Seçime katılan partilerin seçim beyannamelerini kim okur, kim ciddiye alır bilmiyoruz. Öncelikle seçim çalışması yürütenler için bu beyannameler bir nevi kaynak görevi görür. Seçimden sonra ise bunlar unutulur gider. Değişik bir seçim beyannamesi ile seçime katılan HDP için aynı şeyler söylemek biraz haksızlık olacak, meclise giren vekiller için bu beyanname çalışmaları için kaynak olmaya aday.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği açısından beyannameler bakıldığında bunu görmek mümkün. Meclise girmesi mümkün gözüken dört partiden üçü ‘iş sağlığı ve güvenliği’ diyerek işçiyi unuturken, HDP bu konuda işçiyi unutmadan oldukça ayrıntılı ve somut bir program öngörmekte.
İktidardaki parti AKP, en büyük parti benim dercesine 376 sayfalık bir beyanname yayınladı. CHP 200 sayfalık beyanname hazırlarken MHP 256 sayfa ile ben de buradayım dedi. Alçakgönüllü HDP’nin beyannamesi ise 52 sayfa. Diğer konuları bir tarafa bırakıp sadece işçi sağlığı ve iş güvenliği konusuna bakıldığında ise en alçakgönüllü olanın en somut olduğunu görüyoruz.
Resmi dildeki işçiyi unutanların başında gelen AKP konuyu ‘İş Sağlığı ve Güvenliği Eylem Planı’nı kararlılıkla hayata geçireceğiz’ diyerek geçiştirmekle yetinmiş. Söz konusu eylem planı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanmış, kısacası ben böyle küçük işlerle uğraşmam, bana bağlı bakanlık zaten gerekeni yapıyor demek istiyor olsa gerek. Ayrıca öyle geçerken madenlerde, inşaatlarda güvenliği sağlayacağız gibi ifadelere de yer verilmiş.
Uzunluk açısından ikinci sırada yer alan MHP beyannamesinde konu daha ayrıntılı, yarım sayfa boyunca, ‘iş sağlığı ve güvenliği şartlarının iyileştirildiği bir işgücü piyasasının oluşturulması sağlanacaktır’ diye başlanarak, tedbir, denetim ve cezalardan söz edilmekte ve sonuç olarak bir “İş Güvenliği Düzenleme ve Denetleme Kurulu” kurma vaadinde bulunmakta.
Beyanname uzunluğu azaldıkça konumuza ayrılan bölümde artmakta. CHP konuya üç sayfa ayırmış. Getirilen öneriler gerçekten ciddiye alınacak nitelikte:
“- Ticarileşme yerine kamu yararını gözetecek Ulusal İşçi Sağlığı ve Güvenliği Konseyi’ni kuracağız.
– Sendikalar, meslek odaları/birlikleri, üniversiteler ve ilgili bakanlık uzmanlarının katılımıyla, mesleki eğitimleri ve denetlemeleri gerçekleştirecek özerk kurumsal yapılar oluşturacağız.
– Ulusal, sektörel ve bölgesel programlarla, ülke çapında eğitim ve denetim seferberliği başlatacağız.
– İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarına tam bir iş güvencesi sağlayacağız.
– Bu uzmanların işten çıkarılabilmesini, iş müfettişi ve sendika/işçi temsilcisinin onayına tabi kılacağız.
– İşçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerini sunan personelin ücretlerinin, işverenin dörtte üç ve devletin dörtte bir oranında katkı sağladığı ortak bir fondan karşılanmasını sağlayacağız.
– Çalışma ortamlarının sağlık ve güvenlik koşullarına uygun olması konusunda, devletin de işverenle birlikte sorumlu tutulmasını sağlayacak yasal düzenlemeler yapacağız”, denilmekte. Bunları bir kenara yazmakta yarar var, en azından kazandıkları belediyelerde bunları yerine getirmelerini beklemeliyiz!
En kısa beyannamesi olan HDP konumuza en fazla yer veren beyanname. Daha 4. sayfada işçi konuya dahil ediliyor, işçi sağlığı ve iş güvenliği “İşçilerin ve emekçilerin işyerlerinde iş cinayetlerine karşı iş güvenliğini sağlama hakkıdır’ diye tanımlanıyor. Çalışma hayatında somut etkisi olabilecek öneriler içerisinde şunlar dikkati çekiyor.
“Mevsimsel işçiler… Ulaşım, barınma, beslenme, temiz su, tuvalet, ücret, çalışma saatleri, iş güvenliği, sağlık, sosyal güvence, çocukların eğitimi gibi konular sözleşmelerle belirlenecek” ve
– İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Konseyi oluşturulacak.
– İş cinayetlerine neden olan sorumluların cinayetten yargılanmaları sağlanacak.
– İşçi sağlığı ve iş güvenliği hakkı anayasal bir hak olarak tanınacak. “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” ve “Ceza Kanunu” başta olmak üzere, ilgili tüm mevzuat yeniden düzenlenecek. Şu anda süren cezasızlık politikasına son verilecek.
– Taşeron sisteminin varlığına son verinceye kadar, herhangi bir iş kazasında ana firmayı da sorumlu kılacak düzenlemeler yapılacak.”
Demokrasilerde seçilen vekillerin seçmene verdikleri sözleri tutmaları beklenir, beklenmelidir. Çalışanlar bu konuları bir kenara not etmeli ve seçtikleri vekillere bunları ülkemizdeki ‘işçi kırımının’ önüne geçmek için sık sık hatırlatmalıdır.
[button link=”www.sodap.org/mehmet-akyol-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]