Paris olaylarından beri Avrupa toplumu kendini İslami radikalizm tehdidi altında hissediyor. Oysa tehdidin en büyüğü bu sömürü ve soygun sistemi değil midir? Onun kemer sıkma politikaları halkların kanını emmiyor mu? Radikal İslam da onun doğurduğu bir çocuk değil mi? Asıl tehdit Finans-Kapital güçlerinden gelmiyor mu? Ona rağmen Paris sokaklarında bu güçlerin temsilcileri tehdit ettikleri milyonlarla sokaklarda yürüdüler. Hem de kendilerini yakın geçmişte protesto eden halkların yürüdüğü sokaklarda onlarla aynı saflarda yürüdüler.
Paris sokaklarında kol kala yürüyen Merkel ve Holland daha birkaç gün önce Yunan halkını tehdit ettiler. Eğer radikal sol Syriza’yı seçerseniz sizi AB içinden atabiliriz ve bu bizi değil sizi yıkar yollu laflar ettiler. Yasal olarak bir topluluk üyesinin atılamayacağı bir yana, tehdidin kendisi söz ve seçim özgürlüğü kısıtlamasıdır. Yunan halkına dayatılan şudur: Ya bizim istediğimiz partilere oy vereceksiniz ya da bu diyardan gideceksiniz! Yunan halkının seçim özgürlüğü tehdit ediliyor.
Yapılan, onların kendi kaderlerini çizme, özgür irade ile karar vermelerine set çekmektir. Eğer Syriza’yı başınıza getirirseniz sizi atarız! Yoksul, özgürlükten yoksun Orta Doğu halklarının ve Müslüman halkların zenginliklerini ellerinden alarak, savaşlarla, bombalarla radikalleştirdikleri gibi şimdi de Yunan halklarını radikalleşmeye zorluyorlar.
Yunanistan AB içine girdiğinden beri Avrupa Finans Kapital güçleri ve yerli yardakçıları tarafından soyuldu, soğana çevrildi. Bu yetmedi, bir de “çar çur eden, yan gelip yatan halk” olarak karalandılar. Borçlarını ödemek için kendilerine 6 yıldır zorla kemer sıkma politikaları zinciri vuruldu. Ortaya çıktı ki, bu borç ödene ödene ancak GSMH’sının %170 seviyesine inmiş ve 5 yıl sonra rakam ancak %120’ye inecekmiş. Böyle bir ekonomide iktidarda tutunmak zor olduğundan burjuva hükümetler iflas etti ve 25 Ocak’ta erken seçimlere gidilecek. Syriza da şimdilik en şanslı parti görünüyor. Halk Syriza’ya giderek daha çok umut besler oldu.
Syriza da tehdit altındadır. Finans- kapital sözcüsü Avrupa basını her gün tehditlerle doludur. Syriza iktidarı altında Yunanistan’a Batı yatırımı gelmeyecektir. Ülkenin imajı Rusya’ya yaptıkları gibi lekelenerek turist gitmesi engellenecek, tek sağlam duran turizm sektörü çökertilecektir. Yunanistan’a girecek para arzını azaltarak ekonominin çökmesine yol açılacaktır. Banka sektörü anında çökecektir. Yunanistan’ı iflasa zorlayıp abluka altında alacaklardır. Sonuç daha çok işsizlik, yokluk ve yoksulluktur. Syriza da bu koşullarda halklara verdiği sözleri tutamayacak ve halklar şimdikinden daha da zor koşullara mahkûm olacaklardır. Syriza’ya oy verecek halklar böyle tehditlerle korkutulmaya çalışılıyor.
Batı tehdidinin altında aslında kendi korkusu yatıyor. Syriza’nın seçimleri kazanmasını kendi Finans Kapital terör, sömürü düzenine bir tehdit olarak görüyor. Onu engellemek için zor kullanıyor.
Yunanistan’da Syriza’nın seçim zaferi tüm Avrupa radikal solu için bir kazanım olacaktır. İspanya’nın ekonomik durumu Yunanistan’dan çok daha parlak değildir. O nedenle orada da Podemos adında bir parti çıktı. Açıklamaları ile 21.yy sosyalizmine doğru bir yöneliş içinde olduğunu gösteriyor. İtalya bir yana Fransa’nın durumu da iyi değildir. Yunanistan’da solun kazanması bu ülkelerde de solu güçlendirecektir. Tüm AB solu güçlenecek, şimdiye kadar dağınık, birlik olamayan güçlerin toparlanması yoluna girilecektir.
Topluluk içinden sola en büyük destek eski sosyalist ülkelerden gelecektir. Onlar geçmişten gelen sosyalizm deneyleriyle hesaplaşmanın son safhalarındalar. Yunanistan süreci, eski Yugoslavya ulusları, Bulgaristan, Romanya, Macaristan halklarına da yoksulluklarının kaynağının kapitalist reformların yeterince yapılmaması olmadığını, aksine kapitalizmin kendisinde yattığınıgösterecektir. Onların eski sosyalizmin eleştirisini çok daha hızlı yapma olasılıkları vardır. Bütün bunlara bir de AB’nin daha 2008 krizinden çıkamadığı ve ekonomik bin bir sıkıntısını da katarsak AB tam bir cehennem alanı olacaktır.
Bir de isterseniz bunlara gönlümüzden geçen umudu katıverelim. Syriza’nın zaferi tepeden yuvarlanan bir kartopu gibi Avrupa’da 21. yy sosyalizmini doğurur muymuş? Finans kapital tehditlerine karşı halklar haklarını geri alma yoluna çıkar onu tehdit etmeye başlarlar mıymış? Syriza kazansa da kazanmasa da böyle bir tehdit büyüyor.
[button link=”www.sodap.org/ayse-tansever-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]