27 Kasım’da Viyana’da toplanan OPEC ülkeleri petrol üretimini şimdiki seviyede tutma kararı aldılar. Bunun anlamı dünyada yakıt arzının talebin üstünde olacağı yani fiyatların önümüzdeki dönemde eğer üretimde “gönüllü” bir kısma yapılmaz ise daha da düşeceğidir. Son 3 yıldır sürekli tırmanıp varili 115 dolara yükselen fiyatlar Haziran ayından beri düşüşe geçmiş ve 80 dolar seviyelerine inmişti. Çeşitli yorumlara göre fiyat 60 hatta 50 dolara bile düşebilecektir. Kimileri de bunun aksini, petrolün yakın dönemde yine 100 dolar seviyesinde yeni bir piyasa dengesine oturacağını tahmin ediyor.
OPEC’in üretimi düşürmemesinin çeşitli ekonomik, politik nedenleri olduğu kadar etkileri olacaktır. OPEC’in bu kararı Suudi Arabistan zorlaması ile aldığı söyleniyor. Kartel yine zengin Arap ülkeleri ve Venezüela ve İran’ın başını çektiği yoksul ya da döviz rezervi olmayan ülkeler olarak ikiye bölünmüştür.
Suudi Arabistan’ın bu dayatmasının pazar kapma amacını taşıdığı söyleniyor. ABD, 2008 yılından beri kaya içinden çıkartmaya başladığı petrol ve gazları piyasaya sürüyor. Hem kendi ithalatı azaldı hem de üretiminin bir kısmını Asya ülkelerine satıyor. Hatta Ukrayna olayını kışkırtmasının bir nedeni de Avrupa’yı Rusya pazarından çekmektir. ABD petrolleri OPEC petrolleri ile rekabete girişmiş ve Asya’daki bazı pazarlarını çalmıştır. Ancak kayadan çıkarım maliyetlidir ve eğer petrol 70-80 dolar civarında durursa ABD firmaları iflas edip piyasadan çekilebilirler. Suudi Arabistan’ın hedefinin işte ABD şirketlerini çökertmek ve yeni yatırımları engellemek olduğu tahmin ediliyor. ABD’nin Orta Doğu’da Esad’a karşı sert davranmaması, İran ile nükleer görüşmelerde yumuşamasının Suudileri kızdırdığı açıktır. Acaba bir intikam mı almak istediler sorusu akla gelebilir. Yoksa başka hesaplar mı vardır?
Rusya’da OPEC’in hedefindedir. Ukrayna politikası ve Esad’a verdiği destek nedeniyle Rusya ekonomik olarak sıkıştırılmaya çalışılıyor. Petrol ve gaz gelirlerinin bütçenin %50’sini karşıladığı düşünülürse düşük fiyatlardan Rusya zarar görecektir. Ayrıca ruble de bu nedenle değer kaybetmiştir. Aynı şekilde İran ekonomisi de ucuz petrol ile bir darboğaza sokulmak isteniyor. İran bütçesinin petrolün 140 dolar olmasına göre hesaplandığı biliniyor. Irak’ın da bir petrol üreticisi olduğu ve başının IS ile sorunlu olduğu düşünülürse hedefte Irak Şii yönetimi de olsa gerektir.
Düşük petrol fiyatları çeşitli bankalarda milyarları yatan, yatırımları olan zengin Arap petrol üreticilerinin bütçelerini etkilemeyebilir. Onlar dayanabilirler ama bırakalım Rusya ve İran’ı, Sudan ve Nijerya gibi iyice yoksul ülkelerin ne olacağı soru işaretlidir. Bu ülkeler zaten uzun zamandır iç savaşlar yaşıyorlar, şimdi ellerine geçecek para miktarı azalacaktır ve istikrarsızlıkları artacaktır. Bu ülkelerin arasına Libya ve Cezayir’i de katmak mümkündür.
Venezüela’nın düşük fiyattan nasıl etkilenebileceği tartışmalıdır. Batı kaynakları bütçesini petrolün 120 dolarda kalacağına göre hesaplandığını söylese bile Maduro aksini iddia ederek fiyat düşüşünün ülkeyi hiçbir şekilde etkilemeyeceğini petrolü 60 dolardan hesapladıklarını söyledi ve gerekirse kendi maaşlarından kesip Bolivar projesini yürütmeye devam edeceklerini açıkladı.
Fiyatların yükselmesinin devreye yeni üreticilerin girmesi ile direkt bağlantısı olduğu kadar, düşmesinde çeşitli dev ekonomilerdeki durgunluk da bir etkendir. Dev Çin ekonomisi bu yılın ilk yarısında eskisi gibi iki haneli değil ancak %7,3 büyüdü. Ayrıca Rusya ile yaptığı dev enerji boru hatları anlaşması geleceğini Rus petrolüne daha bağlamış yani Arap ve ABD petrolüne bağımlılığını azaltmıştır.
Ayrıca dünyanın tek başına 3 büyük ekonomisi olan Japonya yıllardır tüm çırpınmalarına rağmen durgunluktan çıkamadığını gösteriyor. Avrupa Birliği ise 2008 krizinden beri yaşadığı durgunluktan kurtulamadı hatta güneydeki ekonomik çalkantı birliğin dev ülkesi Almanya’yı bile etkisi altına aldı. Yatırımlar giderek düşüyor ve Avrupa’nın petrol ihtiyacı her geçen gün azalıyor. Fiyatların talep kısmını etkileyen faktörler bunlardır.
Son olarak şunu da eklemek yerinde olacaktır. ABD, Orta Doğu’daki yenilgisinden sonra enerji çıkarım firmalarına ayrıcalıklı kredi olanakları yarattı. Çoğu kredi ile çalışıyor. Fiyatlardaki düşme sonucu iflas etmeleri ve de borçlarını bankalara ödeyememeleri söz konusudur. Bu bankalar da yakında ABD hazinesine başvurabilirler. OPEC kararının alındığı sırada Şükran Günü kutlamaları nedeniyle tatilde olan ülke yeni yeni bu gerçeklik ile yüz yüze geliyor. Finans pazarlarında yeni çalkantılar yaşanıyor. Enerji, madencilik şirketlerinin borsa değerleri çöküyor ve finans dünyası bir çalkantı içine doğru kayıyor. Önümüzdeki günlerde OPEC kararının dalgaları bu kıyılarda yankısını bulacaktır. Ucuz petrolün diğer ekonomilere getirmesi öngörülen refahın zararı ne kadar karşılayacağını göreceğiz.
Fiyatların düşmesi bizim gibi petrol ve gaz ithal eden ülke halklarına belirli bir rahatlama getirebilir. Enerji Bakanı yansımanın hemen yapılmayacağı açıklamasını yaptı. Gelecekte tekrar fiyatların artabileceğini, temkinli olmak gerektiğini söylüyorlar. Bize göre ucuz petrolün asıl keyfini yine zenginlerin yaşayacağını tahmin etmek zor olmasa gerektir. Ucuz petrolle kurulacak yeni bir finans dengesinin halklara refah olarak yansıyacağına inanmak saflık olur.
[button link=”www.sodap.org/ayse-tansever-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]