EZ QURBANA BİRİNA TE BİM
Lice’de kalekol inşaatına karşı uzunca bir süredir direnen halka karşı askerlerce ateş açılması sonucunda iki Kürt gencini daha güneşe uğurladık. AKP, müzakerenin devam ettiği, hatta yeni bir aşamaya geçtiği bir dönemde kalekol inşaatlarında neden ısrar etmektedir? Çünkü KCK’nın konuyla ilgili açıklamasında da vurgulandığı gibi Çiller ve Erdoğan konsepti arasında öz olarak bir fark yoktur, amaç Kürt halkının iradesinin teslim alınmasıdır, tasfiyesidir, değişen tek şey bu amaca ulaşmak için kullanılan yöntemdir. Müzakere süreci AKP açısından aynı zamanda bir savaşa hazırlık süreci olarak da işletilmektedir. Kalekol inşaatları Kürdistan’ın dört bir yanında devam etmektedir. Rojava Devrimi’ni boğmak için Barzani ile birlikte sürdürülen hamleler kesintisiz devam etmektedir. AKP Kürt Sorunu’nu “hal”letmek istemektedir. Müzakere metodunu seçmesi ise yaşanan politik dengeler ve Küt hareketinin bileğinin gücü sayesindedir. Direniş saflarında zaaf görülse halletme yöntemi her an değişebilir. Erdoğan için esas olan, yaşanan tüm politik gelişmeleri Başkanlık yolunda bir siyasi rant malzemesi haline dönüştürebilmektir.
Rojava sınırında geçen Kürt çocuklarını hunharca öldüren, 16 yaşında lise öğrencisine gizli tanık ifadesiyle müebbet hapis verebilen AKP adaleti, bir süredir dağa çıkan gençlerin aileleri üzerinden bir ideolojik hamle yürütmeye çalışmaktadır. AKP himayesindeki sosyal dayanışma ağları, Barzani’nin ve tarikatların ideolojik desteği ile Kürt hareketinin tabanına dönük bir kazanma hamlesi geliştirmeye çalışmaktadır. Kürt Özgürlük Hareketi’nin HDP ile Batı’ya açılma taktiğine, AKP’de Kürt hareketinin tabanına sızma hamlesi ile karşılık vermektedir. Bunun Kürt sorununu çözme iradesi ile açıklanır bir tarafı yoktur.
AKP’nin HDP’ye saldırması boşuna değildir. HDP’nin tüm düzen dışı muhalefeti bütünleştirebilme yeteneği düzen güçlerinin tümü açısından kabus haline dönüşmüştür. Hem AKP’nin hem de ulusalcıların sürekli olarak HDP’ye yüklenmesi rastlantı değildir. Yaşanan katliamda AKP’nin rolü kadar son bir haftalık yayınıyla Sözcü gazetesinin de özel bir rolü olduğunu unutmamak gerekiyor. Amaç Kürt hareketi ve dolayısıyla HDP ile Gezi direnişi ile açığa çıkan dinamikler arasındaki yakınlaşmanın önüne geçebilmektir. Lice Direnişi’ne verilecek tepkinin bir boyutu da AKP’ye muhalif görünümlü şoven anlayışın yeniden teşhiri ve mahkum edilmesi olmalıdır.
Lice Direnişi’ne Batı’dan yükselecek tepkinin sadece manevi anlamı dışında doğrudan politik sonuçları olacaktır. Soma’da yaşanan katliam karşısında Kürdistan’dan yükselen çığlık gibi Lice Direnişi’ne Batı’dan, metropollerden verilecek güçlü yanıtlar halklarımızın isyanını bütünleştirmek noktasında hayati öneme sahiptir. Halklarımız arasına örülmeye çalışılan duvarları isyanın ateşi yakmalıdır. Bugün halkların kardeşliği her günkünden daha çok isyanların kardeşliği olmalıdır.
AKP’nin halkları birbirine düşürerek başkanlığa yürüme planları, bir diktatörün iktidar hırsı uğruna toplumu nasıl bir uçurumun eşiğine taşımaktan çekinmediğinin vesikası olarak tarihe geçecek.
İşçiler, kadınlar, Kürtler, Aleviler,LGBT bireyler…. Bu düzenin hiçe sayma ve ölümden başka bir şeyi reva görmediği ezilenlerin birleşik gücü bu kabustan çıkışın da rehberi olacaktır.
Yaşasın Halkların Kardeşliği!
Heryer Lice, her yer Direniş!
SODAP
Sosyalist Dayanışma Platformu