29 Kasım Ankara Mitingi Değerlendirmesi
Beklenildiği gibi 29 Kasım eylemi, kriz sürecinde emekçilerin direnme hattını güçlendirme noktasında önemli bir kazanım yaratarak geride kaldı. 29 Kasım’a giderken yerellerde, işyerlerinde ortaya çıkan küçük kıpırdanmaların merkezi bir etkiye sıçratılıp sıçratılamayacağını göreceğimizi düşünüyorduk. 29 Kasım’ın yarattığı zemin böylesi bir ırmağın yaratılabileceğini gösterdi. Artık bu zeminin gerisine düşmemek gerekiyor.
KESK bu mitinge öncülük ederek önemli bir misyon yüklendi. Kendi dışındaki dinamikleri alana taşıma kararlılığı da takdire şayandır. Denebilir ki 29 Kasım’da ortaya konan emekçi iradesinin gururu, büyük oranda KESK’e aittir. KESK, maddi manevi tüm olanaklarını seferber ederek bu büyük birlikteliği büyük oranda mümkün kıldı.
Eğitim-Sen ölüsünün bile neler yapabileceğini gösterdi. Türkiye’nin her yanından Ankara’ya akan en az otuz bin kişi, alanı sapsarı hale getirirken yüzünü emeğe dönmüş herkesi de mutlu etti. Sendikanın üyelerinin neredeyse yüzde otuzunu alana taşıyabilmesi gerçekten büyük başarıdır. Fakat özellikle büyük şehirlerden gelen kortejlerdeki coşkusuzluk dikkat çekiciydi. Diyarbakır Eğitim-Sen geç kalmasına rağmen oldukça kalabalık ve diri topluluğuyla etkileyiciydi.
Siyası grupların alana katılımı oldukça kitleseldi. Özelikle TKP ve Halkevleri kortejleri dikkat çekiciydi. Üniversiteli gençlik alana büyük oranda TKP üzerinden taşınmış gibiydi. AKP-MGK geriliminin içinden geçilen birkaç yılın sonunda solun Kemalizm’e en yakın, “Aydınlanmacılık”la malul kesimlerinin böylesine büyümüş olması analiz edilmesi gereken bir gerçeklik. Halkevlerinin kitlesel duruşunun arkasında neo-liberalizm karşıtı mücadelesinin öncelikli etkisini görmek mümkün. Fakat TKP’nin özellikle Ergenekon meselesinden buyana güç kaybetmemiş olması çok sağlıklı bir duruma işaret etmiyor açıkçası.
Eylemin sonlarında ortaya çıkan polisin provakatif tutumu ise özelikle devrimci kortejlerdeki gençlerin kararlılığıyla püskürtüldü. Yaklaşık yarım saat süren çatışmalar, polisin alanın çevresinden tamamen çekilmesi üzerine sona erdi. Polis zaten medyanın çatışma sahnelerini çekmesiyle amacının bir kısmına ulaşmış oldu. Fakat alandaki kitle arasında bir gerilim bir karşıtlaşma yaratma noktasında başarıya ulaştığı söylenemez. Hatta krizin yıkım etkisinin arttığı, işten çıkarmaların rekor seviyelere ulaştığı öfke günlerinde gösterilen direniş geleceğe dair olumlu bir etki de yarattı. Ancak kimi kortejlerin alana taşıdığı insanlar üzerinde denetim sahibi olamadığının görüldüğünün de altı çizilmeli. Eğer sol tüm olanaklarını birleştirmek ve bütünleştirmek gibi bir zorunluluk döneminden geçiyorsa herkesin bu birlikteliğin hassasiyetlerini gözeterek davranmasında sonsuz önem bulunmaktadır. Ancak yinelemek gerekir ki devlete böylesi bir “direniş” mesajının verilmiş olması, kriz sonucu emekçilere yönelecek saldırıların militan bir tarzda göğüslenebilmesi açısından olumlu bir kazanım olmuştur.
Mitingin taleplerinin net olmaması en önemli eksikliklerinden biriydi. Mitinge katılanların çoğu mitingin taleplerinin ne olduğunu bilmiyordu. Önümüzdeki dönemde hızlıca bu eksikliği gidermeliyiz. Bu mitingi örgütleyen tüm dinamikler “krize karşı halk bildirgesi”ni oluşturmak için acilen kolları sıvamalıdırlar. Neo-liberalizmin sallanan tahtı ancak karşısında güçlü bir hegamonik söylem oluşturulabilirse kalıcı olarak yıkılabilir.
Artık herkesin krizin getirdiklerine karşı direnirken bakabileceği bir merkezin oluşturulabilmesi çok daha mümkündür. KESK bu konuda ısrarcı olmalıdır. KESK’in içindeki arkadaşların da KESK’i böylesi bir merkez olmaya doğru itmesi gerekmektedir.
Gebze’de Gebze Sendikalar Birliği’nin gerçekleştirdiği ve yerel bir miting için oldukça önemli bir katılımla geçen eylem de geçtiğimiz hafta sonu ülke çapında emekten yana bir rüzgar esmesini sağlayan gelişmelerden biri olmuştur.
Eğer bu sürecin dinamik bir öznesi olmak istiyorsak, kriz süreciyle ilgili hızla kolektif bir tutum geliştirmek, önümüzdeki günlerle ilgili beklentilerimizi somutlaştırmak, buna uygun bir yapılanma ve ruh hali üretmek ve en önemlisi de çok hızlı bir politikleşme süreci içine girmemiz gerekiyor. Bu sıra dışı günleri hem örgütlenmek hem de yapının ideolojik politik seviyesini oldukça yükseltmek için önemli olanak haline getirme şansına sahibiz.
29 Kasım’dan aldığımız güçle bir yandan krize, zamlara ve kahrolası kapitalizme bir yandan da solun her köşesinde kendine sağlamca bir yer edinmiş olan konformizme karşı mücadele yükseltelim.
1 Aralık 2008
SODAP
Sosyalist Dayanışma Platformu