“İÇDAŞ Yıkılacak, Pencereler Açılacak!”
Dayanışma Gazetesi, Bağcılar Belediye Meclisi Adayı SODAP Temsilcisi Erhan Daşkaya ile görüştü:
Kendinizi tanıtabilir misiniz?
Muş Varto doğumluyum. 1992 yılından beri Bağcılar’da oturuyorum. Ayrıca Bağcılar’da esnaflık yapıyorum. 1992 yılından itibaren Dayanışmaevleri çalışmalarında aktif yer aldım. Çalıştığım yerlerde, mahallemde ve kısacası bulunduğum her yerde sorunlarla mücadele içerisinde oldum.
DTP’den 4. sıra Belediye Meclisi üyesi adayısınız. Bu ortaklaşma sürecinden biraz bahseder misiniz?
Biliyorsunuz ki mevcut siyasi partilerin, halkın sorunlarına yaklaşımındaki vurdumduymazlığını ve halkı sadece seçimde hatırlamalarını doğru bulmuyorum. Halkla bağlarının güçlü olması ve çözüm noktasında halkla birlikte çözüm üreteceğine inandığım için SODAP Temsilcisi olarak DTP’den aday oldum. Diğer bir yandan yoksullar için 3. cephede alternatif yaratmanın gerekliliği doğmuştur.
Seçime katılan adaylardan farkınız nedir ve mevcut adayların yerel yönetimlere bakışını nasıl buluyorsunuz?
Sorunuzu tek cevap olarak yanıtlayayım. Öncelikle adayların seçimlere yüklü miktarda maddi yatırım yaptıkları ortada. Neden bu kadar yatırım yapıyorlar? Hizmet aşkından mı? Bu düşünce saçmalıktan ibaret olur değil mi! Bir tüccar ya da esnaf sermayesini ortaya koyar, çünkü kat kat karşılığını almak için. Eğer siz belediyelere ya da kamu kuruluşlarına hizmet için değil de esnaf olmak için giderseniz bu sizin rantçılığınızdan öteye giden bir şey değildir. Duyuyoruz seçim sonraları intihar edenleri. O kadar yatırım yapıyorlar, neleri var neleri yoksa seçimi kazanamayınca da -esnafın batması diyebiliriz- intihar ediyorlar. Seçildiğimizde halkın bizi denetlemesi için komisyonlar kurulmasını sağlayacağız. Sizce hangi aday halkın kendini denetlemesini ister?
Bağcılar için projeleriniz nelerdir, kısaca bahseder misiniz?
Biz Bağcılar’daki sorunları sınıflandırdık. Bunlar: Yoksulluk, işsizlik, sağlık, gençliğin yaşadığı sorunlar, kadınların yaşadığı sorunlar ve çevre düzenlemesi.
Bu başlıklar bağlamında; belediyecilik artık sadece yol, kaldırım arada bir de küçük gıda, kömür yardımlarına dönüşmüş durumda. Belediyecilik bu olmamalı. İlçenin sosyal, kültürel ve coğrafi yapısını düzenlemede etkin görev düşmektedir belediyeye. Yukarda saydığımız başlıklar ile belediyelerin ilgilendiği görülmemiştir. Sağlık merkezleri, spor alanları ve ismini sayamadığımız birçok şey yapmışlardır. Ama dikkat edilecek bir husus vardır. Maddi imkânları elvermeyen hiç kimse bu alanları kullanamaz. Bakın Bağcılar’da büyük bir kapalı olimpik spor salonu ve futbol stadı var. Kaç tane gencimiz burada spor yapabiliyor ya da etkinliklerde aktif rol alabiliyor. Bağcılar’da kaç tane gencimiz kültür sanat faaliyetlerinde yer alıyor? Bağcılar’da yaşayan gençler bu faaliyetlerin içerisinde yer almıyorsa ne yapıyorlar. Bağcılar halkının yaşamı evle iş arasında mekik dokumakla mı geçecek. Ekonomik sıkıntının cenderesinde boğuşanlar bu paralı hizmetlerden nasıl faydalanacaklar. Eğer siz gençleri kültür, sanat, spor aktivitelerine yönlendirmez iseniz nelere yöneldiklerini acı bir şekilde görüyoruz. Yozlaşma ve çürümenin önüne geçmek gibi bir derdiniz varsa, ilk önce parası olmayanın giremediği o alanları, merkezleri halka ücretsiz açmalısınız.
Bakın sağlık merkezleri var, gidebiliyor muyuz? Hangi derdimize çare aramışlar?
Çalışan kadınlar için hala çocuklarını güvenle bırakabilecekleri kreşler yok. Aile içi şiddete dönük muhakkak çalışma yürütmeliyiz. Kadına uygulanan şiddeti doğuran nedenleri ortadan kaldırmalıyız.
Parklar, bahçeler halkın tamamen kullanımından çıkıp, gayrimeşru işlerin yapıldığı güvensiz mekânlar haline geldi. Mahallelerde kuracağımız halk meclislerinden onay alamayan hiçbir park, bahçe ihalesi Belediye Meclisi’nden de geçmeyecektir. Yani mahallemizdeki parkın işletmesini yapmak isteyen, ilk önce o mahalle halkından onay alması gerekecek. Park ve bahçelerin herkesin gidebileceği aile ortamlarına dönüştürülmesi için mücadele edilecek. Ayrıca hafta sonlarını değerlendirecek yeşil alanlarımız talan edilmiş durumda. Buna müdahale edilmesi ve yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
Halkın sorununa dönük her türlü çalışma öncelikli olmalıdır. Bakın size başka bir örnek vereyim. Evren Mahallesi’nde kocaman bir fabrika var İÇDAŞ. Bu fabrika çevreye çok ciddi zararlar veriyor. Demir tozlarından yolda yürüyemiyorsunuz. İnsanlar pencerelerini açamıyorlar. O mahallede insan sağlığı tehlikede. Yetkililer nerede? Hiçbir yetkilinin umurunda değil. Bu fabrika mutlaka kaldırılmalıdır. Yerine ise alışveriş merkezleri yapmayacağız. Öncelikli olarak halkın ihtiyacı olan bir hastane yapılmalıdır.
Sloganımız ise, “İÇDAŞ Yıkılacak, Pencereler Açılacak!”
Ekonomik kriz biz yoksulları derinden etkiliyor. Bu krizde en fazla kiracılar etkileniyor. Maaşına yapılmayan zam ev kiralarına yapılıyor. Kira bedellerini mahallelerde oluşturulacak komisyonlar belirleyecek ve fahiş kira zamlarının önüne geçilecek.
Değinmemiz gereken bir konuda dil ve kendini ifade etme sorunudur. İlçemizde yaşayan çeşitli kimliklerin kendilerini ifade edecekleri ve geliştirecekleri merkezler kuracağız.
Kısacası ilçemizi halkımızla birlikte yöneteceğiz. Bugün ben meclis üyesi adayıyım. Seçildiğimizde eğer halkımız için çalışmazsam geri çağırma yetkisine halk sahiptir.
Ve kazansak da, kaybetsek de halk için mücadelemiz devam edecektir.
Kolay gelsin, yolunuz açık olsun.