ÖFKELİYİZ!
Biz susuyorsak, dostlar, niye konuşsun toprak?
Açmıyorsak ağzımızı, dağlar neden dile gelsin?
Niçin hesap sorsun gök, niye sahip çıksın ırmak
biz anısını ve acısını unutursak ölülerimizin?
Ülkemizde yaşamak neredeyse pamuk ipliğine bağlı hale geldi. Her yeni güne acı haberlerle başlıyoruz. Çalıştığımız yerler, yürüdüğümüz sokaklar, yaşadığımız evler, dernekler, inanç merkezlerimiz ve kısacası yaşam alanlarımız ciddi tehlikelerle karşı karşıya. Bu durum kendiliğinden oluşan olayların sonucu değildir. Gelişen olayları sadece kendi mecrasında değerlendirmek asıl gerçeklerin perdelenmesine hizmet edecektir.
İktidar odakları son dönemde gerilimleri tercih etmektedir. Söz konusu tercihleri, çürüyen ve içi kof hale gelen sistemin günlük çıkarlarına denk düşse de öfkemizin kitleselleşmesine neden olacaktır.
Zenginlerin Düzeni!
Madenlerde işçilerin ölmesini “fıtrat” meselesine dönüştüren başbakan, patronlara kar oranlarının artması için sınırsız imtiyazlarlarla taşeronlaştırmanın önünü açan yasaların çıkmasında payı yokmuş gibi davranıyor. İşçilerin hayatları, insan icadı olan paradan daha değersiz hale geldiğinde fıtrata bağlamak farz oluyor. Patronun daha fazla kar etmesiyle işçinin ölmesi aynı fıtratın doğal sonucu olamaz. Patronlar kar edecek diye yüzlerce insanın yaşamını hiçe sayan AKP iktidarı ve temsil ettiği burjuva sistemin kendini yürütme şansı kalmamıştır. Bu sistem insana değer veren her şeyi kendi kârıyla kıyaslamaktadır. En son SOMA’da yaşanılan ve kendilerince “Allahın takdir-i ilahi” olan ölümlerin bir anlamı ve adı var. Anlamı, maliyetlerin düşürülmesi için insan hayatını hiçe sayan koşullarda çalışılmasıdır. SOMA’da ortaya çıkan Türkiye’de işçi ve emekçilerin değerinin kaç dolara denk düştüğüdür! Onun adı yoksulların alınlarına yazılmış kader safsatalığı ile açıklanacak kadar basit olmayan katliamdır! Yüzlerce işçiyi hiçbir iş güvenliği önlemi almadan toprağın altına indirmek sonu başından belli bir cinayettir. Bakan Çelik’in “Yoksullar kömür kullanacak diye zenginleri madenlere indirecek değiliz” açıklaması ülkede derinleşen zengin-yoksulluğu açık şekilde ifade etmektedir. SOMA faciası AKP’yi kendini kurtarmak için besleyip büyüttükleri arasından kurban seçmeye kadar götürmüştür. Gündemin değiştirilmesi radikal çıkışlar yapmayı göze almasını gerektiriyor.
Bize düşen ya sistemi değiştirmek için daha fazla adım atmak ya da düşük miktarlı dolar hesaplarıyla kıyaslanmak!
Alevi Olmak!/AKP’nin Düzeninden Yana Olmamak!
Okmeydanı’nda yaşanan polis infazı bir alevinin öldürülmesinin ötesinde anlamlar taşımaktadır. AKP döneminde Türk-Sünni (Hanefi) anlayışını Türkiye’de yaşayan bütün kimlik ve inançlara dayatılması devlet ile aradaki mesafeyi giderek açmaktadır. Toplumun muhalif kesimlerini tehdit olarak algılayan AKP iktidarı polisi daha fazla yetkilendirerek her muhalif sesi boğmayı öncelikli işleri arasına almıştır. Sokak ortasında silah kullanan polis için kimin öldüğünün pek bir önemi yoktur. Attığı her kurşunun Alevi, Kürt ve devrimcilerden birine isabet edeceğini bilmektedirler. Bu rahatlık devletin düşmanlarını net olarak seçtiklerinden kaynaklıdır. Okmeydanı’nın cemevinde Uğur Kurt’un öldürülmesine kadar vardırılan olayın kentsel dönüşümün gerçekleşmesinde engel taşıyan mahallelerden biri olmasının da payı vardır. Çünkü şehrin merkezlerinden sürülmek istenen Okmeydanı halkı rahatlıkla bu dönüşüme evet dememektedir. Zenginlerin rant oyunları burada kolay kolay hayata geçmemektedir. Gülsuyun’da çeteleri kullanarak yaptığını Okmeydanı’nda resmi polisleriyle hayata geçiriyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yaklaşırken AKP toplum içerisinde ayrışmayı körükleyecek adımlar atmaktadır. Alevi-sünni çatışmasına zemin hazırlayacak ortamların oluşturulmasını umut olarak görmektedir.
Açık olarak halkın üzerinde devlet terörü yaşanıyor. AKP’nin yarattığı terörünün durdurulup hesap sorulması halkın mücadeleye dört elle sarılmasıyla gerçekleşecektir. Kaybettiklerimizin hesabını sormak ve de insanca yaşanacak bir düzeni kurmak için bugünden sokaklara çıkmalı, yarını örgütlemeliyiz. Onurlu bir geleceği kendi ellerimizle kuracağız.
Akıtacak bir damla gözyaşımız yok, hesap soracak öfkemiz var.
Sokaklar Bizim!
24 Mayis 2014
SODAP
Sosyalist Dayanışma Platformu