AKP iktidarı ilginç bir dönemin eşiğinde! Bir yanda cumhurbaşkanı Katar’ı ziyaret ediyor. Ticaretin zirveye çıkacağı müjdesini veriyor. Öte yandan Müslüman Kardeşlerin yöneticilerine bölgede yer aranırken Erdoğan, “bakarız engel yoksa gelebilirler” diyor. Türkiye’nin IŞİD’le ilişkileri ve petrol aldığı konusunda dünya basınında yazılananlara öfkelenerek “yalan, adice bir ifade” diyor. Kredi değerlendirme kurumlarından Fitch ve Moody’s’in açıklamalarına da kızarak, “gerekirse ilişkiyi keseriz” diyerek rest çekiyor. Bunlar Erdoğan’ın bildiğimiz refleksleri. Cumhurbaşkanı olmasıyla herhangi bir şey değişmemiştir.
Erdoğan öfkeyle önüne geleni azarlarken hükümet toplantısından sonra Bülent Arınç’ın açıklamalarında ilginç bir konu öne çıkıyor. Basın açıklamasında Arınç “AB sürecinin masaya yatırıldığını ve önemli kararlar alındığını” ve “üç aşamalı eylem planı” hazırlandığını anlatıyor. Şaka gibi bir açıklama!
Tüm dünyanın gözü IŞİD dolayısıyla Ankara’nın üzerindeyken hükümet bu konuyu pas geçip, AB ile ilgili yeni bir eylem planı hazırlandığını açıklıyor. Bölgede Katar’dan başka “dostu” kalmayan Türkiye’nin dünyadaki durumu da farklı değildir. Bir müddettir Almanya ve Amerika’dan yapılan açıklamalar Türkiye’nin Batılı müttefikleriyle arasında ciddi sorunlar olduğunu ortaya koydu. Erdoğan uçakta gazetecilere verdiği cevapta bunlar için “uydurma” dediyse de bunlar, Ankara’nın sadece bölgede değil, dünyadaki durumunun da vahim olduğunu gözler önüne seriyor.
Sonuç olarak, AKP iktidarı on iki yıllık icraatıyla ne Doğu’ya ne de Batı’ya yaranabildi. Üstelik bir de kredi değerlendirme kurumları can sıkıcı açıklamalar yapıyorlar. Erdoğan Çankaya yokuşunu çıktı ama AKP iktidarının önünde dikleşen yokuşu çıkabileceği çok şüphelidir.
Hükümetin şaka gibi “AB için eylem planı” açıklaması dikleşen yokuşu çıkma manevralarından birisidir. Arınç, AB ile ilişkileri “günün en flaş konusu” olarak sunsa da bu “taktiğin” her tarafından zavallılık akıyor. Medya konuya hemen hiç duymamıştır.
AKP iktidarı ilk yıllarında ordu ve derin devlet ile sorunlar yaşarken sürekli olarak AB limanında kalmayı tercih etmişti. Bu sayede hem kendisi bazı engelleri aşmış, hem de ülkede pek çok insanın gözünü boyamıştı. Özellikle liberaller AKP iktidarına övgüler düzmüşlerdi. Zamanla siyasal İslam projesinin önündeki engelleri aştıkça AB limanına gerek kalmadı. Bölgede “oyun kurucu olmak” ve dünyada da yeni bir yere sahip olmak iddiasıyla limandan açıldı. Şimdi fırtınalı denizlerde sallanıp duruyor. Artık yırtılan yelkenleri rüzgâr tutmuyor. Hatta Ankara gemisinin pusulası o kadar bozuldu ki, her an bir yerlere çarpabilir.
Böyle bir zamanda yeniden AB limanına dönüş çabası tam bir çaresizliğin kanıtıdır. Ancak bu açıklamalar artık kimseyi hatta liberalleri bile inandıramaz. Anlaşılan Ankara yelkenleri yırtılmış, rüzgârların insafına kalmış bir şekilde yol alırken sığınacak liman arıyor.