Babamı Ölüme Göndermeyin!
25 Mayıs Pazar günü Kartal Meydanı’nda tersane işçilerinin aileleri, göz göre göre yaşanan iş cinayetlerine karşı tepkilerini dile getirmek amacıyla bir araya geldiler. Yaklaşık 200 kişinin katıldığı eyleme SODAP, Nakliyat-İş, Eğitim-Sen, Emekli-Sen, ESP, ÖDP, EMEP, Partizan, Çağrı, Kaldıraç, SHP ve CHP de destek verdi.
“Tersanede Ölmek İstemiyoruz”, “İşçilerin Birliği Patronları Yenecek”, “İşçiler Birleşin Ölümleri Durdurun”, “Artık Ölmek İstemiyoruz, “İnsanca Çalışmak İstiyoruz” sloganlarının atıldığı eylemde, işçilerin çocukları, “Babalarımızı Kim Öldürüyor?”, “Daha Kaç Çocuk Babasız Kalacak”, “Babamı Ölüme Göndermeyin” yazılı dövizler taşıdı.
Eylemde ilk konuşma Limter-İş Genel Sekreteri Kanber Saygılı tarafından yapıldı. Saygılı yaptığı açıklamada, “bu yıl tersanelerde 13 kişi öldü. Tam 13 tane kurban verdik, kimsenin umurunda değil. Tersane patronları olmadık iftiralarda bulunacağına dönüp ne yaptıklarına baksınlar. İş kazalarının dış güçlerden meydana geldiğini söylüyorlar. Yani teröristler yüzünden iş kazaları oluyormuş. Sanki dışarıdan birileri gelip de işçilerin üzerine sac atıp, yukardan aşağıya itiyor” dedi. Kanber Saygılı konuşmasını, “16 Haziran’da yapacağımız grev eğlence olsun diye değil! Eylem yapmak için değil! İsteklerimizi karşılamak, sorunlarımızı çözmek içindir. 16 Haziran’da sizleri Tuzla’ya çağırıyoruz” sözleriyle tamamladı.
Ruhiye Levent: “Bunlar kan parasıyla karnını doyuran aç sürüsüdür!”
Kanber Saygılı’dan sonra, Dearsan Tersanesi’nde yaşanan iş cinayetinde hayatını kaybeden İbrahim Levent’in eşi Ruhiye Levent söz aldı. Ruhiye Levent konuşmasında ”eşim geçen sene vefat etti. Durumumuz olmadığı için dava edemedik. Masraflar yüzünden hiçbir şey yapamadık. Ama devlet yapabilirdi. Eşimin kamu davası bile yapılmadı. Hiç bir şekilde destek vermedi devlet. Böyle sorumsuz bir devleti kınıyorum. Bunlar kan parasıyla karnını doyuran aç sürüsüdür” dedi.
Biz Tersane İşçisi Çocuklarıyız
Babası tersane işçisi olan Elife Yelli ise, “Biz Tersane İşçisi Çocuklarıyız” isimli kendi yazdığı şiirini okudu. Küçük Elife şiirini, “sabahın erken saatlerinde bir öpücük konar yanağıma/akşamsa yarı uykulu gözleriyle bir gölge şeklinde/işte biz de tersane işçisi çocuklarıyız/babalar ölüyor, anneler dul, çocuklar yetim” dizeleriyle noktaladı.
Ben Ağlıyorum Her Gün; Başka Analar Ağlamasın!
Daha sonra, 2005 yılı Haziran ayında yine bir iş cinayetinde hayatını kaybeden Ekrem Bektaş’ın annesi Emine Bektaş söz aldı. Bektaş da konuşmasında, “ benim oğlum da tersanede öldü. Biz demiyoruz ki tersaneler kapatılsın; o zaman başkaları da işsiz, ekmeksiz kalır. Biz bunları istemiyoruz, ama yeter artık ölümler olmasın. Biz ölümü istemiyoruz. İşçiler olmasa bu açlar nereden karnını doyuracak? İşçiler çalışmasa, nasıl yürütecekler gemilerini? Her gün iş kazası, her gün ölüm; yeter artık ölümler olmasın! Ekmeğimize kan doğramayın. Ben ağlıyorum her gün. Başka analar ağlamasın!” dedi.
Eylem, son olarak tekrar söz alan Kanber Saygılı’nın; “eğer patronlar anlaşmaya gitmezlerse ve masaya oturmaya karar vermezlerse, bedeli ne olursa olsun, sonumuz ne olursa olsun, 16 Haziran’da GİSBİR’in kapısına dayanacağız!” sözleriyle sona erdi.