Temsilciler Meclisi ve Senato Trump’a rağmen Rusya’ya karşı yaptırımları büyük bir oy çoğunluğuyla onayladı. Yaptırımlar başlıca iki alanı kapsıyor. Rusya’nın enerji alanındaki yatırımlarını sınırlamak ve bu amaçla uluslararası piyasadan kredi edinme yollarını tıkamak. Amerika özel olarak Kuzey Akım II projesinin yolunu kesmek istiyor. Bu proje Almanya, Fransa ve Avusturya ile iş birliği içinde uygulanacaktır. Avrupa için büyük önem taşıyor.
AB’nin Rusya’ya karşı yaptırımlara tepkisi çok hızlı ve açık oldu:
AB Komisyonu Başkanı Jean- Claude Juncker, Rusya’ya uygulanan yeni yaptırımlara tepki gösterdi. Juncker, “Hazırız, ABD karşısında ekonomik çıkarlarımızı savunmalıyız ve bunu yapacağız. Düzenleme, Avrupa çıkarlarının altını oyacak bir şekilde uygulanırsa AB buna günler içerisinde yeterli ölçüde karşılık vermeye hazırdır.” dedi.
Gelişmeler iki binli yılların başlarında olanları hatırlamayı gerektiriyor. Berlin Duvarı çoktan yıkılmış, aradan geçen yıllarda Almanya, Fransa, Japonya ve Çin; Irak ve İran’la önemli enerji anlaşmaları yapmışlardı. O günlerde Amerika ortalıkta “süper güç” olarak dolaşıyordu. Avrupa hala Amerika’nın güvenlik şemsiyesi altındaydı. En önemlisi o yıllarda Rusya çok zayıf düşmüş, Çin ise yeni yeni gelişiyordu.
Amerika potansiyel rakiplerinin yolunu kesmek için bölgedeki enerji musluğunun başına geçmek amacıyla önce Körfez Savaşı’nı başlattı, ardından Irak’ın işgali geldi. Saddam’ın canavarlaştırılması ve kimyasal silah tehdidi bu işgal için yaratılmış büyük yalanlardı. Aradan on beş yıl geçtikten sonra artık bambaşka bir dünyadayız, ama benzer bir oyun sahneleniyor.
Amerika artık süper güç değil, üstelik gerileyen bir güç. Buna karşılık Rusya ve Çin dünya güç merkezleri içinde yer aldılar. Amerika, Ortadoğu’da musluğun başına geçmek için adım attıkça derinleşen bir bataklığın içine düştü. Arap isyanlarından sonra bölge ve dünyada yeni bir güç dengesinin kurulma sürecine girildi.
Washington iki binli yılların başında oynadığı stratejik oyunu bambaşka koşullarda yeniden oynamaya çalışıyor. Rakiplerini güçten düşürmek için gerilim alanları yaratmayı hedefliyor, karşısında oluşabilecek ittifak ya da iş birliklerini bozmak için adımlar atıyor. Ancak günümüz dünyasında Amerika’nın canını sıkan sadece Rusya ve Çin değildir. Mayıs ayındaki G7 zirvesinden sonra Almanya Başbakanı Merkel yeni durumu şöyle açıklamıştı:
“Başkalarına tümüyle güvenebileceğimiz zamanlar bir parça geride kaldı. Son günlerde bunu deneyimledim.” “Biz Avrupalılar kendi kaderimizi gerçekten elimize almalıyız.” Bu açıklama yeniden şekillenen dünya güçler dengesinde önemli bir anlama sahipti. Trump başkan seçildikten sonra çeşitli zamanlarda Merkel’den hoşlanmadığını açığa vurmuştu. Trump, dünya sahnesinde oynamayı tasarladığı oyunda, Rusya ile “iyi ilişkiler” kurup, Çin’i hırpalamaya niyetliydi. Avrupa’da ise Almanya’nın etkisinin büyümesinden hoşlanmıyor, AB’yi İngiltere’nin ayrılmasıyla zayıflatmaya hazırlanıyordu.
Bu tablo içinde Rusya’ya karşı yaptırımların anlamı nedir? Washington’da neler oluyor? Dünya güçler dengesindeki anlamı nedir?
Yakın zamanda ölen, soğuk savaş yıllarında yetişmiş ünlü stratejist Z. Brzezinski’ye göre ABD için “en kötü stratejik olasılık” Rusya ve Çin’in ittifakıdır. Brzezinski’ye göre Amerika, Rusya’yı kuşatmalı ve Çin ile “iyi geçinmelidir.” Ukrayna gerilimi sürekli kılınmalı, Baltık ülkeleri kazanılarak Baltık Denizi Rusya’ya kapatılmalıdır. Hatta Türkiye ve Balkan ülkeleriyle ilişki içinde Rusya Karadeniz’de de kuşatılmalıdır. Polonya kökenli Brzezinski’nin “büyük stratejik” hayali böyleydi.
Ne kadar yetenekli olursa olsun yine de soğuk savaş yıllarının alışkanlıklarıyla düşünen Brzezinski için bir kötü gelişme daha yaşandı. O da Almanya ile Rusya arasındaki teknik ve enerji alanlarındaki yakınlaşmadır. Bir yandan Rusya-Çin iş birliğinin gelişmesi, bu yetmiyormuş gibi bir de Almanya-Rusya yakınlaşması, Beyaz Saray’ın strateji kurmaylarının sinirlerini iyice germiş olmalıdır.
Ortadoğu’daki kıyamet ve gürültü, çoğu zaman dünya güç dengelerinde uzun vadeli kaymayı ve yaratacağı sonuçlar üzerinde düşünmeyi engelliyor. Uzak Doğu’nun yeni dünya ekonomik merkezi olacağı artık çok açıktır. Dünya güç merkezi tarihinde ikinci kez doğuya kayıyor. İlki bundan 7 bin yıl önce Sümer uygarlığı ile yaşanmış 4-5 bin yıl sürmüştü. Doğu’nun günümüzdeki yıldızı şüphesiz Çin’dir. Eğer Rusya ile iş birliği devam eder ve bu yakınlaşma kendine Almanya ve Fransa gibi Avrupa’nın önemli ülkelerini de çekerse, bu gelişme dünya halklarının çıkarına olur mu bilemeyiz, ama Amerika için bir felaket olabilir. Böyle bir gelişmenin işaretleri gittikçe artıyor.
Trump’a rağmen Kongre’den Rusya’ya yaptırım çıkması rastlantı değildir. Büyük güç kaymasının önünü kesmek için bir adımdır. Dünya egemenlik tarihine bakarsak, böyle büyük güç kaymalarının masa başı anlaşmaları ile gerçekleşmediği bilinir; bu ölçüde büyük güç kayması aynı zamanda bir kıyamet işaretidir. Dünya böyle bir kıyamete doğru yürüyor.
[button link=”http://www.sodap.org/mehmet-yilmazer-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]