[email protected]
SODAP SODAP SODAP
  • Anasayfa
  • Tarihimiz
    • Dr. Hikmet Kıvılcımlı
  • SODAP
    • Neden SODAP?
    • Program
    • Tüzük
    • Kurumsal Kimlik
    • Arşiv
      • 2021
      • 2020
      • 2019
      • 2018
      • 2017
  • Açıklamalar
  • Yayınlar
    • Sosyalist Dayanışma Dergisi
    • Direniş Dergisi
    • Yol Dergi
  • İletişim
  • Bağış Yap
SODAP'a Katıl
  • Home
  • /
  • Mehmet Yılmazer
  • /
  • Değişim Sancıları ve 1 Kasım – Mehmet YILMAZER

Değişim Sancıları ve 1 Kasım – Mehmet YILMAZER

27 Ekim 2015

“Değişim sancılarından” bugünlerde kaçınılmaz olarak “diktatörlüğe gidiş” anlaşılıyor. Ancak bu resmin sadece bir tarafıdır. Aslında bu seçimler cumhuriyet tarihindeki en sancılı seçimlerdir; aynı zamanda önemli bir güçler dengesi değişimine gebedir; 7 Haziran’dan beri yaşanan toz dumanın ardında bu gerçek yatıyor. Hürriyet Gazetesi yazarlarından Selçuk Şirin’in son altmış yılın seçimlerine toplu bakışı, yaşanmakta olan güçler dengesi değişimini iyi yansıtıyor. Yazar bu yıllarda Sağ ve Sol oylar arasındaki farkı inceleyerek bu makasın kapanmakta olduğu sonucunu çıkartıyor.

 

Bu noktada “CHP ne kadar sol bir parti?” sorusu çok haklı olsa da, özellikle 1960 ortalarından sonra bu parti kendisine önce “ortanın solu”nda bir yer biçti. Ecevit yıllarında ise “demokratik sol” bir parti olduğunu iddia etti. Burada önemli olan  düzenin bu değişime verdiği tepkidir. Düzen ve derin devlet CHP’deki bu değişimi hiç içine sindiremedi. 12 Eylül sonrası ise CHP farklı parti isimleri altında hızlı adımlarla daha sağa doğru kararlı adımlarla yürüdü. Ancak küreselleşme yıllarında tüm dünyada sosyal demokrat partilerin büyük erezyona uğradığı bir gerçektir. Bu farklılaşmaları unutmadan sol oylar tasnifinde CHP ve onun solundakileri ele alarak genel siyasal güç dengelerindeki değişimi en kaba hatlarıyla izlemeye çalışalım.

 

“Sağ-Sol mücadelesi”nin siyasal gündemin ilk sıralarına oturduğu 60 sonrası yıllardan bugüne bakarsak, ne görünüyor? 1965 yılında Sağ-Sol oylar arası fark sağ lehine yüzde 33’dür. 1969 yılındaki seçimlerde bu fark 16’ya geriliyor. Sol’un bu büyümesine bilindiği gibi düzen tarafından 12 Mart 1971 askeri darbesiyle cevap verilir.

 

Darbe sonrası “normalleşme” yıllarında 1973 seçimlerinde aradaki fark Sağ’ın lehine yüzde 27’ye çıkar. Ancak bu fark 1977 yılındaki seçimlerde yüzde 10’a geriler. Cumhuriyet tarihindeki en düşük noktaya iner. Sağ ve Sol arasındaki fark hiç bu kadar kapanmamıştır. Bu yıllarda CHP birinci partidir ve ülkede devrimci mücadele yükselmektedir. Bu yükselişe düzen, tarihindeki en sert askeri darbe ile karşılık verir. 12 Eylül 1980 öncekilerden çok daha yıkıcı olur.

 

Düzenin ve derin devletin siyasal güç dengelerine bu ayar vermesinden sonra 1983’de Sağ-Sol oy farkı yine Sağ lehine yüzde 38’e çıkar. 1995’de yüzde 39 olur. En büyük fark 2007 yılında yüzde 43 olarak gerçekleşir. Siyasal İslam’ın iktidar yılları yaşanmaktadır. AKP’nin dualarla “Rabbim verdikçe veriyor” dediği yıllardır.

 

Fakat bu fark 2011 yılında yüzde 34’e geriler. Son 7 Haziran seçimlerinde ise fark yüzde 20’ye kadar düşer. Üstelik Sol içinde artık halkların ittifakı, HDP vardır. HDP’nin niteliği ve yaygınlığı siyasal tabloda hiç görülmedik bir değişimin işaretlerini veriyor. Düzenin sinir sistemi bunu kaldıramadı. Önceleri siyasal güç dengelerindeki “düzeltmeler” askeri darbelerle yapılırdı. Bu kez askeri darbe mümkün olmayınca “sivil darbe” ile “düzeltme” yoluna çıkıldı. Saray, üç aydır güç dengelerini kendi lehine değiştirmek için çılgınca adımlar atıyor. Ankara katliamı bunun zirvesi oldu.

 

Ancak Saray önceki askeri darbelerin yarattığı sonucu elde edemiyor; seçimlere bir hafta kala siyasal güç dengelerini istediği yöne çevirebilecek mi?

 

Erdoğan en son Tel Abyad’a efelendi. Suriye’ye savaş mı açılacak? Ya da havuz medyası her gün tehditler savuruyor. Son olarak tehditlerini “ihanet içindeki eski AKP’lilere” kadar genişlettiler. Star yazarı Cem Küçük “seçimler geçsin diye” beklediklerini söylüyor…

 

Ne yapılırsa yapılsın, Saray’ın siyasal güç dengelerini askeri darbelerin yaptığı gibi geri çevirme gücü olmadığı her gün yeni bir olayla kanıtlanıyor. Bu tablodan ilk okunması gereken: Cumhuriyet, tarihindeki en önemli siyasal güç dengesi değişiminin ön günlerindedir. Sol, Sağ ile arasındaki makası kapatmaktadır. Fakat bunun öncekilerden nitelik olarak farkı; özgürlük ve demokrasi mücadelesinin önemli bir desteğe sahip olmasıdır. Devletin kutsandığı bu topraklarda özgürlük ve demokrasi hep ayrık otu muamelesi görmüştür. Şimdi ise ezilemeyecek, sökülüp atılamayacak  bir gelişme gösteriyor.

 

Buradan, 1 Kasım sonrası, siyasal dengeleri “düzeltme” savaşının yoğun bir şekilde devam edeceği sonucu çıkar. Ancak Saray bu kez 7 Haziran sonrası kadar manevra alanına sahip olamayacaktır. Erdoğan’ın “saray entrikaları”  için alanı daralacaktır. Her geçen gün “ikna ediciliğini” yitiriyor; bütün yarattığı dehşete rağmen korkutamıyor da…

 

Öte yandan, Kemalizm’le Siyasal İslam’ın egemenlik tarzında aynı yöntemlerde buluşmaları da çok önemli bir siyasal gelişmedir. Geniş kitlelerde geleneksel bilincin ötesine böyle olağanüstü günlerde geçilir. Derin devlet eliyle provakasyon ve katliamlar, bu topraklarda cumhuriyet boyunca düzenin egemenlik tarzı olarak süregeldi. Bir dönemin sözde “mağdur”ları on yılda ne büyük zalimlere dönüştüler. Kemalizm’in keyfi devlet yönetimini aratmayacak uygulamalarla insanlara “bu da mı oldu?” dedirtiyorlar.

 

Fakat bugün eski günlerden çok farklı bir gelişme yaşanıyor. Sivil darbe ile siyasal dengeleri “düzeltme” savaşı, Zalim’in beklediği sonuçları yaratmıyor. Kimse korkup köşeye çekilmiyor. Fırtına geçinceye kadar sinmiyor.

 

Saray, sonuç almak için daha ne yapacaktır? Zulmünü sözde IŞİD bombacıları veya Osmanlı Ocakları’yla mı arttıracaktır?

 

Böyle bir gidiş sadece Cumhuriyet’i bir dönüm noktasının eşiğine getirmekle kalmaz, köklü bir kırılma ve kopuş noktasına da getirir. Darbelerle, zor ve zulümle sorunların ertelenmesinin artık bir doyum noktasına gelindi. Kasım sonrası her siyasal adım Cumhuriyet’i kaçınılmaz bir şekilde yol ayırımına yaklaştıracaktır. Bildik, alışıldık yollardan gidişin sonuna yaklaşılıyor.

[button link=”http://www.sodap.org/mehmet-yilmazer-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]

Share:
prev post next post

Son Yazılar

  • Katliamların hesabını örgütlü gücümüzle soralım
  • En asgari 15 bin
  • Savaşa değil depreme, ölüme değil yaşama bütçe
  • 1 Mayıs Bildirisi​
  • Yaşanacak Bir Ülke Yaratacağız

Son Yorumlar

  • Mehmet YILMAZER Tüm Yazıları için Trump Üçüncü Dünya Savaşına mı Hazırlanıyor? – Mehmet YILMAZER | SODAP
  • M. Sinan MERT Tüm Yazıları için Tegucigalpa Dersleri | SODAP
  • Mehmet YILMAZER Tüm Yazıları için 2019 Savaşları | SODAP
  • M. Sinan MERT Tüm Yazıları için Demokrasiyi Boğan Anti-Amerikancılık – M. Sinan MERT | SODAP
  • Mehmet YILMAZER Tüm Yazıları için Eksen Kaymasında Son Durum – Mehmet YILMAZER | SODAP

Categories

Recent Posts

  • Katliamların hesabını örgütlü gücümüzle soralım

    Aralık 20, 2022
  • En asgari 15 bin

    Aralık 12, 2022
  • Savaşa değil depreme, ölüme değil yaşama

    Kasım 23, 2022

Archives

Meta

  • Giriş
  • Yazı beslemesi
  • Yorum beslemesi
  • WordPress.org

SODAP

Sosyalist Dayanışma Platformu

Twitter Facebook Instagram Youtube

Copyleft © 2021