Türkiye’deki her siyasi iklim Alevi toplumu tarafından dikkatle takip ediliyor. Kendisinin bütünden azade olabileceği hiçbir durum söz konusu değildir. Sadece yakın tarihin inişli çıkışlı atmosferi Alevilerin örgütsüz de (yekpare) olsa çıkış yakaladıkları, etki ettikleri dönemler olmuştur. Örneğin Sivas ve Gazi katliamı sonrası verilen tepkilerin şiddeti, uzun yıllar süren “sır” olmanın vaktinin dolduğuna delaletti. Nitekim öyle de oldu. Hızla açılan dernekler, kültür merkezleri, vakıflar, cemevleri vb. yaşanan katliamların sonucu olarak kaydedebiliriz.
Ülke tarihinin önemli bir isyanına dönüşen Gezi’nin önemli güçlerinden biri de Aleviler oldu. Alevileri Gezi direnişine sıkı sıkıya bağlayan şey bugüne kadar “sineye çektikleri” acılar değildi sadece. Yaşadıkları katliamların üzerinin örtülmesi, haklarının tanınmaması ve İslamileşen devlet otoritesinin yaratacağı kaotik düzene de itirazdı. Gezi direnişinde yaşamını yitiren gençlerin tamamı Alevi’ydi. Alevi kimliğini kuşanarak çıkmamış olsa da sokağa, ülkenin ötekilerinden biri olarak yaşamın bütününde o hissi taşıyor oluşu önemli bir etkendir.
Her dönem olduğu gibi geçtiğimiz günlerde de Alevileri doğrudan hedef alan sözler sarf edilip çeşitli paylaşımlar yapıldı. Bunlar tekil sıradan insanların ifadeleri olsa fazla ciddiye almayabilirdik. Lakin böylesi bir kaotik ortamda kimi yönetici veya “akademisyen” ünvanlı kişilerden yapılan açıklamalar üzerinde durulması gereken meselelerdir.
Bunlardan bir tanesi de katıldığı televizyon programında “Suriye’deki Irak’taki mezheplerle bizdeki mezhep ayrılığı çok farklı. Bizim Alevi kitlemiz, kendisine baskı yapılsa da yakılsa da öldürülse de buna karşılık vermeyen, tam tersine sineye çeken ama bunu farklı şekillerde anlatan bir yapıya sahip. Bu bizim için büyük bir şans” diyen eski Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk Alevilerin tarihini bilmeden rahatlıkla konuşuyor. Yukarıda verdiğim örnek Alevi toplumunun hak mücadelesinden küçük bir kesit sadece. Ayrıca hiçbir ülkede Aleviler başka inançlara dönük çatışmacı tutum aldığını ima etmek akla ziyandır. Bu Türkiye’ye özgü bir durum değildir. Şuan Suriye’de dahi Alevilerin sırf inançlarından dolayı kurşuna dizilip kafalarının kesilmesine rağmen aynı şiddet yöntemlerine başvurmadığı bölgeyi takip eden herkes tarafından bilinir. Ha savaşmıyorlar mı? Evet savaşıyorlar, en insani haklarından biri olan direniş hakkına sıkı sıkıya sarılmaktan başka çareleri olmadığından. Bu direniş diğer mezhep ya da inançlara dönük değil, hiçbir sınır tanımayan çetelere dönüktür.
Öztürk’ün ifadeleri belli ölçülerde gerçekliğe sahip olsa da tarihteki direnişleri yok sayan bir tutumdur. Alevilerin demokratik mücadele yöntemlerini geliştirmek için harcadığı çabayı “sineye çekmek” olarak ifade etmek anlamsızdır. Alevi mücadelesinin bugün geldiği noktada tıkanmaların olduğunu gizleyecek değiliz. Bu kendisine yönelen şiddet eylemlerine karşı vereceği tepkinin ötesinde bir durumdur.
“Lanetliler topluluğu”
Yüzyıllardır bu topraklarda halkların inançlarını, kimliklerini değerlerini kene gibi semiren iktidar zümrelerinin “lanetli” olarak gördüğü Aleviler tarihsel nefretin hedefinden çıkmış değiller. Ortadoğu’da selefi çetelerin bereketli toprakları kan gölüne dönüştürmesi rahatsızlık vermezken, ellerinde bulundurdukları alanları kaybetmelerinde de Aleviler hedef tahtasına oturtuluyor. “Cemevi, insana saygı, Madımak hoşgörü diyen ne kadar namussuz mezhepçi varsa, Halep’te katillerle beraber. Lanetliler topluluğu.” ifadesi Muş Üniversitesinde araştırma görevlisi olarak çalışan Abdulkadir Şen adlı kişiye ait. Katil dedikleri kimler? IŞİD, El Nusra (Şam’ın Fethi Cephesi), Ahrar-u Şam, Nurettin Zengi Tugayları, Sultan Murat Tugayları (ÖSO) vs vs. gibi çetelere karşı savaşan herkes. Hızını alamayan Şen “Suriye direnişi başarısız olursa savaş Anadolu’da Şah İsmail’in mezhepçi vahşileriyle yaşanacak. Herkes hesabını buna göre yapsın. Ey Halep’te çocukları, kadınları, sivilleri korkakça bombalayan rejimi savunan mezhepçiler: Sizi bu coğrafyada yeni Malazgirtliler bekliyor. Bu coğrafyanın her köşesinde bir Malazgirt yaşanacak. Şah İsmail’in bağnaz mezhepçi piçleri hesap verecek. Şahlaştınız, Yavuzlaşacağız.” diyerek Suriye’de çetelerin yenilgisinin faturasında adres olarak Alevileri göstermekte. Kırk bin Alevinin katili Yavuz Sultan Selim’in adının köprüye verildiği bir ülkede Şen gibilerinin olması olağan dışı bir durum değildir. Nasıl Yavuzlaştıklarını yazılarından değil boğazını kestikleri insanlardan biliyoruz. Olayların büyük bölümünün sınırın hemen öte yanında cereyan ediyor olması ülkemizdeki destekçilerinin varlığını gizlememektedir. Çeşitli zamanlarda bu katliam ruhunun nasıl sokağa taştığını gördük. Kayseri’de askerlere dönük eylemin ardından sokaklara dökülen, parti binalarını yağmalayıp “dişe diş kana kan intikam” sloganlarını atanlar daha beş ay önce boğaz köprüsünde daha yirmili yaşlardaki askerleri kemerle dövüp palalarla boğazlarını kestiğine şahit olduk. Bu topraklarda ne katil Yavuz’lar yok oldu nede onlardan aman dilemeyen Pirsultan Abdallar, Şah İsmailler tükendi.
Bugün açısından Aleviler sadece ülkedeki politikanın değil Ortadoğu’daki her gelişmenin de bir parçasıdır. Suriye’den süpürülen çetelerin yakın zamanda yönünü çevireceği topluluğun Aleviler olduğu sır değil.
78’de büyük bir katliamla Alevisizleştirilen Maraş’a 38. yılında da Suriye’den göçertilen, ağırlığını Nusracı unsurların oluşturduğu binlerce kişinin barınacağı kamplar kuruluyor. Böylece bir avuç kalan Aleviler yeni tehlikelerle burun buruna. Anma etkinlikleri için Aleviler şehre alınmazken selefi cihatçılara yerleşim yeri sağlanması Yavuzlaşmadır.
İnanç kurumlarımıza saldırıp, basın yayın organlarımızın kapatılmasına, her alanda dinselleşmenin dayatılmasına, Yavuz zulmünü tahkim edenlere mahkum olamayız.
Dönem bizlere farklı örgütlenme ve mücadele yöntemlerini dayatıyor. Ülkenin her açıdan kaotik bir cehenneme doğru gittiği gerçekliğinden hareketle yeni derlenip toparlanmalara ve yeni örgütlenme tarzlarına ihtiyaç var.
Genel anlamda bütün bunlar yaşanırken Sultangazi Pirsultan Abdal Cemevi başkanı Zeynel Odabaşı’da bir sabah evinden operasyonla gözaltına alındı. Böylesi gözaltılar Alevi toplumunda “sinme” değil öfke yaratır.
Aşk ile…
[button link=”http://www.sodap.org/sezgin-kartal-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]