Kocaeli Türkiye endüstriyel sanayinin en önemli merkezlerinden birisidir. Kocaeli’nde ağırlıklı olarak otomotiv sektörü ve ona bağlı olarak metal, plastik, kimya iş kollarında birçok organize sanayi bölgesi bulunmaktadır. Kocaeli genelinde çalışan işçi sayısı yaklaşık 1 milyondur. Bölgedeki 1 milyon işçi sadece otomotiv sektöründen bakacak olursak bile yılda 1 milyon otomobil üretmektedir. Ancak otomotiv sektöründe 10 yıldır çalışan çoğu işçinin 1 otomobili dahi olmamaktadır.
Yine bölgede Türkiye ortalamasının üzerinde bir sendikal örgütlülük bulunmaktadır. Ancak bu da işçilerin asgari ücrete mahkûm olmasının önüne geçememektedir.
Metal işçilerinin 2017 Ağustos ayında biten toplu iş sözleşmelerinin yenilenmesi için Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) ile yapılan görüşmeler sonucunda 1 Aralık 2017’de anlaşma sağlanamayarak uyuşmazlık tutanağı tutuldu.
Kocaeli’ndeki metal işçilerinden bahsedecek olursak yaklaşık olarak 10 bin Türk Metal sendikasının üyesi, 10 bin Birleşik Metal İş sendikasının üyesi ve 3 bin de Çelik İş sendikasının üyesi var. Bu sendikaların temsilcileri MESS ile görüşüyor.
Bu üç sendika da birbirinin aşağı yukarı aynısı olan toplu iş sözleşmesi taslağını hazırlayarak görüşmelerini sürdürdü. Üstelik taslaklardaki zam talepleri oldukça makul taleplerden oluşmaktadır. Yani işe yeni girmiş bir işçinin (tecrübeli, yaklaşık on yıllık bir metal işçisi) sendika aidatı kesildikten sonra asgari ücretin altındaki maaşının 1900 TL olmasını talep ediyor. Üstelik metal sektöründe çalışan işçilerin yüzde otuzu üç yıl ve altı kıdeme sahip işçiler. İşçi sendikaları her kıdem yılı için belirli bir ücret talebinde de bulunuyor. Yine sendikaların zam taleplerinde ne kadar ısrar edeceğine, ısrar etse bile OHAL’in buna ne kadar izin vereceğine birazdan değineceğiz.
MESS işçi sendikalarının toplu iş sözleşmesi taslağındaki bazı maddeleri kabul etmeyerek aşağıdaki öneriyi sunuyor.
Sözleşmenin 3 yıllık olması, verimlilik ve adalet duygusuyla devamsızlığın azaltılması için devamsızlık yapanların ikramiye, devamsızlık primlerinin kesilmesi, eşit işe eşit ücret uygulamasını savunuyor, kıdem zammını eşitlik ilkesine aykırı olması nedeniyle reddediyor. Ücret zammı talebini de gerçeklerden uzak olduğunu söyleyerek reddediyor.
Tabi cumhurbaşkanı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği toplantısında “Grev tehdidi olan yere OHAL’den istifade ederek müdahale ediyoruz.” dedi. Buna güvenen MESS işçilerin makul zam taleplerini kabul etmeyerek bir de üzerine fırsattan istifade kazanılmış haklarını elinden almanın gayreti içerisine girmiştir.
Burada işçi sınıfının örgütsüz olmasının önemi de büyüktür. Yukarıda Kocaeli’ndeki işçilerin diğer bölgelere göre daha yüksek oranda sendikalara üye olduklarını yazdık. Ancak işçiler sendikanın üyesi olarak aidat ödemekten öteye geçemiyorlar. Burada işçilerin sorumluluğu bulunmakta elbette sendikalarını denetlemesi gerekiyor. Herhangi bir karar alınırken işçilere sorulmuyorsa işçiler aidat ödememesi gerekir en azından. Ancak kötü niyetli sendika yöneticilerinin de sorumluluğu büyüktür. Mesela işçiden alınan aidatlarla işçilerden daha fazla maaş alan sendika yöneticileri, işçilere danışmadan toplu sözleşme imzalamaktadır.
Yine sendikalar işçilerin haklarıyla ilgili eğitimler vermeli, işçileri bilinçlendirmeli, yine sendikasız işçilerin de daha iyi koşullarda çalışması ve geçinmesi için mücadele vermesi gereklidir.
O zaman toplu iş sözleşmesi taslağını brütten göstererek gerçekte 694 TL zam talebinde bulunuyormuş gibi yapmak zorunda kalmaz. Patronlar da Olağanüstü Hal olsa da işçilerin bu kadar makul taleplerini karşılamak zorunda kalır.