DTP’yi Değil, Silahları Susturun
DTP’ye yönelik tutuklamaları ve PKK’nin “çatışmasızlık” kararına rağmen bölgede yoğunlaşan askeri operasyonları protesto etmek amacıyla, ilki 23 Mayıs günü Van’da gerçekleşen “DTP’yi Susturma, Silahları Sustur” mitinglerinin ikincisi, 24 Mayıs günü İstanbul Çağlayan Meydanı’nda düzenlendi. Binlerce kişinin katıldığı mitingde, DTP’nin yanı sıra, aralarında SODAP’ın da bulunduğu çok sayıda sol örgüt de yer aldı.
Sabah 10.00’dan itibaren Piyalepaşa Bulvarı’nda bir araya gelen kortejler, Çağlayan Meydanı’na doğru yürüyüşe geçti. Miting, tüm kortejlerin alana girmesinin ardından, demokrasi mücadelesinde hayatını kaybedenler için bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. Açılış konuşmasını Tertip Komitesi adına DTP PM üyesi Emrullah Bingöl yaptı. Ardından söz alan DTP İstanbul İl Başkanı Halil Aksoy PKK’nin başlattığı çatışmasızlık sürecinin iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Hem askeri operasyonlara hem de DTP’nin de aralarında olduğu sol, demokrat kurumlara yönelik tutuklamalara son verilmeli” dedi.
DTP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ise, Kürtlerin seçimlerde dilinden ve kültüründen asla taviz vermeyeceğinin mesajını verdiğini ve Kürt sorunun çözümü için asıl muhatabın Abdullah Öcalan olduğunu ifade etti.
“Gelin, 2009’u heba etmeyelim”
Tuncel’den sonra kürsüye çıkan DTP Eşbaşkanı Emine Ayna, PKK’nin çatışmazlık kararına rağmen son bir ayda 20 karadan 7’de havadan olmak üzere toplam 27 operasyon yapıldığını belirtti. Bu operasyonlarda 17 gerilla, 12 asker 4 korucunun öldüğünü söyleyen Ayna, “Bir taraf ısrarla barışı istiyor. Çözüme katkımız olsun diye silahları susturuyor; diğer taraf fırsat deyip arkadan vuruyor” dedi. 1999’un heba edildiğini belirten Ayna “gelin 2009’u heba etmeyelim” dedi.
Abdullah Gül’ün “İyi şeyler olacak” sözlerine de yanıt veren Ayna, “İyi şeyler olacak’ demekle olmuyor. Bu miting bir ilktir, dikkate alın ve DTP üzerindeki operasyonları durdurun” dedi. Güney Afrika’da yaşanan Mandela örneğini veren Ayna, “Kürt sorununda çözüm istiyorsanız sayın Öcalan’ı muhatap almak zorundasınız. Diyalogla gururunuz incinmez. Hiç bir şey olmaz. Ölümleri durdurmanın gücü, çözümün gücü olur. O zaman iyi şeyler olur” diye konuştu.
Mitingde DTP temsilcilerinden ardından SODAP, ESP, SP, SDP, EMEP, EHP partisinden temsilciler de birer selamlama konuşması yaptılar.
Emine Ayna’dan sonra SODAP temsilcisi kürsüde yer aldı
SODAP adına söz alan Muzaffer Kaya konuşmasında şunları söyledi:
“Kürt sorununu çözümsüzlüğe itenler savaşın rantını yiyenlerse, onu gerçek ve adil bir çözüme kavuşturabilecek olanlar da bu savaşın yükünü sırtında taşıyanlardır; yani Türkiye’nin emekçileri ve yoksullarıdır. Çünkü savaştan en çok onlar zarar görmekte, onların sofrasından alınan pay silaha aktarılmakta ve çocukları ölüme gönderilmektedir.
Şunu unutmayalım ki Kürt sorununda kalıcı ve onurlu bir çözümü, Türkiye’nin siyasi rejiminde köklü, devrimsel nitelikte bir demokratik dönüşümün yaşanması anlamına gelir. Böylesine büyük bir dönüşümün gerçekleşmesinin tek yolu ise, sistemin mağdurlarının, kendi davalarını Kürt özgürlük davası ile birleştirmeleridir.
Kürt sorunun gerçek çözümü, yani Türkiye’nin demokratik devrimi, bu ülkenin emekçilerinin, bu ülkenin yoksullarının, Kürt özgürlük hareketi ile omuz omuza yürüteceği mücadele ile gerçekleşecektir. Buna yürekten inanıyoruz.”
Mitingde, Agıre Jiyan müzik grubu ve sanatçı İbrahim Rojhilat birer dinleti sundular. Dayanışmanın, kardeşliğin, mücadelenin sesinin yükseldiği meydanda özgürlük türküleriyle halaylar çekildi.
SODAP Alandaydı
Sabah 10.30’dan itibaren PERPA alışveriş merkezi arkasında kortej oluşturan SODAP’lılar, buradan sloganlarla meydana doğru yürüdü. Okmeydanı SODAP, buluşma noktasına Piyalepaşa Mahallesi’nden kortej oluşturarak geldi. “Herkese iş, Herkese Aş, Halklara Özgürlük” yazılı pankartla alanda yerini alan SODAP kortejinde sık sık “Hepimiz Kürdüz, Hepimiz DTP’liyiz”, “Biji Biratiya Gelan”, “İş Ekmek Adalet”, “Kavga, Direniş, Zafer; Yaşasın Sosyalizm”; Halklara Özgürlük Direnişle Gelecek” sloganları atıldı.
Mitinge dövizleriyle katılan GençSol’lu öğrenciler ise “Tamil-Filistin-Kürt, Halklara Özgürlük” yazılı dövizlerle ezilen dünya halklarına dikkat çektiler.
Polisin arama noktalarında ve miting süresince gerilim yaratma çabaları katılımcıların dayanışması ve coşkusuyla boşa düşürüldü.
SODAP Temsilcisi Muzaffer Kaya’nın konuşmasının tam metni:
Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) adına sizleri selamlıyorum, merhaba
Bizler bu ülkenin sosyalistleri, devrimcileri olarak, bugün, bu alana, Kürt halkının özgürlük, eşitlik ve kardeşlik mücadelesinin yanında olmak için geldik. Kürt halkının özgürlük mücadelesini kendi mücadelemiz ve taleplerini kendi taleplerimiz olarak gördüğümüz için geldik. Büyük mücadelesinde Kürt halkın yanında olmak bizler için büyük bir onurdur. Bu onuru paylaşmak için buradayız.
Bildiğiniz gibi, 29 Mart yerel seçimleri, bölgede DTP’nin kesin zaferi ile sonuçlandı. Ve yine bildiğiniz gibi, devletin buna cevabı operasyonlar ve tutuklamalar oldu. Hala yüzlerce DTP yöneticisi tutuklu durumda. Devlet ve hükümet sözcüleri bir yandan ılımlı mesajlar vermeye devam ederken, diğer yandan devletin şiddeti azalmadan, hatta artarak sürmektedir.
Ancak şunun altını çizmek gerekir, bu operasyonlar, bu tutuklamalar devletin gücünü değil, aslında aczini ortaya koymaktadır. Evet, devletin şiddeti, onun gücünden değil, aczinden kaynaklanmaktadır. Çünkü Türk devleti ile yaşıt olan, 80 küsur yıllık baskı ve asimilasyon politikası artık iflas etmiştir. Kürt halkının, onlarca yıldır, büyük bedeller pahasına sürdürdüğü demokratik direniş, devletin asimilasyon politikasını paramparça etmiştir. Ve DTP’nin seçim zaferi bu gerçeği bir kez daha perçinlemiştir. İşte devlet bu tablo karşısında acizdir ve bildiği tek yöntem var, baskıyı arttırmak, zulmü arttırmak, şiddeti büyütmek.
Bir yandan da sözde açılımlar var tabi. Bir takım sembolik adımlarla, bazı vaatlerle, Kürtlerin ağzına bir parmak bal çalınmak isteniyor. Ama bu bal zehirlidir. Çünkü devleti yönetenlerin tek amaçları var: Kürt halkının örgütlülüğünü çözmek, Kürt hareketini tasfiye etmek. Gerçek bir demokratik dönüşümden yana değiller. Bunu açıkça görüyoruz.
Oysa Kürt özgürlük hareketi, DTP şahsında, haklı taleplerini ve barışın yol haritasını ortaya koymuştur. Kürt halkının siyasi iradesi olan DTP’nin talepleri ve çözüm önerileri ortadayken, DTP’yi muhatap almadan geliştirilen sembolik açılımlar, oyalamadan başka bir anlam taşımayacaktır. Eski genelkurmay başkanının deyimiyle, Kürt halkı, sözde değil özde açılım istiyor.
Peki, bu nasıl olacak?
Kürt sorununun adil ve demokratik çözümü nasıl sağlanacak?
Kürt sorununu çözümsüzlüğe itenler savaşın rantını yiyenlerse, onu gerçek ve adil bir çözüme kavuşturabilecek olanlar da bu savaşın yükünü sırtında taşıyanlardır, yani Türkiye’nin emekçileri ve yoksullarıdır. Çünkü savaştan en çok onlar zarar görmekte, onların sofrasından alınan pay silaha aktarılmakta ve çocukları ölüme gönderilmektedir.
Şunu unutmayalım ki Kürt sorununda kalıcı ve onurlu bir çözümü, Türkiye’nin siyasi rejiminde köklü, devrimsel nitelikte bir demokratik dönüşümün yaşanması anlamına gelir. Böylesine büyük bir dönüşümün gerçekleşmesinin tek yolu ise, sistemin mağdurlarının, kendi davalarını Kürt özgürlük davası ile birleştirmeleridir.
Kürt sorunun gerçek çözümü, yani Türkiye’nin demokratik devrimi, bu ülkenin emekçilerinin, bu ülkenin yoksullarının, Kürt özgürlük hareketi ile omuz omuza yürüteceği mücadele ile gerçekleşecektir. Buna yürekten inanıyoruz.
Bu ülkede, işsizlerin insanca yaşam davası, yoksulların ekmek davası, kadınların eşitlik davası, Alevilerin tanınma davası, Kürt halkının özgürlük davası ile birleştiğinde, bu zulüm ve sömürü düzenini alt edebileceğiz.
Bizler, bu ülkenin sosyalistleri, bu ülkenin devrimcileri, bu bilinçle Türk halkına Kürt sorununu anlatmakla ve onları Türk egemenlerine karşı, yani kendi zalim ve sömürücülerine karşı mücadeleye çağırmakla yükümlüyüz.
Bütün dünya halklarının eşit, özgür ve kardeşçe, bir arada yaşayabileceği bir dünya için mücadele ediyoruz.
Filistin’den Kürdistan’a, Irak’tan Tamil ülkesine ezilen dünya halklarına özgürlük istiyoruz.
Ve bir kez daha haykırıyoruz: DTP’ye dokunma!
Çünkü demokratik ve adil barışın yolu tıkanırsa, geriye sadece onurlu savaş seçeneği kalır. Ve bu devlet şiddeti sürdükçe, bilinsin ki hepimiz Kürdüz, hepimiz DTP’liyiz.
Teşekkür ederim.