Yemen Dramı
Ayşe TANSEVER
14 Nisan 2011
Libya’da Kaddafi’ye başkaldıran güçlere askeri, politik, ekonomik yani elden gelen her türlü yardım fazlası ile akıtılıyor. Libya’daki cılız halk muhalefeti, Batı çıkarlarına hizmet edeceği için “adam yerine” konuluyor. Oysa Yemen’de Abdullah Salih diktatörlüğüne karşı kocaman bir halk muhalefeti askeri ve politik olarak boğulmaya çalışılıyor, çünkü bu muhalefet Batı çıkarlarına uygun değildir. Türkiye hükümeti de bu işte iki yüzlüce aracılık yapıyor.
Ocak ayından beri Tahrir Meydanı’nda direnenlerin sayısı her geçen gün kabarıyor. Aylardır süren protestolar sadece Cuma günleri ile sınırlı değil, her gün halk sokaklara dökülüyor. Ülke, güneyden kuzeye isyancıların denetimindedir. Güneydeki Aden limanı isyancıların eline geçti. Jaar ve Lowdar kasabalarındaki cephane fabrikaları işgal edildi. Her gün birkaç kişi ölüyor. Ölülerin sayısı 130’u, yaralıların sayısı 6000’i geçti.
17 Mart’ta gerçekleştirilen büyük gösteride 52 kişinin Salih’in özel kuvvetlerince öldürülmesi bir anlamda dönüm noktası oldu. Bir zamanlar Salih’in sağ kolu denilen Kuzey Batı Ordu Komutanı General Ali Muhsin, ayaklanan gençlerden yana olduğunu, gerektiğinde komutasındaki askeri güçleri Salih’in özel askerlerine karşı kullanacağını açıkladı. Arkasından başka generaller de bu cepheye katıldı. Üst düzey yöneticiler Salih’i tek tek terk etmeye başladılar. Ordu parçalandı ve yüzde 60’ının isyancılardan yana olduğu söyleniyor. Ülkenin birçok yerindeki devlet dairelerini ele geçirdiler, Salih yandaşlarını koltuklarından aldılar. Salih iktidarı sadece başkenti denetleyebiliyor, onun dışında ülkede bir denetimi kalmadı.
Ordu ve siyasilerden sonra Salih’in batan gemisini Yemen finans kapital çevreleri de terk etmeye başladı. Salih’in Genel Halk Kongresi partisinin bazı önde gelenleri, “Değişim ve İnşa Bloğu”nu kurduklarını açıkladılar. Hatta Salih’in damadı ve Yemen Petrol Şirketi başkanı Omer Arhabi de göstericilerden yana geçti. Güneydeki valiler, parlamentonun önde gelenleri istifa edip General Ali Muhsin yanında Salih karşısına geçtiler.
Salih saflarından kopuşlar, aslında onu destekleyen başta ABD, Suudi Arabistan ve AB gibi dış güçlerin artık onu açıktan desteklemelerine olanak kalmaması ve Salih’in yerine mutlaka bir yenisinin getirilmesi gerekliliğine karar vermeleri ile yoğunlaştı. Hatta belki bunlar bizzat ön ayak oldular.
Muhalefetin Yapısı
Salih muhaliflerinin sayıca kabarması elbette çekirdeğindeki ilerici özelliklerin kaybolmasına yol açtı.
Muhalefet, protestoların başında 30 tane “devrimci genç” guruptan oluşuyordu. Zaman zaman ellerinde Che posterleri ile görüntülenen bu gençlerin talepleri arasında Salih’in iktidardan gitmesi ve yargılanması dışında yeni liberal politikalara karşı olmak anlamına gelecek talepler de vardı. Sosyal ve ekonomik haklar istiyorlar. Bir iş bulmanın yıllar aldığı ülkede, gençlere iş alanları açma programları ve güvenlikli işyerleri istiyorlar. Belki de en dikkat çekici olanı devlet mallarının özelleştirilmesine karşı olmalarıdır. Petrol gelirlerinin adil olarak tüm halka yansıtılması istekleri belki de eski sosyalist destekli Güney Yemen’den öğrendiklerinden gelmektedir. Bu talepler özünde Tunus, Mısır gibi diğer Arap ülkelerindeki protestocu gençlerinkinden daha ilerici özelliktedir.
Yemen halkı Arap halkları içinde en yoksul olanıdır. 23 milyon Yemenlinin neredeyse yüzde 40’ı günde 2 doların altında bir gelirle yaşar. Nüfusun üçte biri kronik açlık içindedir. İşsizliğin yüzde 50 seviyelerinde olduğunu düşünürsek, gençlerin bu ekonomik taleplerinin yoksul halk tabakalarınca da desteklenmesinde yadırganacak bir şey yoktur. Yıllardır Suudi Arabistan ve ABD’nin askeri yardımları ile ayakta duran, yakında zaten karın doyurmayan petrolü ve suyu bitecek olan bu ülke halkının, gerçekten kendine yeni bir düzen kurmaktan ve sömürü düzenine son vermekten başka çaresi yoktur.
Muhalefet çekirdeğinin “devrimci” yapısı ülkeyi gerçekten bölen bir özellik taşısa bile, Salih’in her gün artan zalimliği de çekilmez hale gelmiştir. Salih’in arkasında durmak zorlaşınca, onun yoz yandaşları da bu cepheye katılmaktan başka yol bulamadılar ve bu çekirdeği daha sağa çekme mücadelesine girmeye zorlandılar. Ordu generalleri ve üst düzey yetkililerinin, finans kapital çevrelerinin amacı açıkçası, doğum sancıları çeken bu “devrimci” muhalefeti Tunus ve Mısır’da olduğu gibi boğmaktır. Yemen’de Salih iktidarının kurduğu düzen ve çıkar ilişkileri bozulmadan protestocular bastırılmaya çalışılacaktır. “Devrimci gençlik” çekirdeğine katılan burjuva muhalefetin amacı budur. Bu doğrultuda şimdi boyalı basında çıkan uzlaşma haberleri böyle bir boğulma çabasına hizmet eder.
Arayışlar
Mısır’da son hafta yaşanan olaylara baktığımızda, ilerici gençlerin “devrimimiz ordu tarafından çalındı” diyerek uyanmaya başladıklarını görüyoruz. O nedenle ordu sonuçta Mübarek ve oğullarını tutuklamak zorunda kaldı. Yemen’de başta Batı için umut olmaya soyunan ya da soyundurulan ordu, en başından bu işi beceremeyeceğini ortaya koymuş gibidir. İstifa eden General Ali Muhsin’in siyasi olarak Yemen muhalefetini bir arada tutamayacağı ortaya çıkmıştır. Çünkü hem Yemen Mısır’dan daha yoksuldur ve aşiret özellikleri taşır, hem de bu nedenle “gençlik daha devrimcidir.”
ABD’nin zorlaması ile Suudi Arabistan ve Körfez Birliği ülkeleri, Salih iktidarı ile muhalefet arasında arabuluculuğa soyundular. Buradan çıkan 5 maddelik kararda Salih’in görevini geçici bir yönetime devretmesi, yeni anayasa hazırlanması ve seçimlere gidilmesi vardı. Bunlar aslında Yemen’deki Batı yanlısı düzeni koruyan önerilerdi ve muhalefet tarafından hemen reddedildi. Gerekçe olarak Salih ve yakınlarının yargılanması isteğini gösterdiler (ya da boyalı basının öne çıkarttığı budur). Batının ilk arabuluculuk girişimi ya da kendi düzenini koruma çabası kayaya çarpmıştır. Batı, çekirdek muhalefetin ekonomik taleplerini öne çıkartmıyor ama Yemen’deki protestolar sürdüğü sürece bu taleplerin üstü örtülü olarak görüşüldüğü bir noktada buluşulmaya çalışılacaktır. Daha doğru söylersek, Batı ve gerici güçler düzenlerini koruyucu önlemleri sonuna kadar dayatacaklardır. Salih ancak bu garantiyi alındıktan sonra gidecektir. Özünde Salih ve yakınlarının yargılanması hatta ölüme mahkûm edilmesi bile bu düzenin korunmasına her an feda edilebilir.
Yemen’de durum gerçekten çok dramatiktir. Yemen Batı çıkarları açısından çok önemli, stratejik bir konumdadır. Kızıl Deniz’den her gün 3 milyon varil petrol Batı’ya taşınmaktadır. Suudi Arabistan’la komşu, Somali ve Sudan gibi Orta Afrika ülkelerinin burnunun dibinde bir konumda oluşu onun Batı tarafından gözden çıkarılmasının çok çetin olacağının işaretleridir. Yemen muhalefetinin “devrimci çekirdeği” taleplerinde direndiği sürece Batılı güçler ülkeyi bölmeyi deneyebilir. Bu durumda, ilerici bir Güney Yemen, Şii bir Kuzey Yemen ve gerici bir Orta Yemen olarak bölünmesi kaçınılmaz olur. Libya’da geri plana çekilen ABD’nin Yemen’e güç biriktirdiğini söylemek bu durumda yanlış olmasa gerektir.