Sosyalizm Yolunda Bir Ömür..
“İşçilerin Ali Hocası Kavgamızda Yaşıyor”
İşçilerin Ali Hocası, Sosyalist Vatan Partisi kurucu kadrolarından ve DİSK Deri-İş Sendikası Genel Başkanı Nusrettin Yılmaz, aramızdan ayrılışının 17. yıldönümünde mezarı başında anıldı.
Ailesi ve Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) tarafından 3 Aralık Cumartesi günü Hasdal Mezarlığı’nda gerçekleştirilen anma etkinliğine Nusrettin Yılmaz’ın ailesi, yoldaşları, mücadele arkadaşları katıldı. “Sosyalizm Yolunda Bir Ömür.. İşçilerin Ali Hocası Kavgamızda Yaşıyor” yazılı bir pankartla birlikte Nusrettin Yılmaz’ın portresinin taşındığı etkinlikte”Nusrettin Yılmaz Kavgamızda Yaşıyor”, “Nusrettin Yılmaz Ölümsüzdür”,”Kavga Direniş Zafer Yaşasın Sosyalizm”,”Devrim Şehitleri Ölümsüzdür” sloganları atıldı.
Saygı duruşuyla başlayan anma etkinliğinde ilk konuşmayı Nusrettin Yılmaz’ın mücadele arkadaşı Munzur Pekgüleç yaptı. Pekgüleç konuşmasında, Nusrettin Yılmaz’ın bütün hayatını Sosyalizm ve Devrim uğruna yaşadığını ifade etti.
Nusrettin Yılmaz’ın mütevazi bir kişilik yapısına sahip olduğunu, deri işçileri,metal işçileri, maden işçileri tarafından Ali Hoca olarak anıldığını belirtti. Tüm dostlarına, yoldaşlarına insan gibi bir insan olmanın, hayatını devrime adamış bir sosyalist olmanın onurunu bıraktığını vurguladı. Son olarak genç yoldaşlarının Nusrettin Yılmaz’ın bıraktığı mirası sürdüreceğine, onun yolundan yürüyeceğine inancını belirterek konuşmasını sonlandırdı.
Munzur Pekgüleç’in ardından SODAP temsilcisi Orhan Kok konuşma bir yaptı. Kok konuşmasında “ Nusret Hoca’nın devrim ve sosyalizm davasına olan bağlılığı günübirlik bir heves değil tam tersine hayatının tümünü şekillendiren temel değeriydi. Büyük bir davaya duyulan sahici bir inanç, bu sahici inancın şekillendirdiği özveri dolu bir yaşam” la Ali Hocanın etrafında bulunanları heyecanlandırdığını enerji verdiğini belirten Kok konuşmasına şöyle devam etti: “Ali Hoca 12 Eylül günlerinin işçi önderiydi. Kenan’ın kurşunlandığı yerden bayrağı devralan ve fabrikaların burçlarına dikenlerin başında o gelmekteydi. Yaşadığımız sürecin artık bir darbe dönemi olduğu iyice belirginleşmektedir. Düzen başta Kürt devrimcileri olmak üzere direnen, ayakta kalan, bir iddiayı omuzlayan herkese tüm sınır tanımazlığı ile saldırıyor. Dışarıda ABD ekseninde büyük bir yağma savaşına hazırlanan AKP, içeride alanı temizleme, toplumun tüm muhalif unsurlarını hizaya getirme peşinde. Kürtlere gözaltı tutuklama, imha ve asimilasyon; işçilere kıdem tazminatı gaspı ve güvencesizleştirme; kamu çalışanlarının iş güvencesine göz dikme; kadınlara sokak infazları, aydınlara gözdağı, Alevilere özür soslu hiçe sayma ve değersizleştirme. Bir büyük gözaltının içindeyiz. Sokakta ısrar etmeyenin, sınıfa ve ezilenlere gitmenin yolunu bulamayanların içinden asla çıkamayacakları bir büyük kuşatma”. Son olarak Orhan Kok “Nusret hoca’nın hayatı ve yarattıkları, samimiyetle yaratılan bir büyük direnişin karşısında düzenin nasıl çaresizleştirilebileceğinin en güzel ispatıdır” diyerek, konuşmasını şöyle sonlandırdı ; “Nusrettin Yılmazın bıraktığı mirası genç yoldaşları devam ettirecektir.”
Son olarak mücadele arkadaşlarından Sefa Bayraktar Nusrettin Yılmaz anısına “Sen Yokken” adlı şiiri seslendirmesiyle anma sona erdi.