Aralık Ayının 2. Haftası Gösteri ve Protestoları
Ayşe TANSEVER
10 Aralık 2010
Avrupa, protestolarla dolu bir haftayı kapatıyor. Ülkemizde yaşanan öğrenci olayları Avrupa’da yaşananların yanında gerçekten “çocuk oyuncağı” gibi kalır. Yumurta atmanın ötesinde neler neler atılıyor ve nerelere saldırılıyor. Bizim Kuzu’muzun düşüncesine göre herhalde “bunları yapan kişilerin yiyecek yumurtaları yoktu da akıllanmadılar.”
Yunanistan
Olayların en şiddetlisinden başlayayım diye düşündüm ama hangisinin daha şiddetli olduğu konusunda karar vermek zor. Hafta başında Atina 2 yıl önce bir öğrencinin polisler tarafından öldürülmesinin yıl dönümünde ve hemen ardından kemer sıkma politikalarının kabulünün yıldönümünde çok karışıktı. Binlerce öğrenci ve sıradan halk, emeklisinden memuruna, işçisinden ev kadınına sokaktaydılar. Göz yaşartıcı bombalar, molotoflar, taşlar, sopalar, kırılan camlar protestocuların öfkesini dile getirmekteydi.
Ancak Atina’da yalnız öğrenci protestoları yoktu. Birkaç gün önce de emekliler
devletin emekli maaşlarını kesmesini protesto için yürümüşlerdi. Ama olay sakin geçmişti. Anlaşıldığı kadarıyla Yunan halkı kemer sıkma politikalarına daha ciddi karşılık vermeyi düşünüyor.
İngiltere
Arkasından İngiltere’de öğrenciler protestolarına başladılar. Yıllardır İngiltere’de yaşanan en şiddetli protesto olduğu söyleniyor. Acil kuvvet polislerine sopalar, taşlarla saldırdılar. Harçların arttırılmasını ön gören yasanının oylaması sırasında parlamento binasına ve o sırada kraliyet ailesine verilen bir konsere gitmek için oradan geçmekten olan Prens Charles ve karısı Camilla’nın bindiği Rolls Royce’a saldırdılar. Camlarını kırdılar, boyalar attılar.
Parlamento’da yasanın kabul edildiğini öğrendikten sonra öğrenciler polisle çatışmaya başladılar. Kaldırım taşlarını söküp polise attılar, yollarda ateşler yaktılar, devlet dairelerinin camlarını indirdiler.
Başka bir gurup da Londra merkezinin ünlü meydanında Noel ağacını ateşe verdi. Çevredeki lüks dükkânları vitrinlerini kırdılar. Öğrenciler sokaklarda “utanın” “utanın”, “eğitim satılık değildir” diye sloganlar attılar.
Londra’nın başka sokaklarında da olaylar oldu, öğrenciler merkezde yürüyüşe geçtiler. Kaç öğrencinin tutuklandığı bilinmiyor, ama 9 polis ve 11 göstericinin yaralandığı açıklandı.
Hükümet öğrencilerin hoşnutsuzluğunu biliyordu, bu nedenle yasada bir değişiklik yaptı. Yasaya göre harçlar 3.000 pound’dan 9.000 pound’a çıkarılıyordu. Bu rakam değişmedi ama gelir gruplarına göre yoksul öğrencilerin harçları borçlanmasına ve çalışmaya başladıklarında bunu ödemelerine karar verildi. Ancak öğrenciler hayatlarına böyle bir borç yükü ile başlamaya karşılar ve borçlanacak olmanın birçok yoksul öğrenciyi eğitimden alıkoyacağı inancındalar. Yasadaki bu değişiklik protestoların durmasına yetmedi.
Haftaya asıl damgasını vuran Wikileaks protestolarına geçmeden önce bu haftaya damgasını vuran diğer protestoları da kısaca sıralayalım.
İtalya
İtalya’da da protestolar yaşandı. Berlusconi hükümetinin sanat ve kültür bütçesini kırpmasına dönük protesto ilginçti. 7 Aralık günü ünlü La Scala opera binasının galasında İsrailli orkestra şefi, Barenboim Wagner’in ünlü eserinin çalınması için çubuğunu kaldırmadan önce orada bulunan İtalya devlet başkanına dönerek “Yalnız ben değil tüm şarkı söyleyenler, dans edenler ve yalnız burada değil tüm tiyatro çalışanları, ülkemiz ve Avrupa’da kültürün geleceğine kaygı ile bakıyoruz” dedi.
O sırada dışarıda olaylar vardı. Molotof kokteylleri, göz yaşartıcı bombalar Milano kentinin çeşitli yerlerinde patladı. Yüzlerce protestocu maskeleri ve Noel baba şapkaları ile gösteriler yaptılar. Çatışmalar sonrası 10 polis ve çok sayıda gösterici hastaneye taşındı.
Berlusconi iktidarı 2011 bütçesinde sanata yapılan sübvansiyonları % 37 oranında kesmek istiyor. Zaten eğitim bütçesindeki kesintiden rahatsız olan öğrenciler de sanat kesintisi protestolarına destek verdiler.
Fransa
Fransa’da ise başka bir protesto yaşandı. Ünlü futbol ikonu olan Eric Cantona, bankaları cezalandırmak için halkı bankadaki hesaplarını çekmeye çağırmıştı. Fransız anti-kapitalist örgütü üyelerinden bir grup, tutuklu giysileri ile Paris merkezindeki bir bankaya giderek hesaplarını boşaltılar. Her ne kadar bazı kesimlerden olay çok ilkel olarak değerlendirilse de olayın bankalara karşı başka bir eylemin habercisi olduğuna işaret ediyordu. Önümüzdeki günlerde olayın gelişmesi ve olgunlaşması bekleniyor.
Çek Cumhuriyeti
Kemer sıkma politikaları için bu hafta Çek Cumhuriyeti memurları da bir günlük greve gittiler. Sendikalar 120.000 kişinin tüm ülkede protestolara katıldığını açıkladı. Olayların 20 yıldır yaşanan en büyük gösteri olduğu söyleniyor.
Kamu çalışanları, öğretmenler ve sağlık çalışanları işlerini bırakarak kesintileri protesto ettiler. Postaneler kapalı kaldı, yüzlerce okulda eğitim yapılamadı ve hastanelerde sadece acillere bakıldı. Protestoculara polis ve itfaiye çalışanları da katıldı. Göstericiler İçişleri Bakanlığı binasına saldırdılar. Sendikalar, eğer bu bütçe değiştirilmez ise önümüzdeki günlerde genel greve gidecekleri tehdidini yaptılar.
İktidar, önümüzdeki yıl memur maaşlarına % 10 dolayında kesinti getirmek istiyor; böylece bütçe açığını % 4,6 oranına düşürecek. 2016 yılına kadar da bütçe dengelenecek. Bu türden protestolar daha önceki hükümeti birkaç yıl önce iktidardan indirmiş ve şimdiki hükümet iş başına geçmişti.
İspanya
Son olarak bir haber verelim. İspanya iktidarı da sonunda kemer sıkma yasasını geçirdi. Şimdi İspanya halkları sokaklara dökülmeye hazırlanıyor. Bu hafta sonu onları sokaklarda görürsek şaşmayalım.
Wikileaks savaşları
Bu haftanın en önemli protestosu ise kuşkusuz Wikileaks ile ilgiliydi. Bu protestolar ilginç biçimler alıyor. Wikileaks sahibi Assange’in tutuklanmasını protestolar başladı. İlginç olanı protestoların yeni bir tür protesto başlatma özelliğini taşımasıdır. Önümüzdeki günlerde bunun alabileceği şekilleri göreceğiz.
Bu protestolar genel olarak siber alanda yapılıyor. Hedef olarak büyük şirketler seçiliyor. En başta seçilen MasterCard ve Visa oldu. Wikileaks’in MasterCard ile para çekmesi engellendi. Hesapları donduruldu. Bunun üzerine kendilerine Anonim (Anonymous) adını takmış hackerlar, MasterCard ve Visa sitesine saldırdılar ve saatlerce internette siteye girmeyi engellediler. Birkaç gün önce de aynı şey İsviçre bankası Postfinance’ın başına gelmişti. Assange’in hesaplarını kapattığı için İsviçre bankasının web sitesine girilemez hale getirilmişti.
Anonim grubu daha sonra eylemlerini yükseltti, bu kez Wikileaks belgelerinin yayınlamasını engelleyen serverlara saldırıya başladılar. Önümüzdeki günlerde de saldırılarını arttıracaklarını açıkladılar. Wikileaks’e yollanan paraları almayı reddettiği için PayPal internet ödeme sistemine saldıracaklarını açıkladılar.
Amazon hedef tahtasında olan bir site oldu. Bilindiği gibi, Wikileaks belgeleri Amazon sitesi aracılığı ile dünyaya yayıldı. Amazon, ABD yetkililerinden gelen baskılar sonucu Wikileaks sitesini kapatınca Assange taraftarları bu siteyi de cezalandıracaklarını söylüyorlar. Ama şimdilik çok büyük buluyorlar.
Ayrıca İsveç’in Aftonbladet gazetesinin internet sayfasını saatlerce yok ettiler.
Tam da Noel zamanı herkesin banka kartları ile internet sitelerinden alışveriş yaptığı bir zamanda böyle bir hackleme gerçekten şirketleri zor durumda bırakıyor.
Adını Cancer (kanser) olarak açıklayan bir hacker’ın “Bu CEO’lar ancak banka hesaplarına dokunulunca bir şeyler anlamaya başlıyorlar” dediği yazıldı.
Wikileaks protestoları basında “Wikileaks savaşları” olarak anılmaya başladı. Yani olaylar protestonun ötesinde bir savaş anlamı taşımaya başladı. Finans çevrelerini ciddi ciddi rahatsız edip düşündürüyor.
Sonuç olarak, Aralık ayının 2. haftası epey hareketli geçti. Yani yeniden 68 öğrenci olayları gibi bir dalga yavaş yavaş gelişiyor gibi. Öğrenciler yıllardır içinde bulundukları uyku durumundan uyanır gibiler. Ama bu kez bir farklılık da var. Öğrenci olayları yanında kemer sıkma politikalarına sıradan halkların da öfkesi yükseliyor ve öğrencilerle birlikte sokaklarda protestolara katılıp destek veriyorlar. İzlanda ve İspanya’da kemer sıkma yasalarının parlamentodan geçtiğini düşünürsek, önümüzdeki haftalarda da olayların durulmayıp şiddetini arttıracağını tahmin etmek yanlış olmasa gerektir.