ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson Ortadoğu ve Türkiye ziyaretine çıkmadan önce Latin Amerika’da bir tur attı. Gezisine başlamadan Texas Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada Monroe Doktrini’nin Latin Amerika için eski geçerliliğini olduğu gibi koruduğunu söyledi.
Monroe Doktrini nedir ve neden hala geçerlidir?
Monroe Doktrini ABD’nin 1830 yıllarda kıtayı yönelik dış politik hattını çizer. O dönemde Latin Amerika ülkeleri İspanyol ve Portekiz sömürgeciliğine karşı ulusal kurtuluş savaşları veriyorlardı. ABD de, onlar karşısında Monroe Doktrinini çizmişti. Doktrin ile ABD kıtayı İspanyol ve Portekizlilerin ardından kendi sömürgesi yapmıştı. ABD’ye göre şimdi “emperyalist Çin” kıtayı sömürgeleştirmeye çalışıyor. O nedenle Monroe Doktrini eski geçerliliğini olduğu gibi korumaktadır.
Monroe Doktrini bu ülkelerin ABD güdümüne girmesi, onun sömürgesine dönüşmesinin plânıdır. Bu doktrin ile ABD iki yüz yıldır kıtada yüzün üstünde istila, saldırı, darbe yapmış; onlarca, yüzlerce insanın ölmesine sebep olan gerici diktatör rejimleri başa geçirmiştir. Monroe Doktrini diyerek kıtayı gene böyle bir döneme sokmak istiyor.
Oysa kıta iki binli yılların başından beri birçok ülkede sol güçlerin iktidar olması ile ABD güdümünden kurtulmaya başlamıştır. Halklar dışında yerel burjuvalar da rahat bir nefes almışlar, dünyaya açılmaya başlamışlar, Çin, Rusya ve Afrika ülkeleri ile ticari ilişkiler gelişmişti.
Özellikle Çin bölgede büyük rol oynamaya başladı. Tüm ülkelerle ticari ilişkiler geliştirdi. Otuz üç üyeli Latin Amerika ve Karayip Devletleri Topluluğu bakanları Çin ile toplantılarını daha geçtiğimiz haftalarda tamamladılar. Brezilya, Arjantin, Şili ve Peru’nun dış ticaretinde Çin, ABD’nin önünde, birinci sıradadır. Geçen yıl Çin banka ve kurumları Latin Amerika’ya 23 milyar dolar yatırdılar. En çok yatırım Brezilya’ya 46,1 milyar dolar olarak gerçekleşmiş. Çin 2015-19 yılları arasında bölgeye 250 milyar dolarlık direkt yatırım ve yaklaşık 500 milyar dolarlık ticaret yapmayı düşünüyor. (Rakamlar Pepe Escobar, 15 Şubat 2018, Çin’in ‘yeni İpek Yolu’ adlı yazıdan. Atimes.com)
Çin, Pasifik Okyanusu’nun öbür tarafındaki Latin Amerika’yı da yeni ipek yolunun (ya da ünlü Bir Kemer, Bir Yol Projesi) bir parçası olarak kabul ediyor. 2014 yılında Peru ve Brezilya ile Peru’nun bir limanından doğuya Brezilya’nın içinden Atlas Okyanusu’ndaki bir limana uzanan tren yolu inşa projesini imzaladılar. İki okyanus böylece tren yolu ile birbirine bağlanacaktır. Panama Kanalı’ndan geçmenin zaman ve maddi külfetinden kurtulunulacaktır. Tren yolu üzerinde hastaneler, yeni yollar, köprüler yapılacaktır. Bölge kalkınacaktır. Çin böylece kıtayı kalkındıracaktır.
ABD, Çin’in kıtaya girişinden müthiş rahatsızdır ama bir şey yapamıyor. Son yıllarda kıtada güçler dengesindeki üstünlüklerini kaybettiler. Sürekli geri adım attılar. Arjantin, Brezilya, Peru, şimdi Şili ve Ekvador’da gericilik geri geldi. Kıtada süreç biraz tekrar ABD lehine dönünce Tillerson Çin “emperyalizmine” saldırı başlattı.
Ancak elinde bir dayanak yoktu. Çin sözcüleri kendilerini savunarak bölgede tek bir askeri üslerinin, tek bir askerlerinin olmadığını dile getirdiler. Sosyalist ilkelerle, karşılıklı çıkara dayanan, doğaya saygılı ilişki içine girdiklerini söylediler. Kimilerine göre Çin dünyaya “devrimci bir armağandır”. Çin ile ilişkilerin savunucularından, kıta bağımsızlığının baş savunucularından Bolivya lideri Evo Morales de Çin’in ABD, IMF gibi anlaşmalarda koşul öne sürmediğini söyledi. Çin tarafların eşit çıkarları doğrultusunda, baskı yapmadan, karşılıklı görüşmeler ile ticari, siyasi ilişkiler geliştirir.
Peki Tillerson, Çin girişimlerine, yatırımlarına karşı kıtaya hangi yatırımı, hangi projeyi getirmektedir? Dünyanın yıllardır en borçlu ülkesi olan ABD’nin kendi altyapı tesisleri dökülmektedir. Buna yatırım için bütçeden son ayrılan para devede kulaktır. Açlarına dağıttığı yardımları keserek bütçesini yamamaya çalışıyor. Elinde var olan tek şey onun silah zorudur. Dünyanın en gelişkin ve en çok silahı onda. Silahtan başka verecek bir şeyi yok ama almak istediği çoktur.
Tillerson belki de silahını kullanabilecek yol olarak “emperyalist Çin’e” karşı kıtayı Venezüella’ya saldırı planı arkasında toplamaya çalıştı. Gezi öncesi Venezuela ordusunu Maduro iktidarını devirmek için darbe yapmaya çağırdı. Gezdiği 5 ülkeyi Maduro iktidarına saldırıya ikna etmek için diller döktü. Toplu olarak petrolünü boykot etme, komşu ülkelerinden ablukaya alma ve gerektiğinde saldırma planı sundu. Ülkede 22 Nisan’da yapılacak başkanlık seçimlerini tanımamalarını, Peru’da yapılacak 12’den fazla gerici ülkenin katılacağı Lima zirvesine çağırılmamasını istedi. Bu arada da Venezuela içinde artık yenildiğini bile kendi kabul edip barış için masaya oturan muhalefeti yeniden canlandırmaya çalışıyor. Bir süredir süren barış anlaşması tam imzalanacaktı ki bir telefon ile engelledi. İç muhalefete ne yeni vaatler verildiğini bilmiyoruz.
Tillerson’ın önerilerine hem olumlu hem de olumsuz yanıtlar geldi. Arjantin Venezuela’ya karşı saldırıyı örgütleme görevini üstlendi. Kolombiya sınırlarında paramiliterleri güçlendirmeye başladı. Güneyden Brezilya sınır denetimlerini arttırdı. Arjantin petrol boykotuna katılabileceğini söylerken Meksika gerici rejimi bunu kabul etmedi.
Bölgenin ilerici ülkeleri Tillerson’ın bu önerilerini protesto ettiler. Meksika Dışişleri Bakanı bile “Bir ülkenin iç işlerine karışmaya hakkımız yok!” dedi. Uruguay, Bolivya, Küba Tillerson’ın Venezuela’ya saldırı planını baştan şiddetli bir şekilde eleştirdiler. Çin ve Rusya zaten baştan beri Venezuela’nın arkasında duruyorlar.
Kıtada ilerici iktidarların darbe alması sonucu güçler dengesi son günlerde yeniden ABD çıkarları doğrultusuna geri dönmüş gözüküyor. ABD de yüreklenip son Tillerson ziyareti ile kıtadaki bu değişikliği daha nasıl kendi lehlerine döndürebileceklerini deneme çabasına girdi. Ancak ne Çin’i kıtadan atmaya ne de Venezüella’ya askeri bir saldırı gerçekleştirmeye pek güçleri olmasa gerek. Belki gerici iktidarları bir araya getirme “başarısı” elde edebilirler. Bu çok kutuplu dünyada da bunun ABD çıkarlarına büyük yarar sağlayacağı söylenemez.
[button link=”https://www.sodap.org/ayse-tansever-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]