Çoktandır ABD politikası Orta Doğu’da değişme işaretleri veriyor. ABD, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere artı Almanya’nın, artık İran ile bir çerçeve anlaşması imzalama yolunda oldukları anlaşılıyor. Mart sonuna kadar vakitleri var. O nedenle ABD ve İran Dışişleri Bakanları masaya oturdular. Çerçevenin içi de haziran sonuna kadar doldurulacak. İran, nükleer silah konusunda tavizler verirken, karşılığında da İran’a konulan yaptırımlar kaldırılacak.
İran ile olası bir anlaşma noktasına gelinmesi ABD ve İsrail’de ilginç olaylara yol açtı. Eski Mossad lideri, İran’da nükleer silah yapılmadığını açıklayarak bunu savunan Netanyahu’yu dünyaya rezil etti. ABD’de Cumhuriyetçiler, Obama’nın muhalefetine rağmen, Netanyahu’yu Senato’da konuşma yapmaya davet ettiler. Arkasından da içlerinden 49 kişinin imzaladığı bir mektubu İran liderine yolladılar. Söz konusu mektupla, Obama iktidardan gittiğinde bu anlaşmayı tanımayacaklarını söylediler. Obama iktidarı çok sinirlenerek, böyle bir olayın ABD tarihinde görülmediğini dile getirdi. Yani İran ile anlaşma yapılması, dünya şahinleri ile demokratlarını birbirinden ayırdı.
Her ne kadar Kerry, olası anlaşmanın büyük bir taviz olmadığını anlatmaya çalışsa bile İran ile anlaşma yapmak, ABD’nin Orta Doğu politikasında bir dönemecin alınması demektir. Anlaşma imzalansın ya da imzalanmasın, bölge güçler dengesi İran açısından olumlu bir sahne sergiliyor. ABD de, içerideki şahinlerin öfkelerine rağmen bu duruma göre mevzilenmek ihtiyacındadır.
İran, bölgedeki gücünü ve saygınlığını, her geçen gün arttırıyor. ABD ise, İran’a yaptırımlar koyarak, bitmek bilmeyen görüşmelerle itibarını daha da zedeliyor. Çaresizliğini böylece her an gündemde tuttuğunu anlamış gözüküyor. Batı egemenleri Arap Baharı’nı, Mısır’da geri püskürtmüş gibiler ama halk hoşnutsuzluğu bastırılmadı. Alttan alttan kaynıyor. Libya ve Yemen’de ikili iktidara razı olmak zorunda kaldılar. Libya’da Batı destekli iktidar, Bingazi Ulusal Halk Meclisi güçlerini yenemiyor. Ülke ciddi bir iç savaş içinde. BM’nin toplantılarından sonra silahlar bir gün susuyor ardından yine ateşkes ihlal ediliyor. Petrol çıkarımı durdu duracak ve ülke ekonomik bir kriz içinde.
Aynı şekilde Yemen’de Batı yanlısı olarak başa geçirdikleri Hadi iktidarı, Eylül ayında Huti Şii aşireti tarafından devrildi, Hadi istifa etti. Sonra Hutilerin ev hapsinden güneydeki Eden kentine kaçtı. İstifasını geri çekti. Hükümetini orada toplamaya çalışıyor. Şimdi aynı Libya gibi ülkede iki iktidar vardır. Huti yetkilileri son İran ziyaretlerinden de eli boş dönmediler. İran bir yıllık petrol ihtiyaçlarını karşılama sözü dışında limanları modernleştirmek gibi bir takım yatırım sözü de verdi. ABD ve birkaç ülke elçiliklerini kapatırken İran bölgede güç kazandı.
Öte yandan önce CIA başkanı arkasından da ABD Dışişleri Bakanı Kerry, artık Esad’ın tüm meşruiyetini kaybettiği ve koltuğundan inmesi gerektiği yollu açıklamalarından vazgeçtiler. Kerry, ABD’nin eninde sonunda Esad ile müzakere etmek zorunda kalacağını açıkladı. Erdoğan saçını başını yolabilir. Suriye’de İran’ın destek verdiği ülkedir.
Hizbullah da yıllardır İran tarafından destekleniyor. İsrail’in her saldırısını dillere destan bir şekilde püskürttü. Irak’ta Maliki ile İran arasındaki ilişkilerin gelişmesini ABD bir türlü engelleyemedi. Hatta bu nedenle Saddam’ın Sünnileri ile anlaşmalar yaptı. Bugün IŞİD’ın temelinde bu olay yatar. Şimdi Maliki gitti ama Irak-İran ilişkileri kötüleşmedi. Şu anda Irak’ın IŞİD ile sürdürdüğü savaşın ön saflarında İran Devrim Muhafızları dövüşüyor. ABD yetkileri bile İran’ın bu savaştaki başarısını kabul ediyorlar.
ABD, Afganistan’dan çıkma süresini sürekli uzatıyor ve geride daha fazla asker bırakma planları yapıyor. Afganistan’da ABD başarısızlığını derinleştirirken, İran ülkenin batısında güç kazanıyor. Sonuçta İran bölgede yenilmez ve güç kazanan bir ülke iken ABD kaybeden saflarda yer alıyor. Güçler dengesi değişiyor.
ABD’nin İran ile anlaşma yapmak istemesinin perde arkasında başka nedenler vardır. İran ve Suriye yenilmedikçe bölgede Rusya’nın varlığı güçleniyor. Nükleer santral ve silah satış anlaşmaları yapıyorlar. İki ülke arasında işbirliği giderek artıyor. Belki de daha önemlisi aralarındaki ticarette istikrarsızlık ucubesi doları değil kendi para birimlerini kullanıyorlar. Rusya İran’ı Şanghay örgütlenmesi gibi ekonomik, askeri çeşitli ittifaklarına sokuyor. İran giderek daha çok Rusya-Çin eksenine doğru kayıyor.
Petrol yoksunu Çin ile İran arasındaki ilişkiler de gelişiyor. İran, Çin’in Avrupa’ya uzanan yeni İpek Yolu üstündedir. Aralarında doğalgaz boru hattı çalışmaları var. Aynı şekilde Hindistan ve Pakistan ile ayrı bir doğalgaz boru hattı anlaşması gerçekleşme aşamasında. ABD tüm çabalarına rağmen bu boru hattı projesini engelleyemedi. İran, doğusundaki Güney Asya ülkeleri ile de ekonomik ve siyasi bağlarını geliştiriyor. ABD, İran’a askeri çıkartma yapamayacaksa, en azından İran’ın giderek daha çok Rusya-Çin ve Güney-Orta Asya eksenine kaymasını engellemek için anlaşma yapmaktan başka çare göremiyor.
Başka çaresi kalmadı çünkü bölgede dost bildiği ülkeler de ABD ile birlikte etkinliklerini kaybediyorlar. Bölgenin “parlayan yıldızı” Türkiye çoğu bölge ülkesi ile ilişkilerini bozdu. Müslüman Kardeşler’i desteklediği için Mısır ile arası açıldı. Suriye’deki Esad iktidarı ile zaten kanlı bıçaklı düşman oldu. O nedenle Hizbullah, Hamas ve Arap ülke halkları arasındaki saygınlığını yitirdi. Libya, Türkiye şirketlerini topraklarından kovuyor. Bir ara Kuveyt ile araları açıldı.
Orta Doğu petrollerinin ABD bekçisi olan İsrail, nükleer silahlı bir süs köpeğine döndü. Filistin birçok Avrupa ülkesi tarafından tanındığı gibi artık İsrail’in işlediği katliamlar da, BM gündemine alınacaktır. Filistin, BM İnsan Hakları bünyesine daimi üye olarak kabul edildi. Mısır halkı Sisi’nin arkasında değildir. Siyaseti gibi ekonomisi de çökmekle yüz yüzedir. Batının maddi desteği ile ayakta duruyor. Bölgedeki değişimi yakından izleyen Suudi Krallığı ise her ne kadar petrol fiyatlarını düşük tutma politikasına evet demiş olsa bile ABD ile eski sıcaklığı yoktur ve İran ile çeşitli düzeylerde ilişkiler kuruyor, görüşmeler yapıyor.
İçine girdiğimiz soğuk savaş döneminde Orta Doğu bölgesinde askeri olarak yenildikten sonra giderek daha saygın ve etkin hale gelen bölgenin en önemli ülkesi İran’ın karşıya alınması, artık ABD çıkarlarına sığmıyor. İran’ın, artık Batı’nın düşman ilan ettiği Rusya ile daha fazla yakınlaşması engellenmelidir. Çin’e karşı ABD’nin elinde tutmak istediği en önemli koz Orta Doğu petrolüdür. Bu koz da gidiyor. Değişen Orta Doğu güçler dengesinde İran kazanılması çok önemli bir ülke oldu. Bölgedeki tüm yollar artık Bağdat’a değil Tahran’a çıkıyor.
[button link=”www.sodap.org/ayse-tansever-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]