İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı İslam dini inançlarına göre her şeyden önce barış, sevgi ve paylaşım ayıdır. Yaşayanların %99’nun Müslüman olduğu öne sürülen bir ülkede savaşa, nefrete ve yoksulluğa yer olmaması gerekir. Oysa bu coğrafyada savaş ve nefret kol gezmekte. Peki ya paylaşım?
HESA Ekonomi Araştırmalar Merkezi tarafından yapılan bir çalışma bize bu konuda bazı ipuçları veriyor. “Ramazanın Bereketi 84 Milyar” adlı çalışma ülkemizde dinin nasıl ekonomiye alet edildiğinin somut bir belgesi aslında. Araştırma “Ramazan ayının manevi olduğu kadar maddi bereketi de bir hayli yüksek” tespiti ile başlıyor. Ramazan ayı ve bayramı vesilesi ile oluşan hareketliğin 84 milyar olduğun belirtiyor. Bu miktarı nasıl buldukları ise hayli ilginç. Araştırma ‘gıda, giyim ve tatil’, ‘zekat’, ‘fitre’ ve ‘harçlık’ olarak 4 ana unsuru incelemiş. İnsanların 2015 yılı Ramazan ayı ve bayramında 38,7 milyar tutarında banka kartı kullanarak alışveriş ettiklerini hesap eden kurum, en az o kadarda peşin para harcadıklarını kabul ederek bu sure içerisinde toplam 77,4 milyarlık gıda, giyim ve tatil harcaması yaptıklarını tahmin etmekte. Ramazanın diğer aylardan farkı ne kadar sorusunu şimdilik geçelim.
TÜİK verilerine göre ülkede zekat vermesi gereken 66 milyon insan olduğunu varsayan kurum, bu insanların toplamda 5,6 milyar zekat verdiklerini varsaymakta. Bu rakam nereden çıktı sorusuna bir cevap yok. Ülkede sayısı yüz bin civarında olan varlıklı insanların toplam serveti geçen yıl bin milyar dolara çıktığı açıklanan bir veri. Zekat bu servetin kırkta birinin yoksullara dağıtılması demek, yani 25 milyar dolar veya kabaca 75 milyar lira. Demek kurum ülkedeki varlıklıların ödemeleri gereken zekatın sadece küçük bir bölümünü ödediklerini varsaymakta. Bu konuda somut bir veri yok. Ancak 5,6 milyarın bile oldukça uçuk bir rakam olduğunu söylemek mümkün.
Fitre ise kişi başına verilen sabit bir bağış, geçen yıl miktarın 11 lira civarında olduğu biliniyor. Kurum buradan hareketle 66 milyonun 759 milyon fitre verdiğini hesaplamakta. Zekatta oldukça cimri olan insanımızın fitrede (ucuz olduğundan) cömert olduğunu kabul etmek gerek. Son olarak bayram harçlığı 250 milyon olarak hesaplanmakta.
Öte yandan pek çok kurum, ramazanda özel otomobil kampanyası, bayramda özel tatil programı, ramazanda özel ihtiyaç kredisi gibi yöntemlerle dini inançlara göre haram olan müsrifliği, yani aşırı tüketimi kamçılamakta beis görmemekte. Özellikle bazı market zincirleri ramazan kumanyası adı altında paketleri satışa sundular. Tüketici kurumları söz konusu paketlerdeki gıda maddelerinin düşük kaliteli olduğuna dikkat çekti. Ramazan kumanyalarından elde edilen cironun ise 3 ila 4 milyar arasında olması bekleniyor.
İftarlık hazır yemek satıcıları ise bir ay boyunca 2,5 milyarlık satış yapmayı planlamaktalar. 7 ila 8 lira arasında değişen paketlerin en iyi müşterileri ise belediyeler. Bir ay boyunca sadece İstanbul’da 3 milyon yemek paketinin satışı bekleniyor.
Öte yandan yavaş yavaş kumanyaların yerini almaya başlayan ramazan ayı hediye çeklerinin, gıda yerine kozmetik alımında kullanılmaya başlandığının ortaya çıkması, dini inançların ekonomik istismarına yeni bir boyut daha kattı. Yaklaşık on yıl önce gene market zincirleri tarafından lanse edilen ramazan ayı hediye çekleri, kumanyaların beşte birini oluştururken büyük şehirlerde bu oran %60’lara kadar çıkmış durumda. Kumanyaların hediye çeklerine dönüşmeye başlamasının temel nedeni ise ucuza satılan paketlerden çıkan kalitesiz tüketim maddeleri.
Adım başına dini inançlardan söz eden bir iktidarın ve onun destekleyenlerin Müslümanlıkları da tamda bu kadardır. Zekat kelime anlamı ile temizlenmek anlamına gelir. “Çok mal haramsız olmaz.” Temizlenmek için haramın en azından bir kısmını ihtiyacı olana vermek gerekir. Zekat vermemek veya küçük bir bölümünü vermek temizlenmeye karşı çıkmak, yani pislik içinde yaşamayı tercih etmektir.
[button link=”http://www.sodap.org/mehmet-akyol-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]