Rusya’nın 30 Eylül günü Suriye lideri Başar Esad’ı desteklemek için bölgeye girmesinin Batı’nın uzun süredir sürdürdüğü oyunu bozmak anlamını taşıdığı açıktı. Esad’ı devirmek ve bölgedeki Şii eksenine darbe vurmak için yaratılan IŞİD bir şekilde Rusya’nın elinden kurtarılmalıydı. Zor bir oyundu. Hem Paris vs. yaşanan terör olayları, bölgeden kaçan göçmenlerin Avrupa halkının giderek IŞİD varlığına öfkelenmesi karşısında orada başarılı bombardımanlar yapan Rusya’nın bu girişimini çıkmaza sürmek zorlu politik, askeri manevralar gerektiriyordu.
Propaganda kampanyası başladı. Rusya’nın bölgede ABD’nin başı çektiği anti-IŞİD koalisyonunun 1,5 yıldır yapamadığını bir ay içinde yapma başarısı halkların gözünden uzak tutulmaya çalışıldı. Ama gizlenemez hale geldi. Hatta Esad’ın bu destek ile muhaliflerini yenmeye başlaması ve Avrupa kapılarını zorlayan göçmen krizi Viyana’da görüşmeler başlattı. Süresi biçilmiş de olsa Esad’lı bir çözüm üzerinde anlaşıldı. Aslında bu çözüme Batı zorlandı demek daha doğru olacaktır. Anlaşmayı gerçekleştirmemenin bahaneleri yaratılmaya çalışıldı.
Rusları bu işten iç baskı ile vazgeçirmek planları yapıldı. Rus halkının Putin’in Suriye’ye girmesine muhalefet örgütlenmeye çalışıldı. Sina’dan kalkan Rus yolcu uçağının IŞİD’in uçağa yerleştirdiği bomba ile düşürülmesinin bu amaca yönelik olduğu söylendi. Bu da pek başarılı olmadı. Putin’e destek son yılların en üstündedir.
Batı, Suriye Kürtleri YPG’yi el altından desteklemeye çalıştı. Postalları ile bölgeye girmekten korkan Batı için Kürt güçleri biçilmiş kaftandı. Ama Türkiye’nin müthiş muhalefeti ile karşılaştılar.
Kürtlerin dışında aynı bölgede Türkmenler de vardır. Yine aynı bölgede tartışmalı bir El Nusra örgütü bulunur. Hatta burada onun silah barınağı olduğu biliniyor. El Nusra son zamanlara kadar El Kaide bağlantısı nedeniyle Pentagon tarafından terörist listesine alınmıştı. Sonra adlar değiştirildi ve bu özellik perde arkasına alındı. Türkiye ve Batı’nın IŞİD’e destek verdiği kol olarak görülüyor. Rusya bu güçleri son günlerde bombalamaya başlayınca işte Türkiye ve Batı’nın IŞİD’e yardım kanalına dokunmuş oldu. Şimdi “Rusya Türkmen soydaşlarımızı bombalıyor” diye Türkiye Rusya’nın Suriye’deki girişimini baltalamaya, durdurmaya çalışıyor.
Rus uçağı gerçekten Türkiye sınırını ihlal etmiş midir, etmemiş midir henüz kesinleşmedi. Askeri uzmanlar ihlal ettiği söylenen sürede vurulmuş olmasının imkansız olduğunu iddia ediyorlar. O nedenle de bunun önceden planlanmış bir olay olduğu söyleniyor. Önemli olan Rusya’nın bölgeden çıkmasını sağlamaktır. Eğer savaş uçağı düşürülmese idi mutlaka başka bir gerekçe bulunmaya çalışılacaktı. O nedenle uçağın düşürülmesinde ABD’nin haberi olmasının dışında onayı da kesindir. Hatta rahatlıkla bunun ortak bir plan olduğu bile söylenebilir.
ABD’nin hedefi işin içine NATO’yu sokmak, Rusya’yı NATO ile savaş tehdidi altında bırakmaktır. Belki böylece Rusya’nın Suriye eylemlerine bir sınır getirilebilir.
NATO bizim boyalı basının yazdıklarının aksine bu konuda pek istekli değildir. Uçak düşürülmesine onun da verdiği söylenen destek, tam oyla canı gönülden verilmemiştir. Birçok tartışmalara yol açmıştır. Sputnik.org Rus sitesine göre Yunanistan Türk hava kuvvetlerinin sürekli olarak kendi hava sahasını ihlal ettiğini dile getirmiştir. Fransız temsilcisi “Türkiye’nin IŞİD askeri gücüne karşı operasyonların altını oyduğunu” söylemiştir. Hatta Fransız Dayanışma ve İlerleme Partisi Başkanı daha da ileri giderek “eğer Türkiye NATO üyesi olarak kalırsa Fransa’nın ittifaktan çekilmesi gerektiğini” belirtmiştir. (ay 27.11.2015) Almanya başbakan yardımcısı SPD Başkanı Sigmar Gabriel de Türkiye’yi eleştirerek “davranışları kestirilemez ortak” olarak değerlendirmiştir. Aynı kaynak Fransız basınında Türkiye’nin artık güvenilir bir ortaktan çok ciddi bir baş ağrısı olmaya başladığının yazıldığını aktarıyor. Avusturya eski merkez banka şefi de bu doğrultuda açıklamalar yaptı.
AB içinde Suriye konusuna bakış giderek farklılaşıyor. Paris olayları sonrası Fransa askeri bir müdahalenin gerekliliğini bastırırken Almanya her zamanki gibi ekonomik çıkarları öne çıkarıyor. Rusya ile işbirliği yapma konusunda eğilim güçleniyor. Fransa Başkanı Hollande Obama’dan sonra Putin’i ziyaret etti. IŞİD’e karşı ortak davranma yolları aradılar. Hatta gene Fransız Dış İşleri Bakanlığı bir açıklamasında Suriye muhalifi Özgür Suriye Ordusu ve Esad güçlerinin bir arada IŞİD’e karşı savaşması gerektiğini bile açıkladı. Fransa Paris teröründen sonra topluluğu daha çok askeri çözümlere iterken Almanya ayak sürçüyor. Sonuçta Türk iktidarının emellerinin tersine NATO’nun Suriye savaşına boylu boyunca yatması olasılığı yok gibidir.
Öte yandan Rusya’da NATO nedeniyle Türkiye ile daha fazla dalaşmak istemeyecek ve şu anda ülkemizde merakla beklendiği gibi petrol, doğal gaz, tarım ürünleri konularında yaptırımlar uygulamada daha çekingen ve serinkanlı davranacaktır. Putin’in dün açıkladığı 6 maddelik yaptırım listesi de bunu göstermektedir. Ayrıca boğazları kapatarak Türkiye’nin karşılık vermesi de pek işine gelmeyecektir.
Bu arada Rusya Suriye’deki bombalamalarına devam ediyor. Onun asıl hedefi Suriye’deki varlığını ve bölgedeki destek gücü Şii eksenini korumaktır. Türkiye ile sürtüşme ikincil önemdedir. Elbette bir takım gözdağları verilecektir ama Putin NATO’yu işin içine katmamak, ABD ile karşı karşıya gelmemek için bu güçler ile kapıyı kapatmak anlamına gelecek adımlar atmayacaktır. Bu anlamda da uçak düşülmesi Rusya’yı bölgeden atmak, karalamak için Batı’nın yeni başarısız bir oyunu olarak tarihe geçecektir. Ama yeni daha çok oyun yaşayacağız.
[button link=”http://www.sodap.org/ayse-tansever-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]