SODAP, Nurtepe’de Maraş Katliamını Lanetledi
“Maraş’ı Unutmamak, AKP Faşizmine Barikat Olmaktır!”
Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP), Maraş katliamının 34. yıldönümünde Nurtepe’de meşaleli yürüyüş gerçekleştirdi.
SODAP’ın çağrısıyla 23 Aralık Pazar günü saat 17.00’da Güzeltepe Meydanı’nda bir araya gelen mahalle halkı, “Maraş’ı Unutmamak, AKP Faşizmine Barikat Olmaktır!” yazılı pankartın arkasında kortej oluşturarak yürüyüşe geçti. Gençlerin meşalelerini tutuşturarak akşam karanlığını aydınlattığı yürüyüş boyunca, “Maraş’ı unutmak ihanettir”, “dün Maraş’ta, bugün Malatya; Aleviler sokakta Kürtler isyanda”, “faşizme karşı omuz omuza”, “katil devlet hesap verecek”, “katil AKP hesap verecek”, “Sivas’ı, Çorum’u, Dersim’i, Roboski’yi, Maraş’ı Unutmadık”, “Pir Sultanlar ölmez, direniş sürüyor” sloganları atıldı. Yürüyüş sırasında, anma etkinliği için Maraş’a giden kitleye yönelik polis saldırısı da protesto edildi. Bir süre ara sokaklarda yüründükten sonra Sokullu Caddesi’ne çıkılarak eyleme burada devam edildi. Yürüyüşün sonunda trafiğe kapatılan cadde üzerinde katliamlarda şehit düşenler anısına saygı duruşu gerçekleştirildi. Saygı duruşunun ardından yapılan basın açıklamasıyla eylem sona erdi. SODAP’ın çağrısıyla gerçekleştirilen eyleme ESP de destek verdi.
Yapılan açıklamanın tam metni şöyle:
“Maraş’ı Unutmamak, AKP Faşizmine Barikat Olmaktır!
AKP faşizmi işçilere, kadınlara, gençlere, Alevilere ve Kürtlere düşmanlık konusunda cumhuriyet tarihinin rekorlarına imza atmanın peşindedir. AKP, yağma telaşıyla savaşı göze aldığı Ortadoğu’da planlarını sekteye uğratabilecek bir güç olarak gördüğü Aleviliği sindirmek için saldırıyor. Sivas’ın katillerinin sokaklara salınması tesadüf değildir. Malatya’da Sürgü’de gerçekleşen linç girişimi sanıklarının ifadelerinin mahkemede kaybolması bundadır. Evler işaretlenirken bu işi yapanların bir türlü ortaya çıkmaması, Kartal’da işin altından polislerin çıkması derin devletin Alevi düşmanlığında zerre bir değişiklik olmadığının göstergesidir.
Bundan tam 34 sene önce Maraş’ta kontrgerillanın teşvikiyle gerçekleşen katliam yaklaşan askeri darbe öncesinde Alevilere gözdağı verme amacındaydı. İnsan olanın değil yapması anlatması bile neredeyse imkansız olan bir katliamın bir numaralı sanığı hala eski bir milletvekili olarak hala ortalıkta elini kolunu sallaya sallaya geziyor. Seçim mitinglerinde Alevi olmayı bir yuhalanma sebebi haline getiren Erdoğan zihniyeti yeni Maraş’ların yaşanması için gereken tüm iklimi diri tutmaya devam ediyor. Kızılbaş katliamları ile tarihe geçenler “ecdadımız” edebiyatı ile yere göğe konamıyor. Alevilik inancının daha da görünmez hale getirilmeye çalışılması, Cemevlerinin hala tanınmaması, eğitim sistemi eliyle açıkça Sünnileşmenin dayatılması açıkça ortada durmaktadır.
Tarihte gerçekleşen Alevi-Kızılbaş katliamları asla galeyana gelen bir kitlenin kendiliğinden hareketi olarak okunamaz. Devlet, kendisine ve dayattığı zulüm düzenine itirazı olan Aleviliği tüm önemli kriz dönemlerinde katlederek sindirmeyi bir politik taktik haline getirmiştir. Geçtiğimiz sene yaşanan ve ülke geneline yayılan tacizler, bu hafızanın diri tutulduğunun işareti olarak görülmelidir.
Katliam politikalarının dayatıldığı tek kesim Aleviler değildir. 28 Aralık 2011’de yaşanan Roboski katliamının failleri apaçık ortada olmasına rağmen hala meçhuldür. 50 lira yevmiye için katırlarıyla sınır dışına geçen Kürt gençleri, depoları ödediğimiz vergilerle dolan F-16 jetleriyle paramparça edilmiştir. AKP, kendi yörüngesine sokamadığı, yalanlarıyla kandırmadığı, operasyonlarıyla sindiremediği Kürt halkına karşı da aynen Aleviliğe yöneldiği gibi yok etmeci bir mantıkla yaklaşmaktadır. Erdoğan, kendi milletvekillerini “Kürt sorunu” yerine “Terör Sorunu” kavramını kullanmaları için uyarmıştır. 10 yıllık ileri demokrasi lakırdısının sonunda gelinen nokta ortadadır! Dağ fare bile doğuramamıştır!
Kadınlar katledilecek, işçiler güvencesizleşecek, açlıkla imtihana çekilecek, hakkını arayan sokağa atılacak, Aleviler katliam tehdidiyle hizaya getirilecek, kimliklerine sahip çıkma kararlılığını gösteren Kürtler onar onar, yüzer yüzer tutuklanacak, cezaevlerinde yatacak yatağı olamayan yaklaşık 10 bin tutsak olacak… Bu halk da bütün bu yaşana pervasızlıklara karşı dilini yutacak, gözünü kapatacak, kulaklarını tıkayacak.
AKP’nin bu planı ezilenlerin birleşik mücadelesi ile yırtılıp atılmaya mahkumdur. Yeni katliamlar, tüm ezilenlerin birleşik direnişinin örgütlenmesi ile engellenebilir ancak. Bugün ezilenler artık birbirlerinin acılarına yüreklerini açmak durumundadır. “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” deyişi bugünün en anlamlı sloganıdır.
34. yılında Maraş Katliamını lanetlemek, AKP’nin Türkiye ve Ortadoğu halklarının başına örmeye niyetli olduğu çorapların karşısına emekçilerin ve ezilen halkların birleşik mücadelesini dikme mücadelesine katkı sunmak demektir.
Ne Maraş’ı, ne 19 Aralık’ı, ne Roboski’yi , ne Dersim’i unutacağız!
Birleşeceğiz, Direneceğiz, Kazanacağız! Hesap soracağız!
Çünkü yaşadıklarımızın hesabını soramadıkça özgür, eşit ve adil bir geleceğin hayal olduğunu aklımızdan hiç çıkarmayacağız!”