En son açıklanan rakamlara göre Haziran ayı sonunda bir yıl içerisinde ‘resmi işsiz’ sayısı 200.000 daha artarak 2,7 milyona çıkmış. İşsizlik oranı ise %9,1 imiş. Gerçek işsizlik oranının bu verilerin çok üstünde olduğu biliniyor. Ancak dikkat çekici bir durumla karşı karşıyayız. 2000 yılında %6,5 oranında olan resmi istatistik oranları, 2001 krizi ile sıçrama yaparak %9 un üzerine çıkmış, 12 yıllık AKP iktidarı döneminde ise ortalama bu oranda kalmış. Yani çılgın projelerle ‘patlayan ekonomi’ işsizlerin derdine pek deva olamamış.
Bu rakamlara bakıldığında, 2000 yılında yürürlüğe giren işsizlik sigortası fonunun oldukça zor durumda olması gerekirken tam tersine burada biriken miktar Haziran ayı sonunda 70 milyar liranın üzerine çıkmış. Hatta 2008 ve 2011 yıllarında işsizlik sigortası kapsamının genişletilmiş olması bu miktarın artmasını frenlememiş bile.
Açıklanan resmi rakamlara bir bakalım: 2013 yılında işsizlik sigortası gelirleri toplam 12,7 milyar TL. Bunun 5,8 milyarı işçiden kesilen ve işverenin işçiler için ödediği primlerden elde edilmiş. Fonda biriken paranın faiz getirisi ise 4,8 milyar TL. Buna karşın toplam gider 3,5 milyar. Bunun 1,2 milyarı işsizlere ödenenler. Eğitim giderleri ise 1,1 milyar TL. Söz konusu eğitim giderlerin tamamına yakını Toplum Yararına Çalışma Projesi (TYÇP) adı altında kamu kurumlarında istihdam edilenlere ödenen ücretlerden oluşuyor.
Yasa işsiz kalanlara, çalıştıkları sürelere göre 180 ila 300 gün arasında ücretlerinin %40’ı oranında işsizlik ödentisi verilmesini öngörmekte. Ancak işten çıkarılanlar, işsizlik ödentisi almak için İŞKUR’a müracaat ettiklerinde bin bir türlü zorluk yaşıyor. 2013 yılında işten çıkarılan 937.961 işçiden sadece 75.556’sı bu işlemleri tamamlayarak işsizlik ödentisi müracaatını tamamlamış.
Ancak bütün bu formaliteleri yerine getirenlerin sadece 41.961’ i işsizlik ödentisi alabilmiş. Başka bir deyişle işten ayrılan ve sigortanın şartlarını yerine getirenlerin sadece %4.47’ si işsizlik parası alabilmekte. Tüm işsizler dikkate alındığında ise işsizlik parası alanların oranı %1,5 bile etmemekte.
İşsizlik sigortası gelirleri milyarları bulunca hükümetin iştahını kabarttı. Fonda biriken paranın neredeyse tamamı devlet tahvili alınarak Hazine’ye devredildi. Bu tahvillerden elde edilen faizin bir kısmına bu sefer Hazine bir kez daha kesinti adı ile el koydu. Başka bir deyişle Hazine bu fonu adeta bedava kullanarak, gelir gider dengesini kendi lehine değiştirdi. Her ay sonu borcunun faizini ödüyor, bunu takiben faizin dörtte üçünü tekrar geri istiyor!
Ortada duran bedava para elbette özel sektörün de iştahını kabartı. 2008 krizi bahane edilerek, inşaat sektöründe istihdamın arttırılması gerektiği öne sürüldü. Müteahhitlerin ‘payına’ 11,5 milyar düştü. Bu ‘borcun’ ne zaman, nasıl ödeneceği ise onlarına insafına bırakıldı.
Ülkemizde işsizlik ‘katliamı’ sürerken onların yaralarına bir dirhem ilaç olacak sigortalarının durumu böyle. Başta sendikalar olmak üzere işçi kuruluşları artık bu durumu sadece seyretmekle yetinmemeli. ‘Tüyü bitmemiş yetimlerin’ haklarına sahip çıkmakla meşgul hükümet böyle ‘can sıkıcı’ konularla elbette ilgilenmeyecektir. İş başa düştü diyenlere önerilerimiz şunlardır:
Her şeyden önce her işsiz kalanın, işsizlik sigortasından yararlanma imkânı olup olmadığını araştırması için ‘İşsizler, sigortana sahip çık!’ diye bir kampanya başlatılmalıdır. İşçilere işsiz kalmaları halinde yapabilecekleri anlatılmalıdır. İŞKUR tarafından getirilen formalitelere ve engellere karşı nasıl mücadele edileceği gündeme alınmalıdır.
Yine işsizlere yönelik olarak yapılacak eğitim imkanlarının gerçekten işsizlere yardım edecek karaktere kavuşması için neler yapılmalıdır sorusu cevapsız bırakılmamalıdır. Gerektiğinde inisiyatifi ele alıp işçi kurumları olarak bu programları yapmaya talip olmalıdır.
Meclisteki özellikle HDP milletvekilleri bu konudaki yasal düzenlemelerin nasıl değiştirileceğini işçi kurumları ile birlikte ele alıp gerekli önerileri hazırlamalı ve meclisin gündemine taşımalıdır.
Kısacası, ‘beklemeyelim, yapalım’.