Ülkemizde yaşayan göçmenlerin sayısı konusunda resmi veriler olmamasına karşın yaklaşık 4 milyon insanın kayıt dışı olarak yaşadığı ve çalıştığı tahmin edilmekte. Başlangıçta göçmenlerin burada geçici olacağı düşünülürken, artık kalıcı oldukları görülmeye başlandı. Bugün artık pek çok iş kolu göçmen işçi olmadan işleyemeyecek bir konumda.
Kısa bir süre öncesine kadar ‘iş gücü fazlalığı’ nedeniyle göç veren ülke durumundan göç alan ülke haline gelen Türkiye, henüz farkına varmadığı bir göçmen sorunu ile karşı karşıyadır. Özellikle sayıları 2,5 milyonu bulan Suriyeli göçmenlerin yaygın olarak çalışma hayatına girmiş oldukları artık görülmelidir.
Göç alan diğer ülkelerde olduğu gibi genelde çalışanlar göçmenleri kendilerine rakip olarak görürler. Gerek çalışma yaşamında gerekse de güncel hayattaki pek çok sorunun müsebbibi olarak göçmenler görülür/gösterilir. Sendikaların politikaları da bu doğrultuda şekillenir. Düşük ücretten, göçmenler sorumlu tutulur. Ancak geçen süre içerisinde, özellikle iş yerlerinde, çalışanlar sömürüye karşı verilen mücadele sırasında, göçmenlerin de sınıf kardeşleri olduklarını görmekte gecikmezler.
Göç alan ülkelerin emek örgütlerinin bu konudaki deneyleri, pek çok açıdan güncel göçmen sorunlarına bakışa ışık tutmaktadır. Sendikalar, göçmenlere yaklaşım konusunda neler yapmaları gerektiğini şimdiden görmek zorundadırlar. Geç kalışın ortaya çıkardığı sorunların nasıl çözülmez hale geldiğini başta ABD olmak üzere pek çok göç alan ülkede görmek mümkündür.
Sendikaların hemen bugün atmaları gereken ilk adım, göçmenlerin sendikalarda nasıl örgütleneceğidir. Göçmenlerin çalışanlar içerisinde özel bir konumu olduğu noktasından hareketle, genel iş yeri örgütlenmesi yanı sıra özel olarak göçmen kesimlere yönelik örgütlenme hedefleri konulmalıdır. Sendika bünyesinde oluşturulacak göçmen masaları atılacak ilk adım olabilir.
Göçmenlerin sendikal örgütlenmelerinin ana öznesi kuşkusuz gene kendileridir. Sendikalar bu örgütlenme için gerekli olan çerçeveyi, altyapıyı oluşturmak durumundadır. Göçmenlerin sendika yapısı içindeki konumlanmaları da kendilerinin belirleyeceği bir konudur. Kadın, gençlik örgütlenmelerine paralel bir göçmen yapılanması için gerekli tüzük değişikliği de gündeme alınmak durumundadır.
Göçmenlerin sendikal örgütlenmesi için en büyük engel, e-devlet üzerinden yapılan üye kayıtlarıdır. TC kimliği olmayanların üyelik işlemleri hala çözülemeyen bir sorun olarak durmaktadır. Benzer şekilde göçmenlerin büyük bir çoğunluğunun sigortasız/kayıtsız olarak çalışması üyeliği mevcut şartlarda imkansız hale getirmektedir. Sendikalar kuşkusuz bu alanda yapılması gereken yasal değişiklikleri gündeme getirmelidirler. Ancak bunun uzun vadeli bir çözüm olacağı açıktır.
Kısa vadede yapılabilecekler arasında sendika üyelik kavramının değiştirilmesi hemen ön plana çıkmaktadır. E-devlet üzerinden yapılan üyelikler, esas olarak sözleşme yetkisi ile ilgilidir. Sendika tüzüklerine geçici üyelik, fahri üyelik gibi kavramların getirilmesi önünde ise yasal bir engel yoktur. Bu anlamda sendikal hareket, genel olarak tüm çalışanların örgütlenmesi, özelde ise göçmenlerin sendikal hareketin içinde yer almasına olanak taşıyacak bu tür üyelikleri ve örgütlenmeleri gündemlerine almayı tartışmaya açmalıdır.
Bu alanda özellikle oldukça zengin deneye sahip olan Avrupa Sendikalar Birliği ile ortak bir çalışma içine girmek DİSK gibi emek örgütleri için acil olarak atılması gereken bir adımdır. ETUC bünyesinde yer alan göçmen masası ile birlikte göçmenlerin sendikalarda örgütlenmeye başlamasının ilk adımları rahatlıkla atılabilir.