[email protected]
SODAP SODAP SODAP
  • Anasayfa
  • Tarihimiz
    • Dr. Hikmet Kıvılcımlı
  • SODAP
    • Neden SODAP?
    • Program
    • Tüzük
    • Kurumsal Kimlik
    • Arşiv
      • 2021
      • 2020
      • 2019
      • 2018
      • 2017
  • Açıklamalar
  • Yayınlar
    • Sosyalist Dayanışma Dergisi
    • Direniş Dergisi
    • Yol Dergi
  • İletişim
  • Bağış Yap
SODAP'a Katıl
  • Home
  • /
  • Elif Irmak
  • /
  • Bizler Barışı Sağlayamazsak… – Elif IRMAK

Bizler Barışı Sağlayamazsak… – Elif IRMAK

12 Şubat 2016

Özel harp devleti sokakları, okulları, sağlık ocaklarını işgal etti. Kurdun dişine kan değmişti bir kere. Ama “korkun” yazınca korkmayacak bir halkın karşısına dikileceğini kurdun çoktan öğrenmesi gerekirdi. Kentler kuşatıldı. Tanklar, toplar… Savaşın tam konsepti artık Cizre, Sur, Silopi, Nusaybin, Dargeçit’te… Bugün Cizre’de operasyonun tamamlandığı ilan ediliyor. Ancak çatışmalar sürüyor ve Ekin Wan’dan sonra bir kez daha tecavüzcü, katliamcı anlayış kadın bedenlerini teşhir ediyor…

Buzdolabında Cemile. Ölüsü yaşasın diye buzdolabında saklanan çocuk Cemile.

Hacı Lokman Birlik’i sürüklediler. Boynuna asılan ilmik mi? Faşizmin insan olanla mücadelesi işte.

Çekvar Çubuk on altı yaşında… Mahmut Bulak on altı… Onca yıl vardı yaşanacak. Mücadele edecek. Özgürlüğe yazılı günler gelsin diye. Genç gözlerinde sımsıcak bakışlar kaldı bize.

Barış elçisi Tahir Elçi nerede? Tahir Elçi adını barışa yazdırarak gitti. Rakel Dink, Türkan Elçi omuz omuza şimdi.

Miray bebek… Üç aylık bir gerillaydı o da. Dedesiyle birlikte çatışma arasında kal(ma)dı! Keskin nişancıların hedefi oldu. Beyaz bayrak kana bulandı.

Taybet Ana’nın cenazesi 9 gün yerde kaldı. Cenazeler yerde. Çaresizlik üretmek istiyor kurtlar! Şunu bugünden anlasalar iyi olur: Taybet Ana’nın oğlunun bize yazdığı mektubu o topraklarda bütün çocuklar okuyacak. Okumayan kalmayacak, 100 yıl sonra da okunacak.

Ama o çocuklar büyümez sanmasınlar!

O çocuklar makine değil tamir edilsin.

100 yıl çıkmayacak düşmanlık yarattılar. Çıkmayacak acısı…

Öğretmenleri görev yerlerinden ettiler. Gitmek mi zor kalmak mı?

Eğitim sırası bizde yazarak tahtaları kirlettiler, kendileri zaten kirliydi onların.

Aziz Yural yaşatmak isterken öldürüldü. Sağlık emekçisi Aziz. Çatışmada yaralanan bir kadını yaşatmak isterken başından vurularak katledildi.

Beyaz bayrak açanlara kurşun yağdı,

Evlerin ortasında, yemek sofralarında havan topları…

Vahşet bodrumu diyordu adına Faysal Sarıyıldız. Bir damla su diye inleyen yaralı çocuklar vardı orada. Kanamalı olduğu için su veremeyen babaya yakarış: “Baba beni bırakma, korkuyorum!”

Ambulansın yaşam yerine ölümü çağrıştırdığı başka bir coğrafya var mı?

Bodrumda insanları diri diri yaktılar… Cizre Kerbela oldu, Cizre Sivas oldu.

Vekiller mecliste açlık grevi yapıyor. Oturma ve ses çıkarma eylemi yapıyor. Özgür ülke işte…

Devlet ve Saray ortaklığıyla bir kez daha kirli savaş günleri yaşanıyor. Yaşanan vahşetin ise 90’ları aştığı çoktan belli. Tek farkla; o günlerde Kürt’ün K’si yasaktı. Toplumun farklı kesimlerinin Kürtlerle kardeşlik mesajları vermesi ise bir mucize olurdu. Bugün ise toplumda bir karşılık yaratması bakımından Alevilerin açlık grevleriyle savaşa itirazları, akademisyenlerin de barış için attıkları imzalarıyla ve işlerinden atılmalarıyla sonuçlanan çabaları oldu. Kadınlar ise barış mücadelesinin neredeyse öznesi.

Aslında Beyazıt Öztürk’ün anlayamadım (?) dediği barış mesajının tüm toplumda karşılığı olduğunu izledik yandaş TV’nin birinde. Ayşe Öğretmen’in sesini duymayan kalmadı. Akademisyenlerin barış çağrısı da öyle. Alevilerin açlık grevi eylemi tüm toplumda hala hafızalarda. 10 Şubat’ta “Barış İnisiyatifleri” bir araya geldi. Ses çıkarma eylemleri cılız da olsa sürüyor… Dün barıştığımız Kürt halkıyla bugün savaşmamız için hiçbir sebep olmadığını halklar biliyor.

Peki, bu vahşet karşısında toplumdan gelecek itirazlar bu kadar mıdır? Yoksa en klişe tabirle insanlık gerçekten öldü mü? Eğer ölmediyse, “Yeter artık; dün barışıyorduk, bugün neden savaşıyoruz?” demek neden bu kadar zor?

Yaşamın bir başka adının direnmek olduğunu yaşamına yedirmiş olan Kürt halkının kardeşlik çağrılarımıza artık inanması çok güç günlere giriliyor. Böylesi bir momentte bugün hep birlikte faşizmin karşısına dikilmezsek barış olanaklarımız tamamen elimizden gidecek.

Hep birlikte zulmün, faşizmin karşısına dikilemezsek aynı zamanda tazminat hakkımız elimizden alınarak sefilleştirilmeye, iş cinayetlerinde kurban olmaya devam edeceğiz. Her itiraz ettiğimizde kafamıza vurulacak.

Hep birlikte haykıramazsak Cizre operasyonunu bitirdiğini açıklayan kurtlar, yüzyıllık düşmanlık yaratmış olarak hatıra pozu vermeye devam edecekler. Ve biz barışı sağlayamazsak o filmi istediğimiz kadar banyo ettirelim bu utançtan kurtulamayacağız.

[button link=”http://www.sodap.org/elif-irmak-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]

Share:
prev post next post

Son Yazılar

  • Katliamların hesabını örgütlü gücümüzle soralım
  • En asgari 15 bin
  • Savaşa değil depreme, ölüme değil yaşama bütçe
  • 1 Mayıs Bildirisi​
  • Yaşanacak Bir Ülke Yaratacağız

Son Yorumlar

  • Mehmet YILMAZER Tüm Yazıları için Trump Üçüncü Dünya Savaşına mı Hazırlanıyor? – Mehmet YILMAZER | SODAP
  • M. Sinan MERT Tüm Yazıları için Tegucigalpa Dersleri | SODAP
  • Mehmet YILMAZER Tüm Yazıları için 2019 Savaşları | SODAP
  • M. Sinan MERT Tüm Yazıları için Demokrasiyi Boğan Anti-Amerikancılık – M. Sinan MERT | SODAP
  • Mehmet YILMAZER Tüm Yazıları için Eksen Kaymasında Son Durum – Mehmet YILMAZER | SODAP

Categories

Recent Posts

  • Katliamların hesabını örgütlü gücümüzle soralım

    Aralık 20, 2022
  • En asgari 15 bin

    Aralık 12, 2022
  • Savaşa değil depreme, ölüme değil yaşama

    Kasım 23, 2022

Archives

Meta

  • Giriş
  • Yazı beslemesi
  • Yorum beslemesi
  • WordPress.org

SODAP

Sosyalist Dayanışma Platformu

Twitter Facebook Instagram Youtube

Copyleft © 2021