DTP Kapatılırken Gerçekte Ne Kapanıyor, Ne Açılıyor?
M. Sinan MERT
11 Aralık 2009
Devlet, devletliğini yaptı. DTP kapatıldı. AKP’yi kapatmayan Anayasa Mahkemesi, DTP’yi kapatmakta beis görmedi. Hem de kararı oybirliğiyle verdi.
Şimdi ne olacak? DTP’li tüm milletvekilleri istifa edecekler. Sine-i millete dönecekler. Ara seçim yapılırsa ona da katılmayacaklar. Belki de fırsattan istifade AKP, milletvekili sayısını arttırmak için ara seçime gidecek. 2007’de aldığı boyunun ölçüsünü bu sefer boş kalan sandıklarla görecek. Bu işin böyle olacağı İçişleri Bakanı’nın konu ile ilgili yaptığı basın açıklamasında Anayasa değişikliği düşünmediklerini söylediğinde belli olmuştu. Cumhuriyetle yaşıt, hatta daha da köklü bir sorunu, Diyarbakır Cezaevi’ni yaratanların hazırladığı anayasa çerçevesinde çözebileceklerini düşünenler ya 3. dereceden salaktı ya da halkın gözüne baka baka yalan söylemekteydiler.
O heyecan kasırgası içinde işin bu yanı çok ön plana çıkmadı. Çünkü herkes öyle veya böyle bu işin biteceğini düşünüyordu. Kandil ve Mahmur’dan gelenlerin gördüğü coşku umutları daha da büyüttü.
Fakat tasfiye planı olarak hayata geçirmek istedikleri projenin tam tersine Kürt halkının örgütlülüğünü daha da büyüteceğini görenler dehşete kapıldılar. DTP’den işbirlikçi çıkaramayacaklarını görenler partiyi gözden çıkardılar. Haşim Kılıç’ın AKP’li milletvekilleri ile görüşmesinden, Cemil Çiçek’in Batasuna’yı hatırlatmasından sonra DTP kapatıldı.
“Bizim dediğimiz olacak” ısrarından bir adım geri adım atamayanlar, hepimizi büyük bir yıkımın eşiğine getiriyorlar. “Anayasa değişikliği” ve “anadilde eğitim” gibi talepleri bile tartışamaz noktadakilerin, Kürt Sorunu’na çözüm bulacağız diye ortalığa dökülmeleri sahtekârlığın önde gidenidir.
DTP’yi kapatmanın arkasında hayırlı bir niyetin olmadığı açıktır. Öcalan’a yönelik girişimler, Tokat eylemi ve DTP’nin kapatılması ile açılımın ikinci safhasına geçmiş bulunuyoruz. Bu safhada işin gerçek rengi ortaya çıkacaktır. AKP’nin ve ABD’nin PKK’nin tasfiyesine ihtiyaç duyduğu açıktır. Irak’ta petrol bölgeleri ile ilgili ihaleler açılmaya başladı. Kerkük’ün statüsünün belirlenmesi için çok daha uzun süre geçmesi beklenemez. ABD tüm gücüyle Afganistan’a yüklenmeden önce Irak’ta işleri rayına oturtmak istiyor.
Kürt Sorunu’nun belli bir noktada çözüm rotasına sokulması ve çatışmasızlığın statüko haline dönüşmesi, gelinen noktada imkansız olmasa bile çok küçük olasılık haline gelmiştir. Bu safhada her şeyin çok daha sertleşeceğine tanık olacağız gibi gözüküyor. Birilerinin Tamil Kaplanları örneğinden çok etkilendiğini ve feyz almaya çalışacağını bile düşünebiliriz. Önümüzdeki süreçte Ergenekon’da tahliyeler başlarsa girilen güzergâh bu demektir.
Öyle veya böyle fırtınalı bir döneme giriyoruz. Önümüzdeki dönemde yaşanacak hesaplaşma ve bloklaşmalar, Türkiye’nin gelecek on yıllarına renk verecek sonuçlar yaratacaktır.
“Hepimiz DTP’liyiz, Hepimiz Kürdüz” diyebilmek, özgür yarınlara ulaşmanın anahtarıdır.