“Devrim ve Sosyalizm Yolunda Bir Yaşam!”
Kısa hayatını devrim ve sosyalizm yolunda mücadeleye adayan Türkiye Komünist Partisi-Kıvılcım (TKP-Kıvılcım) üyesi Mehmet Akdağ mezarı başında anıldı.
SODAP tarafından 10 Şubat Pazar günü saat 10.00’da Hasdal Mezarlığı’nda gerçekleştirilen anma töreninde “Devrime Adanan Hayat Ölümsüzleşir” yazılı pankart açıldı; “Mehmet Akdağ Yoldaş Ölümsüzdür”, “Mehmet Akdağ Yaşıyor, Parti’de Savaşıyor”, “Kavga, Direniş, Zafer; Yaşasın Sosyalizm” sloganları atıldı. Anma töreni Mehmet Akdağ Yoldaş şahsında tüm devrim şehitleri anısına saygı duruşuyla başladı. Saygı duruşunun ardından SODAP Temsilcisi Serpil Kemalbay tarafından yapılan konuşmada Mehmet Akdağ’ın kısa ama mücadeleyle dolu yaşamı, devrimci kişiliği ve mücadelesi anlatıldı. Mehmet Yoldaş için bestelenmiş “Hatırlamak Seni” şarkısının söylenmesinin ardından anma etkinliği sonlandırıldı.
Serpil Kemalbay konuşmasında şunları söyledi:
”Mehmet Akdağ yoldaşı 17. ölüm yıldönümünde anarken O’nun iki yönüne vurgu yapmak istiyorum. Bunlardan birincisi bilge kişiliği, diğeri de örgütlü direnişçi, devrimci duruşudur. Örgütlü yaşamından önce de sonra da antikapitalist duruşu dikkat çekiciydi. Mehmet yoldaş bunu tavır ve davranışları ile belli ederdi. Bugünden bakınca daha iyi anlaşılıyor, anlatması kolay oluyor. Örneğin, üniversitede annesinin ördüğü çimen yeşili hırkasıyla, kumaş heybesiyle dolaşırdı. Bunu fark edilmek için değil, doğal bir eylem olarak yapardı. Yani doğduğu, büyüdüğü ortamın beğenisini, davranışlarını üniversite ortamına da taşıyordu. Bugün yerli halkların kılık kıyafetleri, kültür ve geleneklerini kapitalizmin tek tipleştiriciliğine, markalara karşı savunmasındakine benzer bir tavırdı onunkisi.
Mehmet Akdağ yoldaş örgütlü mücadele yürütürken hastalığı da başlamıştı. Hasta yatağından kalktığı her anı mücadele içinde geçirirdi. Faaliyetine kaldığı yerden devam ederdi. Sınıf çalışmasından ekonomiye, hemen her alanda çalıştı. 1994 yılında bir operasyonda gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. Gözaltındayken yoldaşları işkenceli sorgulardan geçiyordu. Ona hastalığı nedeniyle dokunmuyorlardı. Mehmet Yoldaş bunun acısını işkenceci polis şeflerini “sohbet pususuna” düşürerek çıkarmaya çalışmıştı. Polis şeflerini ‘Allah’, ‘varoluş’ gibi konularda derin tartışmalara çekmiş, onları epeyce sıkıştırmış, bunaltmıştı.
Yine hastalığı nedeniyle hücresine yiyecek getiriyorlardı. Bir kavanoz reçelle duvara bir adam boyu parti imzası atmıştı. Fotoğraflanan bu imza daha sonra parti üyesi olduğunun delili olarak mahkemeye sunulmuştu.
Mehmet yoldaş hapishanede daha çok revirde hasta yatağında kalmış, burada da boş durmamıştı. ‘Araba fareleri’ dediği oto hırsızlarıyla dostluk geliştirmiş, onları mücadeleye kazandırmak için çabalamıştı. Mehmet yoldaşın her insanla derin ilişki kurma yeteneği vardı. O bazen bir roman mahallesindeki barakada, bazen belediye işçilerinin grev yerinde, bazen bir üniversite hocasının odasında bilimsel tartışmaya tutuşmuş olarak görebilirdiniz.”