Tekel’in Öğrettikleri
SODAP/Değerlendirme
5 Mart 2010
Tekel süreci gerek işçi sınıfına gerek Türkiye halklarına gerekse devrimcilere pek çok şey öğretti. Öğretmeye de devam edecek görünüyor.
Ankara’ya çadır kente gittiğimizde kendimizi Caracas’ta gibi hissettik. Başka bir dünyanın mümkün olduğuna inancımız bir değil birkaç kat daha arttı. Çadır kentteki sohbetlerin politik seviyesini, mücadelenin, eylemin insanı nasıl da değiştirdiğini gördük. Caracas’ta nasıl iktidara yürüyen bir halkın iradesini, bilincini, kolektif aksiyonunu gördüysek…
Geleceğine sahip çıkan, bunun için sadece konuşmayan asıl olarak davranan, tüm ülkeyi harekete geçirebilen bir hareket vardı orada. Her ne kadar çadır kent şimdilik kaldırılsa da süreç bitmedi. Neo liberal saldırılar sürecek, Tekel işçilerini Tariş işçileri izliyor, şeker işçileri sırada, onların sesine Marmaray işçileri sesini katıyor. İşsizliğe mahkûm edilenler de sesini daha bir yükseltecek. Mücadelenin yolu açıldı ya bir kez emekçilerin önünde, hak aramanın meşruiyeti bir kez daha görüldü ya bunun arkası gelecek.
Güvencesizliğe karşı direnişin önemli bir örneği oldu Tekel işçilerinin Ankara eylemleri. Aynı zamanda güvencesiz çalışanlara da ışık tuttu. Hükümet kara propagandasıyla sürekli sınıfı bölmeye çalıştı. “Yan gelip yattılar.”, “2.200 lira maaş alıyorlardı.”, “Yetim hakkını yedirtmem.” sözleri çok küçük bir kesim dışında kafaları karıştıramadı. Üç kuruş ücrete güvencesiz çalışanları düşman etmeye çalıştılar Tekel işçilerine. Ama sökmedi. Kendi maaşlarının, yedikleri yetim hakkının hesabını vermeleri gerektiğini biliyor ve yüksek sesle söylüyor artık insanlar. Güvenceli çalışmanın nasıl büyük bir “ayrıcalık”, güvencesizliğin ise cehennem olduğunu biliyor. Henüz bilemedikleri nasıl ve hangi araçlarla mücadele edecekleridir. Bir kez ölü toprağı atıldı ya üzerlerinden onun da yolunu bulurlar. Biz de sınıfın farklı kesimlerinin neo liberal saldırılara karşı buluşmasını örme işine kafamızı daha ciddi takmak zorundayız. Yoksulların direniş cephesi ancak buradan büyüyecektir.
Türkiye’den emekçiler, emekçi dostları aktı Ankara’ya. Bu destekler güç verdi Tekel işçilerine. Tüm toplumsal kesimlerin katılımıyla ciddi bir dayanışma sergilendi. Tekel işçilerinin eylemi ciddi bir toplumsal meşruiyetle yürüdü. Epeydir kaybedilmiş olan hak arama mücadelesinin meşruluğu geniş kesimler nezdinde tekrar kazanıldı.
Türkiye’nin dört bir tarafından gelen işçiler orada buluştu. Bu buluşma aynı zamanda Türkiye halklarının buluşmasıydı. Halkların buluşmasının yarattığı zenginlik, güzellik bir tarafa, sınıf mücadelesinin birleştirici gücünün ön yargıları, şovenist etkileri nasıl kırabileceğini gördük. Çadırlar toplanırken Trabzonlu işçilerin Diyarbakırlı işçilere “Denizin Çocuklarından Dağların Çocuklarına Selam” diye slogan atması bunun en güzel örneği oldu.
Bu süreci SODAP olarak iyi bir şekilde karşıladık. Pek çok devrimci, sosyalist grup süreci ya çok ucundan yakaladı, ya da yakalayamadı. Biz SODAP olarak süreç başlar başlamaz konuyu gündemimize aldık. Gerek sınıfla bağlarımızı güçlendirme, gerek Tekel eyleminin meşruluğunu geniş kesimlere anlatabilme, gerekse de Tekel işçileri ile dayanışma anlamında süreci değerlendirdik ve sürecin başından itibaren boylu boyunca işin içine girdik. Gerek SODAP olarak tek başımıza eylemler, dayanışmalar örgütledik, gerekse bulunduğumuz platformlarda önerilerle sürecin öznesi olmaya çalıştık ve olduk da. Tüm SODAP birimlerinin, kadrolarının sürece aktif katılımını azami oranda önemsedik. Neredeyse Ankara’ya gidip de işçilerle temas etmemiş kadromuz kalmadı. Son güne, çadırlar toplanana kadar dönüşümlü ekiplerimiz Ankara’da bulundu. Vapur eylemimiz, Tekel işçilerinin sesini geniş kesimlere duyurma anlamında bu dönemde örnek alınan bir eylem oldu. Sürecin içine boylu boyunca girmenin bize kazandırdığı politik ve örgütsel seviyeyi daha da yükselterek yeni gelişmelere karşı hazırlıklı olmalıyız. Yoksulların sesini büyütmenin yolunu ancak onlarla bağlarımızı güçlendirerek bulabiliriz. Bu bağları güçlendirmek örgütlenmek demek, büyümek demek, yeni yüzlere yeni alanlara ulaşmak demektir. Örgütlenme seferberliğini bir an önce başlatmalıyız. Bu yolda tüm SODAP’lılara kolay gelsin, SODAP’ın yolu açık olsun.