Saray’ın politikası gün geçtikçe çılgınlaşıyor. Bahçeli geri kalır mı? Gaza daha fazla basmayı günümüz için en uygun politika olarak görüyor. “Afrin’de ölmek” üzerine söylevler; “Afrin yıkılsın”, “TTB kapatılsın” çağrıları şaka gibi gelse de “cumhur ittifakı”nın psikolojisini çok iyi yansıtıyor.
Savaşa karşı çıktığı için TTB’nin “Türk” eki alınıyor, daha da ötesi için kanun hazırlanıyor. Meslek odalarına topyekün bir saldırı başlatılıyor. Gelinen nokta durumun rengini iyice ortaya koymaktadır. Saray, 15 Temmuz’u “Allah’ın lütfu” olarak kabul ettikten sonra ülkeyi OHAL cumhuriyetine dönüştürdü. Seçimlere kadar böyle gitmekte hiçbir sakınca görmüyordu.
Fakat bir noktadan sonra OHAL seçime hazırlık için yetmemeye başlamış olmalı ki, Afrin operasyonu ile “savaş hali” durumuna girildi. Gündelik politika bu zemin üzerinden yürütülüyor. Ölü sayıları, “alınan tepe ve köyler” politikanın gündelik malzemesi haline geldi. Araya ÖSO ve Kuvayi Milliye kıyaslamaları da girince politika iyice olağanüstü konular üzerinden yürütülmeye başlandı.
Fakat özellikle Bahçeli’nin nutuklarına, Erdoğan’ın anketleri yasaklamasına bakılırsa “savaş hali”nin de Saray’ın istediği sonuçları yaratmadığı anlaşılıyor. Afrin operasyonu başladığında Erdoğan ve Bilal’in “sandıklar patlamalı” diye verdiklerin söylevlerin henüz yerini bulmadığı ortaya çıkıyor.
Bugünden kesin bir sonuç üretmek için erken olsa da yaşananlardan yine de bir sonuç çıkartmak mümkündür. Vida, sıkıla sıkıla sonunda yalama olmaya doğru gidiyor. Hikaye biliniyor. 17-25 Aralık iktidarı cemaatle paylaşmanın savaşa dönüştüğü zaman oldu. 7 Haziran 2015 seçimleri siyasal İslam’ın “yüz yıllık sabrı ile yakaladığı” fırsatın elden kaçma tehlikesini ortaya koydu. Bu tehlikeyi savmak için 1 Kasım seçimlerine giden yolda planlı bir şiddet ortamı yaratıldı. O günlerde Başbakan olan Davutoğlu’nun dediği gibi “şiddet arttıkça AKP’nin oyları da artıyordu.”
Allah bir kez “yürü ya kulum” deyince bu şiddet sarmalının 15 Temmuz ile devamı da geldi. Ülke tam bir operasyonlar dönemi yaşamaya başladı. Artık nihai hedefe varmanın zamanı gelmişti; Bahçeli’nin çıkışı ile “Türk tipi başkanlık sistemi” için düğmeye basıldı. Ancak Nisan 2017 referandum sonuçları 7 Haziran’daki tehlikenin geçmediğini haber verdi. Özellikle bu tarihten beri Saray her fırsatta gerilimi yükseltti; çünkü nihai hedefe varmanın başka yolu görünmüyordu.
Bu yolda Afrin operasyonu ile OHAL’den savaş haline sıçranması, olayların gösterdiği gibi bir kırılma noktasına işaret ediyor. Saray’ın tek adamlığının inşası “devletin bekası” örtüsü altında saklanarak yürütülüyor. Fakat son birkaç yıldır toplum o kadar sıkıldı ki, vidaya sürekli yüklenen gerilim, sonunda amaçlanandan çok farklı bir sonuç yaratmaya gidiyor. Son çılgınlık halleri, anketlerin yasaklanması buna işaret ediyor.
Her şey o kadar yapay ki, Saray’ın iktidarını garanti altına almak için yaratılan bütün gerilimler, operasyonlar istenen sonucu bir türlü yaratamıyor. Çünkü gerçek, 7 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan siyasal tablodur. Onun dışındaki her çaba bu gerçeği bozmak için yaratılan, planlanan siyasal oyun ve entrikalardır. Gerçeği bozmak için OHAL cumhuriyeti yaratıldı; yetmedi şimdi savaş hali yaratılıyor. Fakat inatçı gerçek, gücüyle her siyasal oyunu ve kurguyu hızla aşındırıyor.
Saray, masaldaki çocuk gibi birisinin “kral çıplak” demesinden çok korktuğu için her gün baskıyı yükseltiyor. Bunun tümüyle yararsız olduğu söylenemez. CHP’nin son kongresi bunun acı bir kanıtı oldu. Kongrede söylenen tek doğru söz: “Olağanüstü koşullarda olağanüstü bir muhalefet” yapmanın gerekli olduğuydu. Yine de vida sıkıldıkça belli ki CHP içinde bir sıkıntı yaratmıştır. Saray korkusundan “kral çıplak” diyecek çocuğu susturmak için kan teri döküyor. HDP Kongresi yaklaştıkça operasyonlar artıyor.
Olaylar bir kırılma noktasına doğru yol alıyor. Kendileri yeterince güçlü olmasa da kaldıraç etkisiyle HDP ve diğer demokrasi güçleri Saray’ın yolunu tıkayacak siyasal kırılmanın ilk vuruşunu yapabilirler. Bu olasılık “cumhur ittifakında” çılgınlık halleri yaratıyor.
[button link=”https://www.sodap.org/mehmet-yilmazer-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]