İşçi sınıfının, tüm emekçilerin ve ezilenlerin birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’ı bu sene de önemli gündemlerle karşıladık.
AKP ve Saray iktidarı rejim krizini kendine yontarak faşizmi kurumsallaştırmak ve iktidarını kalıcılaştırmak için gittiği referandumda çok açık bir şekilde hırsızlık ve hile yaparak durumu yönetmeye çalıştı. Ancak emekçiler, halklar bu oyuna göz yummadı. “Hayır Kazandı! Mücadeleye Devam!” şiarıyla sokakları doldurdu. Hileli referandumu tanımadığını ilan etti. İktidarın, devletin tüm olanaklarını kullanarak, muhalif medyayı susturarak, baskı, gözaltı ve tutuklamalarla, hileyle ve hırsızlıkla Hayır’ı bastırmaya çalışma çabası boşa düştü. Hayır Kazandı!
İktidarın 7 Haziran’dan bu yana üstünlüğü elde etme ve faşizmi inşa çabaları emekçilerin, halkların birlikte mücadele, dayanışma ve direnişiyle birkaç adım geriletilmiştir. Son 1,5-2 yıldır yaşanan sürece baktığımızda moral üstünlük tekrar bizim lehimize dönmüştür. Bu moral üstünlük ve birlikte mücadele etme, dayanışma ve direniş ruhunu her yere taşımak ve faşizme karşı mücadeleyi yükseltmek en önemli görevimizdir.
İşçi sınıfının ve tüm emekçi halkların birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs; aynı zamanda egemenlere karşı sözümüzü söylediğimiz, mücadeleyi yükselttiğimiz önemli bir gündür. 1 Mayıs’ta da bu bilinçle başta İstanbul Taksim’de olmak üzere alanlara, Hayır’ın moral üstünlüğünü koruyarak mücadeleyi her yerde yükseltmemiz gereken bir yaklaşımla çıktık.
İstanbul 1 Mayıs’ı tüm ülkede dikkatle takip edilen bir gündür. Özellikle 2007’den bu yana Taksim’in tekrar 1 Mayıs alanı olarak kazanılması mücadelesi genel politik atmosferle birebir bağlantılı ve birbirini ciddi şekilde etkileyen şekilde gelişmiştir. 2007-2009 arası Taksim’in kazanılması mücadelesi ardından 2012’de 1 milyon kişiyle Taksim’de o yıl dünyanın en kitlesel 1 Mayıs etkinliği yapılmıştır. Bunun ne anlama geldiğini çok iyi bilen AKP, “demokratik” görünen yüzünü de değiştirmesi gereken günlere geldiği için 2013’de Taksim’i tekrar yasaklamış ama bu yasak da ciddi bir kitlesellikle boşa düşürülmüştür. Gezi’nin ayak sesleri bu 1 Mayıs’ta duyulmuştur.
2014 ve 2015’te görece daha az katılımlı geçse de Taksim yasağını delmeye çalışan 1 Mayıs etkinlikleriyle Taksim ısrarının sürdüğü yıllardı. Geçen sene ise iktidar 7 Haziran seçimlerini olmamışa çevirmek için, her yeri patlayan bombalarla yangın yerine çevirince Taksim iradesinde bir çatallanma yaşandı ve Taksim zorlamaları olsa da sendikalar ve meslek örgütleri Bakırköy’de miting organize etti. Geçen seneki atmosferde kitlelerin yaşadığı korku duvarını aşması anlamında özellikle Ankara Barış Mitingi katliamından sonra kitlesel bir biraraya geliş anlamlıydı. Bu yaklaşımla biz de bu mitingde yer aldık. Aynı zamanda Taksim ısrarımızdan vazgeçmediğimizi beyan etmek için farklı noktalardan Taksim’i zorladık ve sembolik de olsa Taksim’e çıktık.
Bu sene ise referandumun hemen ardından 15-16 güne sıkışan bir zaman aralığında 1 Mayıs’ı organize etmek zorunda kaldık. DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin çağrısıyla yapılan ilk toplantıda asıl olarak Taksim için başvuru yapılacağı ama Kadıköy’ün de bir seçenek olduğu konuşuldu. Ciddi bir zaman darlığında içinde yapılan ikinci toplantıda durum “netleşti” ve dörtlü Bakırköy’de miting yapılacağını deklare etti. Bu aşamada daha doğru dürüst durumu anlayıp tartışamadan karar vermek gerekti ve devrimci kurumlar büyük oranda özellikle referandum sonrası kazanılan moral üstünlüğün korunması ve direnişin yükseltilmesi için Taksim seçeneğinde karar kıldı.
Aslında meselenin daha etraflıca ele alınabilmesi ve dörtlünün tutumuna karşı ortak bir zorlamayla herkesi kapsayan bir alternatif üretilebilmesi en iyi seçenek olacaktı. Ancak bu başta zaman darlığı problemi yüzünden yapılamadı.
Sonuçta Taksim iradesinin direnişin sembolü olduğunu düşünenler, Bakırköy’e giden başta işçileri, emekçileri mahkum etmeden, biraraya gelerek ortak bir irade ortaya koydular. Hayır’ın kazandığı bugünlerde direnişin yüzünü ortaya koydular, dayanışmayla.
Bu 1 Mayıs’ta özellikle tüm ülkede 1 Mayısların kitlesel ve coşkulu geçmesi bize gelecek açısından umut oldu. OHAL koşullarında yapılan bir referandumun ardından hırsızlık ve hile ile inşa edilmeye çalışılan faşizme güçlü bir karşı koyuş sergilendi her dilden, her üsluptan… Bunun kıymetini bilerek tüm alanlarda demokrasi ve eşitlik mücadelesini direnişle büyütmek önümüzde duran önemli bir görevdir.
[button link=”http://www.sodap.org/bahar-ekinci-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]