Kirli İmge: “Serdar Ortaç”
Zeynep KORU
21 Mayıs 21010
“Çatal bu kez Serdar Ortaç’a
1999’da ‘Kürtçe klip çekeceğim’ diyen Ahmet Kaya’ya çatal fırlatan Serdar Ortaç, Hacettepe Üniversitesi’nde çatallı saldırıya uğradı.”
Bazı insanları hiç sevmezsiniz, hatta onu seveni de sevmezsiniz. Tüylerimizi diken diken eden Serdar Ortaç gibilerini mesela. Ahmet Kaya’ya bir ödül töreninde çatal fırlattı diye değil…
Tipiyle, duruşuyla, “sanat eseri” şarkılarıyla, klipleriyle bir bütünlük arz eder ve tam bir pespayelik, paçavralık numunesidir adeta. Ekrana her çıktığında, sesini her duyduğunuzda korkunç bir tiksinti kaplar içinizi, bir saniye bile tahammül edemezsiniz. Dedik ya, sadece çatal fırlattığı için değil. Onu önceden de bilirdik…
Birkaç nota kırıntısı ile oluşturduğu abuk sabuk şarkıları vardır. Erkekliğini abartır, kadını aşağılar. Kliplerindeki kadın imajı, cinsimize hakarete varan boyuttadır. Tipinden, görüntüsünden, sesinden, sahteliği, yapaylığı, içi boşluğu hemen fark edersiniz.
Bu kadar sözü onun için sarf etmek bile lütuf. Nefret etmek insanın içini kötüleştirir derler. Kin duymak da. Yine iyi niyetli olmamız istenir, ahlaklı egemenlerimiz tarafından. Oysa ki biz biliyoruz “ne kadar nefret edersek ruhumuz o kadar yüceleşir.” Ne kadar kin duyarsak o kadar pirüpak oluruz, arınırız. Yeter ki nefretimiz ve kinimiz, “sınıf kini” olsun.
Çatal atan ellerinize sağlık
Bazı insanların da yaptığı bir hareket onların samimiyetini gösterir. Ahmet Kaya’nın uğradığı çatallı saldırıya, bir “isimsiz kahramanlar” olan garsonlar, bir de Mehmet Aslantuğ karşı çıkıyor. Bugünün “AKP’nin demokratik açılımı gülleri” İbrahim Tatlıses, Mahsun Kırmızıgül, Ajda Pekkan, Edip Akbayram, Kadir İnanır, Özcan Deniz ise orada tepkisiz kalıp, 10. Yıl Marşı’nı hep birlikte söylüyorlar.
Serdar Ortaç bir imge. Kirliliğin, sahteliğin, paçavralığın imgesi. Hayatın her alanında karşımıza çıkıyor Serdar Ortaç’lar. Ve bu günlerde o kadar da çoklar ki…
Sapla samanın karıştığı zamanı yaşıyoruz. “Demokratik açılım”ın yarattığı sahte iklimde sol adına ortalıkta siyaset yürütenler, sosyalist mücadelenin baş aktörlüğüne soyunan liberaller, en komünist benim diyen ulusalcılar, 1 Mayıs Taksim Alanı’nı sahiplenen sendika ağaları… Onların maskelemeye, unutturmaya çalıştıkları… İşsizlik, açlık, ölüm, işkence zindan… Ve, mücadelenin ağır bedelini ödeye ödeye yürüyen insanlığın umudu devrimciler.
Sol memelerinin altında yürek değil yalnızca bir et parçası taşıyanlar, ruhunu satılığa çıkaranlar, “sol adına siyaset yapmak için” yumuşak havada arenaya çıktılar. Gerçi hava ne kadar yumuşak. “Yalancı bahar”dayız. Daha birkaç gün önce Şerzan Kurt Muğla’da katledildi. 30 madenci yaşamını yitirdi ve “kader “dendi, “Zonguldak bu duruma alışık” dendi. “Sözde sol adına siyaset yapanlar”ı göreceğiz bu arenada.
Sınıf kini dedik yukarıda. Unutturulmaya, yatıştırılmaya çalışılan kin. Bu kini taşıyanlar son sözü söyleyecektir.