Giderek karışan; acıların, yoksullukların, sömürünün arttığı, daha kirli daha adaletsiz, daha şiddet dolu, ahlaki değerlerin ölme noktasına geldiği bir dünya olarak yeni bir yıla giriyoruz. Yeni yılda insanlar sevdiklerine armağanlar verirler. Bizde bu karanlık Dünya’dan aydınlık bir haber yazalım istedik. Elimize İtalya Floransa da Avrupa Üniversitesinde araştırma görevlisi olarak çalışan Chiara Milan’ın, Güney Doğu Avrupa toplumları ve sosyal hareketleri üzerine, yazısı geçti. Bu yazıyı okuyucularımıza haber yapmayı uygun gördük.
Belki hatırlardadır geçtiğimiz yılın ilk günlerinde Bosna Hersek’te önce Tuzla kentine sonrasında tüm ülkeye yayılan işçi hareketleri başlamıştı. Kapanan işyerlerinde işçiler emekliliklerinin ve sağlık sigortalarının ödenmesi talebi ile sokaklara döküldüler, sonra da hareket tüm ülkeye yayıldı. Özelleşen fabrikaların tekrar kamulaştırılmasını talep ettiler. Olaylar günlerce sürdü, sonra ülke bir sel felaketi yaşayınca gücünü kaybetti. Sonradan iktidar güçleri bu olaylara katılanlara karşı terör kampanyası başlattı; tutuklamalar, tehditler yaşandı.
Şimdi Milan’ın yazısından işçilerin başlattığı hareketin giderek daha sağlam bir hareket haline geldiğini, olgunlaşarak yayıldığını öğreniyoruz. İşçiler çeşitli tartışma grupları oluşturmuşlar, diğer sosyal hareketler meclisler, sosyal girişimler, sendikalarla birleşmişler ve ortak bir bildiri yayınlamışlar. Adil, yaşanabilir bir toplum yolundaki taleplerini belirlemişler. Direnen işçiler de “Dayanışma” adında yeni bir sendika oluşturmuşlar.
Kurulan yeni sosyal dayanışma ağının başkent Saraybosna’da bir Açık Üniversite’si var. İşçiler ve isteyen herkes burada doğrudan demokrasi, direnme, cinsler eşitliği, kapitalizm ve borçlar konusunda eğitimlere katılabiliyor. Eski Yugoslavya’nın dört bir yanından eylemciler gelip hem ders alıyorlar hem de bilgilerini aktarıyorlar. Buralarda çok yoğun tartışmalar yaşanıyor. Sonra bu tartışmalar hemen hemen birçok kentte kurulan mahalle meclislerine taşınıyor. Yani geçen Şubat ayında başlayan direnişin coşkusu ve enerjisi daha bilinçli ve güçlü yeniden doğmaya hazırlanıyor.
Hareket yukarıda söylediğimiz gibi eski Yugoslavya’nın diğer kentlerine de yayılmış. Sırbistan da sosyal alan için bir sinemayı işgal edip çeşitli devrimci örgütlenmelerin eğitim alanı ilan etmişler. Sava nehri kıyısındaki yeşillik alanının AVM haline getirilmesine karşı bizdeki Gezi Direnişi gibi direnmişler.
Bu yıl Slovenya da işçiler Demokratik Sosyalizm Girişimi adında bir Örgütlenme oluşturup hem Avrupa hem de kendi parlamento seçimlerine katılmışlar. İkisinde de başarı gösterememiş ve gerekli oyu toplayamamışlar ama örgütlenmeleri devam ediyor. Hırvatistan’da işçiler, sendikacılar, işsizler ve öğrenciler politik parti kurmak amacı ile bir işçi cephesi örmüşler. Onlar da Slovenya’daki işçileri kendilerine örnek alıyorlar ve seçimlere katılacaklar. Mekadonya’da da öğrenciler devletin koyduğu yeni sınavlara karşı yeni yıla sokak işgalleri ile giriyorlar.
Bu girişimlerin Yunanistan’daki Syriza ve İspanya’daki Podemos’tan esinlendiklerine şüphe yoktur ama onlar gibi başarı kazanıp kazanmayacakları henüz belli değildir. Bu ülkelerin geçmişinde bir eski sosyalizm deneyi var. Oralardaki halkların hesaplaşması başka türlü gelişeceğe benzer ama hepsi kurtuluşlarını kesinlikle kapitalizm içinde görmüyorlar ve düzenlerini değiştirmenin arayışı içindeler.
Bitirmekte olduğumuz yılda insanlar çok acılı günler yaşadılar. Evet Dünya’mız yeni bir Soğuk Savaş içine girdi ve bu, her an sıcak hale dönüşebilir.. Ama aşağıda halklar da birçok şekilde örgütleniyor ve kendi yeni düzenlerine hazırlanıyorlar. Biz yukarıda eski sosyalist, küçük bir ülke halklarının yaptıklarından bir örnek verdik. Bunun gibi dünyada pek çok insan benzer şekilde örgütleniyor, bilinçleniyor. Şimdiye kadar, bu yılki kadar çok sayıda insan çeşitli şekillerde protestolara katılmamıştır. Dünya sokakları hiç bu seneki kadar çok protestolar için dolmadı.. Alttaki Halklar kazanının ısısı da arttı. Yeni yıla buradan aldığımız enerji ile girebiliriz.
Eski Yugoslavya devrimcilerinin bildirideki talepleri aktararak yazımıza son verelim. Tüm Halkların yeryüzünde peşinde koştuğu da bunlar değil mi?
“ Sosyal adaletin, yasaların ve doğrudan demokrasinin olduğu bir toplumda yaşamak istiyoruz. Yani herkesin kafasını sokabileceği bir konutunun, doğa ile uyum içinde çalıştığı işten geçinebildiği, kendi yeteneklerini geliştirebileceği, bedava sağlık ve eğitim hizmetlerinin sağlandığı ve sosyal hayatın karar verme süreçlerinin hepsine katılabildiği bir toplum.”
[button link=”www.sodap.org/ayse-tansever-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]