Şimdi Kürt Olma Zamanı!
Kuzey KARAHAN
10 Eylül 2010
“Referandum Savaşlarının” Evet ve Hayır cephelerinde konuşlanmış düzen partileri “kıran kırana” bir mücadele içinde. Kampanyalar sözde bitti gibi görünse de, son iftar yemeklerine hatta bayram namazlarına bile sarkmış durumda. Bu iki kampın dışında, bir de Boykot Cephesi’nin ana gövdesini oluşturan ve önemli bir oy potansiyelini temsil eden BDP – Kürt özgürlük hareketi var. Öyle ki BDP ne tarafa yatarsa o taraf kazanacak. “Ya Evet’e yatarsa” diye tedirgin olup da Hayır’a iknaya çalışan kimi Türkiye sol çevrelerinin tutumlarını başka bir yazı konusu yapmak üzere bir yana bırakıp, Evetçi ve Hayırcıların Boykota (Kürtlere) karşı tutumuna bakalım.
Kampanyanın son, özellikle AKP’nin Diyarbakır mitingi günlerinde, Hem AKP’den ve hem de CHP’den, Kürtlere özel bir yüklenmeye şahit olduk. Her iki partinin Kürt sorunu söz konusu olduğunda tutumları biliniyor. “Milli birlik ve bütünlük,” “kardeşlik,” “kız aldık kız verdik” (kimileri birer de Kürt kuma istiyor ya…) falan filan. Bir de “terör örgütü,” “PeKAKA,” “İmralı Canisi”… Bu söylemlerini “Batıda” keyifle bağırsalar da, “Doğuda” birazcık ayar yapmak durumunda kalıyorlar.
O günlerde iki şey dikkat çekti. Birincisi, Erdoğan Diyarbakır’da, “Hele buna Evet deyin, 2011’de daha temelli bir anayasa değişikliği geliyor” diyerek Kürtleri Evete doğru eğmeye çalışırken, Kılıçdaroğlu da “olur a!” diye mi düşündü nedir, “Kürt sorununu biz çözeceğiz!” diye yerinden fırlayıverdi. O’nun da –garibim– içinden, Kürtleri Hayıra doğru bükmek geçmiş olmalı.
Önce Erdoğan.
2011’deki daha temel değişiklikler neler olacak?
Bunu şimdiden açıklayıp, propaganda etmekte ne sakınca var da söylemiyorsun?
O temelli değişiklikler, şimdi de gerekli değil mi?
Ayrıca o değişiklikleri yapmak için o gün mecliste daha mı güçlü olacağını sanıyorsun?
Ve niye şimdi değil?
Diyarbakır’da miting yap(a)mayan Kılıçdaroğlu’na gelince.
“Biz çözeriz” diyorsun, nasıl çözeceksin?
AKP’nin o kıytırık açılımının üzerine, MHP’ye bile taş çıkartırcasına, en ırkçı söylemlerle, yalın kılıç giden (Kılıçdaroğlu’nun kılıcı en çok burada işe yaradı) sen değil misin?
Ta 90 bilmem kaçta hazırladığınız ve pek övündüğünüz o “Doğu Raporu”nun ne zaman arkasında durdunuz da bir maddesini olsun gündeme getirip de çözüm aradınız?
Kürt Halkının barış çağrıları sizde nasıl bir yanıt/yankı buldu?
Kampanyanın son günlerinde CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, CNN Türk’te kendisiyle yapılan söyleşide, “Nasıl çözeceksiniz?” sorusuna kısacık bir cevap verdi. “Bir çalışma grubu oluşturduk, arkadaşlarımız sorunu yerinde inceliyorlar.” Soru biraz eğilip bükülerek yeniden soruldu. Kılıçdaroğlu cevabına, “Arkadaşlarımız mahalle mahalle, sokak sokak gezerek araştırıyorlar”ı ekledi. “Peki” dendi, “Arkadaşlarınız araştırıyorlar da sizin kalbinizde ne var?” Kılıçdaroğlu, ı-ıh! Nuh dedi peygamber demedi! “Arkadaşlarımız araştırıyor”dan öteye zinhar geçmedi.
Bir kere daha besbelli oldu ki düzen partileri, Kürt sorunu söz konusu olduğunca en küçük bir reformu ağızlarına bile almaktan köşe bucak kaçıyorlar. Çünkü hepsi şundan emin. Biri “olumlu” sayılabilecek bir laf kaçırsa ağzından, diğerleri gidip, el birliğiyle yarattıkları Türk şovenizmine şikayet edecekler. AKP, İmralı’yla görüşmeye zemin mi hazırladı, basıyor CHP yaygarayı: “Terör örgütüyle pazarlık yapıyorlar!” Ya da CHP bir af (ne biçim afsa) lafı mı etti, bu kez Erdoğan basıyor yaygarayı: “Gördünüz mü İmralı’daki terörist başına af çıkaracak!”
Hepsinin yemlenme alanı aynı şovenizm tarlası.
Bu Evetçi/Hayırcı savaş çığırtkanları, inkarcılar imhacılar, içi bomboş vaadlerle Kürt halkını kandırabileceklerini, Boykottan döndürebileceklerini mi düşünüyorlar!
Bütün barış çağrılarına kulaklarını tıka, Mecliste temsil haklarını her türlü oyunla engellemeye çalış, eylemsizlik durumlarına pusu kur, bayram arefesinde dokuz gerillasını kurşuna diz ve Kürtler bayramı KARA BAYRAM ilan etsinler, bayram günü Van’ı, Hakkari’yi savaş alanına çevir, sonra git oy iste! Bu ne çirkef politikadır! Bu ne aşağılamadır!
Kürtler kendi yanıtlarını kendileri vereceklerdir.
Türkiyenin devrimci güçleriyse, dün olduğu gibi bugün de onların haklı istemlerinin, varlık ve onur savaşımlarının yanında olacaklardır. Çünkü Türkiye’ye barış, Kürtler kendilerini özgür hissetmedikçe gelmeyecek. Çünkü Kürtler özgürleşemedikçe, Türkiyenin tüm emekçi yığınları da eziliyor. Çünkü Kürtlerin hakları anayasaya giremedikçe, Türkiye’nin ezilenlerinin de, işçilerinin de, emekçilerinin de, kadınlarının da, çocuklarının da hakları anayasaya giremiyor.
İşte halklar bunun için kardeş!
İşte kurtuluşumuz bunun için ortak!
İşte onun için bugün Kürt olma zamanı!