Altı ay önce Avcılar’daki iş yerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmasını ve işten atılan arkadaşlarının işe geri alınmasını istedikleri için işten atılan Enerji-Sen üyesi 26 işçinin direnişinin bir benzeri de Çerkezköy’de yaşanıyor. Bross Tekstil çorap fabrikasında çalışan üç işçi bir ay kadar önce, gene iş yerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri istedikleri için işten atıldılar.
15 Ocak’ta iş yeri önünde kurdukları çadırda direniş başlatan işçilerin istekleri sadece iş yerinin yasalara uyması, tıpkı BEDAŞ işçileri gibi. Ancak dikkati çeken konu, artık işçi direnişlerinin işçi sağlığı ve iş güvenliği gibi yeni bir boyut kazanması. Son yıllarda hak ihlallerinin artması ile yaygınlaşan işçi direnişlerinin; ücret, fazla mesai ödenmemesi, sendika üyesi olduğu için işten atılmanın yanı sıra bu konuyu da kapsamaya başlaması dikkat çekici.
Son günlerde Soma, Ermenek, Torunlar gibi işçi cinayetleri ile gündemden düşmeyen işçi sağlığı ve iş güvenliğinin tek boyutunun ölümlü iş kazaları olmadığı bu direnişlerle göze batar hale gelmeye başladı. Daha fazla kâr için çılgınca bir üretim artışı zorlaması fabrikaları cehennemden beter hale getiriyor. Borç ve geçim sıkıntısı kafesine alınan çalışanlar, işten atılma korkusu ile bunu sineye çekiyorlar, ancak bununda bir sınırı var. İşte başlayan bu direnişler artık sınırların zorlandığının göstergesi.
Çalışırken elektrik çarpmasına karşı eldiven ve elbise isteyen BEDAŞ işçilerinin talepleri, iş yerindeki bozuk asansörün tamirini isteyen Bross işçilerinin talepleri kadar makul ve anlaşılır. Çalıştıkları iş yerinde karşılaştıkları tehlikelere işverenin kulak tıkaması üzerine Bağımsız Tekstil İşçileri Sendikası’na (BATİS) giden işçilerin bu tercihinin nedeni ise oldukça ilginç.
Çerkezköy’de çalışma yürüten BATİS temsilciliği, bu güne kadar otuzdan fazla iş yerine, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda ihtar göndermesi ile işçiler arasında tanınıyor. Bağımsız bir sendika olan BATİS’in, işkolunda sözleşme yapmak için barajı geçecek kadar üyesi henüz yok. Ancak sendika tek mücadele yönteminin sözleşme yapmak olmadığı inancı ve çalışanların yaşadığı sorunlara yönelik farklı mücadelelerde bulunması ile tanınıyor.
İşten atılanların hak davalarını yürüten BATİS, çalışanların işçi sağlığı ve iş güvenliği konusundaki şikâyetleri artmaya başlayınca bu yönteme başvurmuş. Bir iş yerinde çalışanların konu ile ilgili şikâyetlerini bir araya getiren sendika, iş yerine bir ihtarname göndererek bunlara çözüm getirilmesini istiyor. BATİS, yasalardaki sendikaların “taraf olma, denetleme” hakkına dayanarak bu isteği dile getirebiliyor.
Sendikanın ihtarını alan iş yerleri çoğu kez paniğe kapılarak dile getirilen hak ihlallerini ortadan kaldırmaya çalışıyor. İhtarın bölge çalışma müfettişliği yerine doğrudan iş yerine gitmesi, işverenin harekete geçmesini sağlıyor. “Aman, yakalanmayayım!” derdine düşen işveren, eksikleri gidermek için harekete geçiyor.
Benzer şey Bross’da da olmuş. Bozuk asansör tamir edilmiş, iş güvenliği eğitimlerine başlanmış. Her ne kadar sendikanın ihtarnamesinde yer alan 33 maddenin tümü yerine getirilmemiş olsa bile en azından ilk adımlar atılmış. Bunu takiben işveren bu talepleri dile getirdiğini düşündüğü üç işçiyi işten çıkarma kararı almış.
BEDAŞ ve Bross direnişçileri, işçi sağlığı ve iş güvenliği istedikleri için işten atılan; ancak buna direniş bayrağı açan sınıfın bu alandaki ilk öncüleri. Ödedikleri bedelde o kadar büyük. Ama sınıfın en can alıcı sorunlarını dile getirdikleri, bunun için direnişin gerekli olduğunu gösterdikleri için mücadeleleri de o ölçüde değerli.
[button link=”www.sodap.org/mehmet-akyol-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]