Devrimci Turizm İş Sendikasının bir tüzük değişikliği ile eş başkanlık dönemini başlatması kör kuyuya atılan bir taş gibi boşlukta yankılandı. Ülkemizde eş başkanlık yeni başlayan bir uygulama değil. Sendikalar içinde de daha önce KESK ve SES kamu sendikaları eş başkanlığı yürürlüğe koydular.
Ancak eş başkanlık uygulamasını sadece bir tüzük değişikliği olarak görmek yanlış. Benzer şekilde kadınları mücadele içinde sadece ön safta görme isteği ile de sınırlandırmamak gerekli. Sorun sendikaların bir yapısal değişikliğe olan ihtiyaca cevap verecek köklü bir değişimin sembolü olarak algılanmalı. İşçi sendikaların doğuşu iki yüz yıllık bir geçmişe sahip. İşçi sınıfının doğuşu ile ortaya çıkan sınıf örgütlenmeleri içerisinde sendikalar her zaman ayrı bir öneme sahip oldu.
Hatta o kadar öne çıktı ki sendikalar adeta sınıfın ekonomi mücadelesindeki tek kurumu olarak da algılanmaya başlandı. Sınıfın yardım kasaları, kooperatifleri, kültürel kurumları zaman içersinde ortadan kalkmadılar ama görünmez hale geldiler. Öte yandan sınıfın değişen yapısı, hem sendikalarda yapısal bir değişim hem de bu eski kurumların yeniden hayata dönmesi veya benzer yeni kurumların yaratılmasını gündeme taşıdı.
Ancak sendikal hareketin giderek düzenle içi içe geçmesi, sermayenin duvarın çöküşü sonrası azgın saldırılara başlaması bu yapısal değişimi neredeyse imkansız hale getirdi. Son elli yıldır dünyadaki sendikal harekete baktığımızda, bitmez tükenmez örgüt tartışmalarını görürüz. Ardı ardına yapılan tüzük değişiklikleri ile sendikalar henüz bu konuda bir arpa boyu yol kat etmiş değiller.
Sendikal hareket bu fasit çemberi nasıl kıracak sorusu günümüzün en yakıcı sorunlarından birisidir. Pazar ekonomisi mantığının esir aldığı bu tartışmalar, tarihte batıp çıkan medeniyetlerin gidişine benziyor. Kendi kendini yenileyemeyen medeniyetlerin birbiri ardına batması nasıl bir kader olarak algılandı ise, gününüzde sendikal hareketin gidişi de giderek daha fazla kader olarak yorumlanıyor.
Oysa tarihten biliyoruz, bu gidiş bir şekilde sonuçlandı. Şimdi yapılması gereken bunun bir kader olmadığını görmek ve göstermek. Bu ülkede sendikalar bir anlamda şanslı, hemen yanı başlarında kendi kaderini yenen bir Kürt hareketi var. Eş başkanlık da bu hareketin yarattığı bir davranış biçimi, bir örgütlenme anlayışının sembolü.
Elbette sendikalar bunu taklit ederek bir yere varamazlar. Bu hareketin tecrübelerinden yararlanarak kendi yapısal değişimleri için gerekli adımları daha kolay atabilirler. Devrimci Turizm İş Sendikası gibi sendikaların eş başkanlık sistemine geçmelerinin böylesine anlamları olduğunu kavramak bir gerekliliktir.
Dr. Hikmet Kıvılcımlı 1930’lu yıllarda kaleme aldığı Yol dizisinde, Türkiye işçi sınıfı hareketinin, ulusal harekete ‘abilik’ yapmasının gerekli olduğunu söylüyordu. Başka bir deyişle “ona yardım etmek, yol göstermek gerekli” diyordu. 80 yıl sonra baktığımızda bu roller artık değişmiş durumda. Burun kıvırmaya gerek yok, ‘gerçekçi olalım, imkansızı isteyelim.’
[button link=”www.sodap.org/mehmet-akyol-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]