Libya: “Üsküdar’a Geçen At Çatladı…”
Ayşe TANSEVER
7 Nisan 2011
Irak’ta Saddam’ın devrilmesi gibi şimdi Kaddafi’nin devrilmesi gündemde. Saddam, nükleer silah bulundurmakla suçlanıp yok edilmişti. Kaddafi de Arap halklarının isyanı bahane edilerek yok edilmeye çalışılıyor.
Irak’ta olduğu gibi Libya’ya da yıldırım operasyonu düzenlendi. Daha “kime”, “ne yetkisi” diye tartışma yapılmadan bir emrivaki ile saldırıverdiler. Tartışmalı bir BM kararı ile ABD, Fransa, İngiltere “açıkgözleri” daha imzalar atılmadan Kaddafi’nin hava ve deniz gücünü yok ettiler. Atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra kılıf uydurmaya çalıştılar.
Ama Irak’ta ABD’nin yaptığı gibi karadan bir çıkartma yapamadılar ve “yapmayacağız” dediler. Daha öncekilerden dilleri yanmıştı. Sadece havadan bombalar yağdırdılar. Bununla zafere ulaşacaklarını sandılar. Kaddafi güçleri başta yenilir gibi gözükse bile sonra duruma ayak uydurup kaybedilen kıyı kentleri geri alınmaya başladılar.
Irak’tan farklı olarak, ABD Mart sonunda saldırı komutasını NATO güçlerine devrederek kenara çekildi. Şimdi NATO güçleri saldırılara devam ediyor. Ama etkisi azalmış olmalı ki Bingazi’deki Kaddafi karşıtları şikâyet ediyorlar: “NATO bize yardım etmiyor, Kaddafi güçlerini vurmuyor” diye. 6 Nisan’da NATO komutanlığı saldırıların sürdüğünü bizzat açıkladı. Ancak ABD liderliğinde yapılan saldırı ile şimdi yapılan NATO yönetimindeki saldırı arasında farklılıklar olduğu açıktır.
ABD’nin çekilmesi ile Libya operasyonu çelişkili bir duruma düşmüş ve kafalarda sorular oluşmuştur. ABD’nin saldırı liderliğinden ayrılması ve kenara çekilmesi düşündürücüdür. ABD’siz NATO’nun varlığı tartışmalıdır. Sanki ABD, ilk saldırılar sonrası Fransa ve İngiltere’yi, hatta AB savunma sistemi NATO’yu yalnız bırakmıştır. Fransa ve İngiltere, üstelik bu kez Almanya olmadan bu işin ortasında kalmıştır. AB bir kez daha, Sırbistan’da olduğu gibi ABD kazığını mı yemektedir?
Çekilme Nedenleri
ABD’nin çekilmesinin çeşitli nedenleri olduğu düşünülüyor. Bunların başında Bingazi’de desteklenen güçlerin düzensizliği, disiplinsizliği, acemiliği gösterilebilir. Hava saldırısı ile elde edilen avantaj kazanıma dönüştürülemiyor. Rejim karşıtları sürekli olarak mevzi kaybediyor. ABD bu durumda Irak’taki bataktan çıkmadan bir yenisine dayanacak güçte değildir.
İkinci olarak, Irak’taki gibi Libya halklarının saldıran ülkeleri güllerle karşılayacağı yanlış inancına kapıldılar. Ama görüldü ki Libya halkının çoğunluğu Kaddafi iktidarını destekliyor. Bingazili asiler tüm halk içinde bir azınlıktır. Batı’nın bütün aksi propagandasına rağmen, Kaddafi’nin halkı tarafından desteklendiği açıktır. Bu durumda Libya saldırısını sürdürmek ABD politikalarına yarardan çok zarar getirir. Kaddafi’ye karşı zafer olasılığı Bingazililer daha başka şekilde desteklenmediği durumda olanaksız ya da çok uzun vadeli bir savaş gibi gözükmektedir. Çekilmek uygundur.
Askeri Yardım
Elbette daha önce Bingazili muhaliflere silah verme, dövüş yeteneklerini yükseltme tartışmaları da yapıldı. Hatta Mısır üzerinden zaten silah, askeri yardım ve eğitim verilmesine rağmen açıkça tartışıldı. BM kararının buna izin verip vermediği konuşuldu. Clinton, BM kararını, izin verdiği doğrultuda okuduğunu söyledi. Ancak bunu BM içinde kabul ettirmek sorunu bir yana, böyle bir yardımın karadan bizzat Batılı güçlerin işgali olmadan bir işe yarayıp yaramayacağı belirsizdir. Düzensiz, eğitimsiz ve dağınık acemi Bingazililerin ellerinde ağır silah olsa bile bunun Kaddafi’ye karşı başarılı olup olmayacağı tartışmalıdır. Büyük bir olasılıkla böyle bir güven duyulmamıştır. Bu sağlandığı durumda sadece, Libya daha uzun bir savaş dönemine girecektir.
Askeri yardım para demektir. Bu silahların parasal karşılığı kimin kesesinden çıkacaktır. Kaddafi güçlerinin tüm maddi varlıkları donduruldu. Libya 17 Mart’tan beri petrol satamıyor. Ancak Bingazili Kaddafi karşıtlarının elindeki petrolün satılması maddi bir olanak yaratacaktır. Ancak bir ülke petrolünün serbest pazarda satılması yasal birçok bürokrasi ve anlaşma demektir. Bingazililerin bu petrolü satabilmesi için önce tanınmaları gerekir, yoksa yasal olmayacaktır. Suudi Arabistan ve ABD’nin sözcülüğünü yaptığı anlaşılan Katar, böyle bir işe soyunduruldu. Milyonlarca dolarlık bir petrol tankerinin doldurulup yola çıkarılacağı söyleniyor. Böylece Bingazili asilerin maddi sorunları çözülmüş ve Batı’nın silahını alma ve onu bir maddi külfetten kurtarma ve silah tekellerine bir kazanç kapısı açma planı son aşamasına gelmiş durumdadır. Yani petrol gelirlerinin silaha dönüştürülebileceği bir pazar yaratılmaya çalışılıyor.
Gizli Faaliyetler
ABD belki görünürde çekiliyor ama Libya içinde faaliyetleri sürüyor. Ülkede CIA ajanlarının kaynadığını söylemek abartı olmaz. ABD yıllardır Libya’da Kaddafi karşıtı faaliyetleri destekliyor. Kaddafi’ye defalarca suikast düzenlendi. Oraya silah sokanlar, askeri eğitim verenler CIA ajanlarından başkası değildir. Son hava saldırısında düşen ABD jetinin pilotlarını kurtaranların CIA ajanları olduğu basında çıktı.
ABD ayrıca Bingazili asilere Halifa Haftar adında eski bir Libyalı albayı lider olarak yolladı. Haftar, 1988 yılında Çad’da Kaddafi ordusuna komuta ederken yakalanmış, sonra taraf değiştirmiştir. “Halifa Haftar 21 Haziran 1988 yılında CIA’ dan güçlü destek alarak Libya Kurtuluş Ordusu’nu kurmuştu.” (wswa.org 2 Nisan 2011 Patrick Martin) Son 20 yıldır ABD’nin Virginia eyaletinde yaşamaktadır ve Kaddafi’ye karşı savaş başlayınca da Bingazi’ye geri dönmüştür.
Yani ABD Libya saldırısından çekilse bile Libya içinde önemli destekler bırakmaktadır. Açıktan destek yerine böylesi daha uygun görülmektedir.
Bir Soru Daha
Akla başka bir soru daha gelmektedir. Libya içinde bu kadar istihbaratı olan ABD ve Batı, Bingazili rejim karşıtlarının zayıflıklarını görememiş midir? ABD savunma bakanı Gates’in açıklamaları, bu saldırıda en başından beri yer almamaktan yana olduğunu gösterdi. Ona rağmen Obama’nın böyle bir serüvene girmesinin arkasında başka çıkarlar olduğu akla gelebilir. Libya petrolü üzerinde zaten Batı tekelleri vardı ama saldırı özellikle silah tekellerinin işine yarayacaktır. Her çatışma onların silah deneme alanlarıdır. Her çatışmada denedikleri silaha pazar açılmış olur.
Libya saldırısında da birçok silah kullanıldı ve yeni uçaklar denendi. Kaddafi güçleri, birkaç ay önce Kaddafi’nin almadığı Fransız savaş uçakları Rafael’ler ve ABD uçaklarınca bombalandılar. Bir intikam alındı. Kaddafi’nin ülkesine almayı reddettiği uçaklar tarafından vurulması anlamlıdır. Kaddafi’nin yenilme garantisi yoksa Libya uçak pazarının bundan sonra Batı’ya açılma garantisi olamaz. Kaddafi’li Libya’nın petrol gelirleri, başka ülke uçak firmalarının cebine girecektir. ABD’nin çekilmesinin arkasında böyle bir pazar telaşı da olabilir.
Al Kaide Faktörü
Reuters Haber Ajansı’nın 4 Nisan 2011’de internet sitesinde çıkan haberinin başlığı şöyledir: “Al Kaide, Libya sorununu silah elde etmek için kullanıyor ve komşu Cezayir’deki üst düzey bir güvenlik görevlisine göre kuzey Mali topraklarından Libya’ya gizlice sokuyor.”
Bu haber dikkat çekicidir. Bingazili muhalifler arasında radikal İslam hatta Al Kaide güçleri olduğu biliniyor. Kaddafi de bunu söyledi. ABD’nin kendi yarattığı Al Kaide, dünyaya saldırısı için gerekçedir. Saldırdığı güçlerle aynı cephede olmak hiç işine gelmeyecektir. Bu kendi ayağına kurşun sıkmak gibi bir şeydir. Medyaya hâkim Batı güçleri böyle bir haberi neden basına verirler? Sanki el altından Bingazili asilere karşı bir propaganda örülmeye başlamıştır. ABD’nin çekilmesine ve ileride bir takım oyunlara gebe bir haberdir.
Sonuç olarak Libya’ya karadan bir çıkartma yapamayacak kadar güç yitirmiş emperyalist güçler, Bingazi asilerinden umdukları başarıyı göremeyince geri adım atma hamlelerine başladılar. ABD buna öncülük ediyor. ABD, acaba Sırbistan’daki gibi bir oyun mu oynamaya hazırlanıyor? AB’yi Kuzey Afrika’da yalnız mı bırakacaktır? Onu bir bataklığa sokup kendisi daha sonra bir hakemliğe mi soyunacaktır? Şimdiden şu kadarı açıktır: Üsküdar’a geçen at çatlamıştır.