alternatif ekonomi modelleri çerçevesinde komün ve kooperatifler üzerine tartışmalar” bulunuyor. Yapılan açıklamada kongre amaçları arasında “ilkeler” ve “gerçeklik” arasında ortaya çıkan farklılıkları ortadan kaldıracak “somut çözümler” de bulunmakta.

 

Başka türlü ifade edilecek olursa, bugüne kadar derinlemesine tartışılan konular, artık hayata geçirilme aşamasına gelmiş durumda. Bu süreç içerisinde gerek çalışanların gerekse de onların sendika gibi kurumlarının rolü üzerine bir tartışma kaçınılmazdır.

 

DTK’nın daha önce yapılan “Demokratik özerkliğin ekonomisi” çalıştayında haklı olarak “Hiçbir toplum ya da siyasal ve sosyal sistem kendi ekonomik modelini gerçekleştirmeden kendini var edemez” tespiti yapılmıştı. Demokratik özerklik esas olarak toplumu, “aşağıdan yukarıya” yeniden yapılandırmayı hedeflediğine göre, ekonomik alanın da bu çerçevede yeniden yapılandırılması esas alınacaktır.

 

O zaman en alta giderek bu yapılanmanın nasıl olacağı tartışılmalıdır. Bu konunun teorik tartışmasını bir yana bırakarak, bugün bölgede bunun nasıl yapılacağı konusuna cevap arayalım. Konumuz genel olarak ekonomi, özel olarak işçi hareketi olduğundan somut bir öneriyi nasıl hayata geçiririz sorusuna cevap arayalım.

 

Mevcut yasal çerçeveye göre yerel idareler, istesinler veya istemesinler, halka sunmak zorunda oldukları hizmetlerin bir bölümünü, kendileri yapmak yerine satın almak zorundalar. Bu zorunlu “özelleştirme” hem vurgun düzenine kan aktarmakta, hem de taşeronlaştırma faciasına yol açmaktadır. Bu konuda belediyelerin eli kolu bağlıdır, ancak sendika gibi meslek kuruluşları için aynı şey söylenemez.

 

Sendikalar haklı olarak taşeronlaştırmanın sona erdirilmesini talep ediyorlar, ancak talep etmek yetmiyor, en azından AKP’ nin hükümet olduğu sürece bu düzeni değiştirmeyeceği açık. İş başa düştü diyerek kolları sıvamak bir gereklilik. Mümkün mü sorusunu bir kenara atıp şöyle bir “hayal” kuralım. Belediyelerin hizmet alımı için yapılacak ihaleye girecek bir şirketin, ihaleyi kazanması halinde, çalıştıracağı işçilerle bir toplu iş sözleşmesi yaptığını düşünelim.

 

Bu sözleşme çerçevesinde “Herkesin kendi işinin ve iş yerinin emekçisi olduğu bir ekonomik üretim sistemi” oluşturmak mümkün değimlidir? Bu işin “demokratik bir temelde kurulması, işletilmesi ve yönetilmesi” ne bir engel var mıdır? Çalışanların “karar alma sürecine katılması, yönetimin demokratik bir biçimde seçilmesi” bu sözleşme kapsamında gerçekleştirilemez mi?

 

İhaleyi alan şirketin, yukardaki ilkeler doğrultusunda yapacağı bir toplu iş sözleşmesi ile yukardaki prensipler doğrultusunda oluşacak bir “işçi kolektifi” ile belediyeye bu hizmeti sunması mümkün. Bu durumda kuşkusuz şirketin karı asgari düzeyde gerçekleşecektir. Hatta şirketin oldukça “hayırsever” olması da elbette mümkündür, ettiği karı da toplum yararına harcayacak kadar hayırsever!

 

Nerede böyle bir şirket diye sormayalım lütfen, elbette henüz böyle bir “şirket” yok, önerimiz de zaten böyle bir şirketi “yaratalım” şeklinde. Kimler yapsın derseniz, sendikalar ve sivil toplum kuruluşları el ele neden yapamasın demek mümkün. Yasalar? Evet, yasalar buna engel değil, en azından bu prensipler çerçevesine uygun bir yapı mümkün. E, biraz da hukukçulara iş düşsün.

 

Sendikalar taşeronu ortadan kaldırmak için böyle bir adım atmak zorunda. DTK için ise bu öneri alternatif bir ekonominin bir “tuğlası” olabilir. Üstelik bölgedeki belediyelerin önemli bir kısmı söz konusu “hizmet alımından” rahatsız, böyle bir öneri onların da önünü açacaktır.

Öte yandan sözü edilen “işçi kolektifleri” demokratik özerkliğin sağlam bir yapı taşı olmaya adaydır. Bölgedeki kapitalizmin ortadan kaldıramadığı “geleneksel üretim” ile birlikte bir altyapı oluşturulabilir. Biliyoruz, hayalleri gerçekleştirmek için mutlaka “ateşi çalacak Prometheus” lara ihtiyaç vardır, yoksa ne insan insan olur, ne de toplum toplum. DTK çalıştayında denildiği gibi “Alınması gereken mesafe hala fazladır, fakat asla olmayacak bir ütopya değildir.”

[button link=”www.sodap.org/mehmet-akyol-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]

 

Share:
prev post next post

Son Yazılar

  • Katliamların hesabını örgütlü gücümüzle soralım
  • En asgari 15 bin
  • Savaşa değil depreme, ölüme değil yaşama bütçe
  • 1 Mayıs Bildirisi​
  • Yaşanacak Bir Ülke Yaratacağız

Son Yorumlar

  • Mehmet YILMAZER Tüm Yazıları için Trump Üçüncü Dünya Savaşına mı Hazırlanıyor? – Mehmet YILMAZER | SODAP
  • M. Sinan MERT Tüm Yazıları için Tegucigalpa Dersleri | SODAP
  • Mehmet YILMAZER Tüm Yazıları için 2019 Savaşları | SODAP
  • M. Sinan MERT Tüm Yazıları için Demokrasiyi Boğan Anti-Amerikancılık – M. Sinan MERT | SODAP
  • Mehmet YILMAZER Tüm Yazıları için Eksen Kaymasında Son Durum – Mehmet YILMAZER | SODAP

Categories

Recent Posts

  • Katliamların hesabını örgütlü gücümüzle soralım

    Aralık 20, 2022
  • En asgari 15 bin

    Aralık 12, 2022
  • Savaşa değil depreme, ölüme değil yaşama

    Kasım 23, 2022

Archives

Meta

  • Giriş
  • Yazı beslemesi
  • Yorum beslemesi
  • WordPress.org

SODAP

Sosyalist Dayanışma Platformu

Twitter Facebook Instagram Youtube

Copyleft © 2021