Trump’ın strateji belgesini açıklamasından sonra Rex Tillerson’ın ilk gezisi Washington’ın niyetlerini ortaya koyuyor. Latin Amerika ve Ortadoğu’dan sonra Ankara’ya geliyor. Türkiye Afrin’e kilitlendiği için geziye genel dünya güç dengeleri açısından bakmayı beceremiyor. Beyaz Saray Sözcüsü “Osmanlı tokadı” açıklamasını “komik” bulmuş, ancak hem dünyada hem de bölgede yaşananlar hiç komik değil. Amerika neye hazırlanıyor? Buna bakmadan Tillerson’ın son gezisi de büyük ihtimal “sert” açıklamaların gürültüsünde kaybolacaktır.
Tillerson önce Latin Amerika’da önemli bir tur attı. Meksika, Arjantin, Peru, Kolombiya ve Jamaika’yı dolaşan Tillerson’ın rotasından niyeti anlaşılıyor. Latin Amerika’daki sağ iktidarlarla yeni bir hazırlığa girişiyor. Gezisi sırasında “Çin emperyalizmine” karşı dikkat çeken Tillerson, arka bahçesinde başkalarının dolaşmasından çok rahatsız… Haksız sayılmaz! Özellikle 90’lı yılların sonlarından itibaren Latin Amerika’da neoliberal soyguna karşı büyük bir kalkışma yaşandı. İsyan hemen hemen bütün kıtayı sardı.
Bu dönemde hem Venezüella, Bolivya, Ekvador gibi ülkeler 21. yüzyıl sosyalizmini inşa yoluna çıktılar; hem de bu dalga Brezilya, Arjantin ve Şili, Uruguay gibi ülkeleri de sardı. Bu yıllarda Latin kıtası Amerika’dan uzaklaşırken Çin ve Rusya ile ilişkilerini geliştirdi. Özellikle Çin, önce ucuz tüketim mallarıyla sonra alt yapı ve enerji yatırımlarıyla kıtada Amerikan varlığıyla başa baş hale geldi. Ancak bu neoliberalizme isyan dalgası son birkaç yıldır sallantıdadır. Böyle bir momentte Amerika yeniden arka bahçesini ziyaret ediyor. Ziyaretin iki amacı olduğu ortaya çıktı. Çin’le kurulan yakın ilişkileri engellemek ve Latin isyanının lideri konumundaki Venezüella’da Bolivar Devrimi’nin yenilgiye uğratılmasıdır.
Tillerson Venezüella’da açıkça askeri darbe çağrısı yapacak kadar ileriye gitti. Özellikle Kolombiya’dan destek alarak Venezüella’ya bir müdahalenin yollarını “dostları” ile tartışıyor. Washington sallantılı bir süreçten sonra stratejik olarak daha kararlı bir noktaya varmak için uğraşıyor. 2008’li yıllardan beri dünya dengelerinde ABD gerilerken Çin ve Rusya yeni mevziler kazanmıştır. Trump yönetimi bunu tersine çevirmek için yola çıkmış görünüyor. Latin Amerika’yı “Çin emperyalizmine” karşı uyaran Tillerson Venezüella’daki gerilimi yükselterek ilk adımlarını atmayı planlıyor.
Dünyanın dördüncü büyük petrol firması olan Exxon-Mobil’ın eski başkanı olan Tillerson Latin Amerika’dan Ortadoğu’ya, Mısır’a, uçtu. Ardından Kuveyt, Ürdün ve Lübnan’ı da ziyaret etti. Kudüs sorunundan sonra bölgeyi yatıştırmak ve Rusya, İran eksenine karşı Kahire’yi daha aktif hale getirmek için uğraşacaktır. Ürdün ve Lübnan gezilerinin amacı bu ülkelere göçen Suriye muhalif güçlerinin daha etkili bir şekilde örgütlenmesidir. Washington bu güçlerle Suriye’yi güneyden yıpratma niyetindedir. Ayrıca İran’ın yanında Hizbullah’ın da yıpratılması Tillerson’ın hedefleri arasındadır. Bu planın işlemesi için Kahire ve Riyad’ın yakın iş birliği gerekir. Suudi Arabistan’da saray darbesi, yaklaşan seçimlerde Sisi’nin zaferinin teminat altına alınması Suriye’de Rusya ve İran’ı yıpratmanın hazırlıklarıdır.
Latin Amerika’da Çin’in yolunu kesmek, Venezüella’da gerilimi yükseltme stratejisine benzer bir şekilde Ortadoğu’da Rusya’yı yormak ve İran’ı güçten düşürmek için Tillerson tur atıyor. Strateji belgesinde Çin ve Rusya başlıca iki hedefti. Amerika bu hedefine varmak için dünyada var olan gerilimleri yükseltmeyi amaçlıyor. Güney ve Kuzey Kore arasındaki yumuşamaya kesinlikle karşıdır. En son Maduro yönetimi ile “muhalefet” tam uzlaşmaya varmışken Tillerson’ın telefonu ile görüşmeler durdu. Bölgede Astana ve Soçi süreci ile Suriye savaşının sonu görünmüşken birdenbire Afrin ve İdlip’te gerilim yükseldi. Bu yetmedi İsrail devreye girerek Suriye’deki İran üslerine saldırı düzenledi.
Tillerson Ankara’ya gelirken dünyadaki bu güçler dengesi üzerinden olaylara bakacaktır. Dolayısıyla Ankara’da Rusya ve İran’ın kuşatmasının derinleştirilmesi yönünde sonuçlar almayı amaçlayacaktır. Ankara, tabloya bu kadar geniş bakmadığı gibi, bir iç politika sorunu olarak ele aldığı için konuya iyice dar bir aralıktan bakıyor. Hamaset had safhadadır.
Görüşmenin tam sonuçları henüz ortaya çıkmamış olsa da somut sonuçlardan uzak olduğu anlaşılıyor. Ankara yine YPG ile taleplerini ortaya koymuş, Washington da “üzerinde çalışacağız” diyerek, sorunu bir anlamda ertelemiştir.
Amerika bu güç tablosunda Türkiye’yi elbette Rusya’nın saflarına iyice itmek istemeyecektir. Fakat Ankara’nın talepleri Washington’un Suriye hesaplarını zayıflatmaktadır. Dünyada Çin ve Rusya’ya karşı kaybettiği mevzileri geri kazanmak için yola çıkmış olan Amerika, Suriye’de Türkiye’yi Rusya’nın yanında görmekten fazlasıyla öfkelidir. Son diplomasi turu bu temel sorunu çözmemiştir.
Ankara iç politikaya takılı bir dış politika yürütürken dünya güçler dengesinde nasıl bir uçurumun kenarına yaklaştığının farkındaymış gibi görünmüyor. Ancak bunu çok yakında fay hattında artacak gerilimin gürültüsüyle kavramaya zorlanacaktır.
[button link=”https://www.sodap.org/mehmet-yilmazer-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]