[email protected]
SODAP SODAP SODAP
  • Anasayfa
  • Tarihimiz
    • Dr. Hikmet Kıvılcımlı
  • SODAP
    • Neden SODAP?
    • Program
    • Tüzük
    • Kurumsal Kimlik
    • Arşiv
      • 2021
      • 2020
      • 2019
      • 2018
      • 2017
  • Açıklamalar
  • Yayınlar
    • Sosyalist Dayanışma Dergisi
    • Direniş Dergisi
    • Yol Dergi
  • İletişim
  • Bağış Yap
SODAP'a Katıl
  • Home
  • /
  • Mehmet Yılmazer
  • /
  • Çöküş – Mehmet YILMAZER

Çöküş – Mehmet YILMAZER

23 Aralık 2016

Türkiye fırtınalı bir sürece girdi. Son birkaç haftaya sığan olaylar fırtınanın şiddetini gösteriyor. Rus Büyükelçisinin katledilmesi Türkiye’nin bölgede nasıl bir girdabın içine çekilmekte olduğunu ortaya koyuyor. Son olayda “fail” belli, ancak “azmettiren” aranıyor. İktidar ve Saray hemen Gülen cemaatini işaret ettiler. Böylece bölgede işledikleri günahları örtmeyi amaçlıyorlar. Bazı işaretler El Nusra’yı göstermesine rağmen Ankara Gülen cemaatinde ısrarlıdır.

Olayın arkasında Halep’te yenilenlerin, Ankara tarafından yarı yolda bırakılan örgütlenmelerin olması en doğalıdır. Şam’da değil de Ankara’daki Rus Büyükelçisinin vurulması anlamlıdır; hem Rusya’ya hem de Türkiye’ye bir uyarı içermektedir. Failin arkasında Gülen cemaatini gören havuz medyası, aynı zamanda olaya Washington’u da dahil etmektedir. Gerçekten olayın arkasında Cemaat varsa, böyle bir olayın ABD gizli servislerinden habersiz gerçekleşmesi mümkün değildir.

Gelişen Rusya ve Türkiye ilişkilerini bozmak için böyle bir suikastın (ABD’nin bilgisi dahilinde) yapılması fazlasıyla acemice ve anlamsız kaçıyor. Zaten böyle bir sonuç da yaratmamıştır. Tam tersine Ankara’yı Moskova’ya doğru daha fazla itmiştir.

Ankara’nın Suriye savaşında aldığı konum, desteklediği örgütler, yaptığı büyük hatalar artık ayağına dolaşmaya başlamıştır. IŞİD’den El Nusra’ya pek çok radikal İslamcı örgütü destekleyen Ankara, şimdi onları ortada bıkarmıştır. Bunun mutlaka bedeli olacaktır.

Rus Büyükelçisinin katledilmesi Ankara’nın bölgede nasıl bir anaforun içine çekilmekte olduğunun önemli bir kanıtı oldu. Ankara olayı tazeliğini korurken IŞİD’in birkaç hafta önce esir aldığı Türk askerlerini diri diri yaktığı haberi dünya medyasına düştü. Bölgedeki gelişmelerin yönüne bakınca bunlar “daha başlangıç” sayılır.

Büyükelçi Karlov olayı kadar önemli olan esas gelişme Moskova’da “üçlü”nün yaptığı toplantıdır. Halep’in hatta bir anlamda Suriye’nin kaderi için Rusya, İran ve Türkiye’nin yan yana gelmesinin iki önemli anlamı vardır. İlki, bugüne kadar çok sık tekrarlanan “Türkiye’nin Suriye politikasının iflası” Moskova’da artık resmi kayıt altına alınmıştır. Bir ay kadar önce Saray, “Biz Suriye’ye Esad’ı devirmek için girdik!” dediğinde Rusya ile kriz çıkmıştı. Şimdi Çavuşoğlu Moskova’da Suriye’nin etnik yapısının, bütünlüğünün korunacağı üzerine imza atmıştır. Artık Ankara’nın Suriye politikası Cerablus-Afrin hattının korunmasına ve “Kürt koridorunun” engellenmesine indirgenmiştir.

İkincisi, Moskova’da fiili eksen kayması yaşanmıştır. Bir dönem harp akademisinde bazı generallerin ağızından düşmeyen Rusya ve İran ile daha yakın ilişki kurulması tezleri artık fiili gerçeklik haline gelmiştir. Başbakan daha birkaç hafta önceki Moskova ziyaretinde “Türkiye makas değiştirmiyor” demişti. Doğru henüz makas değiştirmiyor, ancak öyle güçlü akıntılarında arasında yol alıyor ki, Ankara bir yere çarpmadan daha nereye kadar gidebilecektir? Bu gerçeklik Demokles’in kılıcı gibi Türkiye’nin üzerinde sallanıyor.

Ankara’nın birer aylık aralıklarla dış politikasına ve söylemlerine bakınca bir dediği diğerini tutmayan bir gidiş ortaya çıkıyor. Bu durum sadece Ankara’nın tutarsızlığını değil, bölgedeki güçler dengesi fırtınasının ne ölçüde şiddetli olduğunu gösteriyor. Üstelik bu fırtınanın yakın zamanda dinme olasılığı yoktur.

Batı dünyası ve başta Amerika, Suriye’de Rusya ve dolayısıyla Esad’ın zaferini içlerine sindiremeyecektir. Musul ve Rakka’dan gelecek dalgalar Suriye’de yeni bir dönemi başlatabilir.

Ankara açısından önemli olan temel bir gerçek vardır. Hem Irak hem de Suriye’de Ankara’nın üzerine oynadığı örgüt ve taraflar kaybetmiştir. Önümüzdeki günler bu yenilgilerin yaratacağı geri tepmelerin yükselteceği gerilimler yaşanacaktır. AKP iktidarı ne mevcut konumuyla bir manevra alanına sahiptir ne de makas değiştirebiliyor.

Esip gürlemelerin sonuna gelindi. Ankara’nın neredeyse bir tek manevra alanı kaldı, o da Saray’da yapılan muhtarlar toplantısıdır.

[button link=”http://www.sodap.org/mehmet-yilmazer-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]

Share:
prev post next post

Son Yazılar

  • Katliamların hesabını örgütlü gücümüzle soralım
  • En asgari 15 bin
  • Savaşa değil depreme, ölüme değil yaşama bütçe
  • 1 Mayıs Bildirisi​
  • Yaşanacak Bir Ülke Yaratacağız

Son Yorumlar

  • Mehmet YILMAZER Tüm Yazıları için Trump Üçüncü Dünya Savaşına mı Hazırlanıyor? – Mehmet YILMAZER | SODAP
  • M. Sinan MERT Tüm Yazıları için Tegucigalpa Dersleri | SODAP
  • Mehmet YILMAZER Tüm Yazıları için 2019 Savaşları | SODAP
  • M. Sinan MERT Tüm Yazıları için Demokrasiyi Boğan Anti-Amerikancılık – M. Sinan MERT | SODAP
  • Mehmet YILMAZER Tüm Yazıları için Eksen Kaymasında Son Durum – Mehmet YILMAZER | SODAP

Categories

Recent Posts

  • Katliamların hesabını örgütlü gücümüzle soralım

    Aralık 20, 2022
  • En asgari 15 bin

    Aralık 12, 2022
  • Savaşa değil depreme, ölüme değil yaşama

    Kasım 23, 2022

Archives

Meta

  • Giriş
  • Yazı beslemesi
  • Yorum beslemesi
  • WordPress.org

SODAP

Sosyalist Dayanışma Platformu

Twitter Facebook Instagram Youtube

Copyleft © 2021