Dayanışmaevleri, 31 Aralık 2016 tarihinde KHK ile kapatılmalarına dair İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesinde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada Dayanışmaevleri Derneği gönüllüleri, “OHAL’de, baskı, gözaltı ve dernek kapatmalarına mahkum değiliz. Dayanışmaevleri susturulamaz” pankartı açtı. Açıklamaya SODAP Eşsözcüleri Saniye Evren ve Ersin Çatalkaya ile DirenÜniversiteliler de katılarak destek verdi.
Basın açıklamasını, Dayanışmaevleri adına dernek gönüllüsü Erdinç Yılmaz yaptı. OHAL kapsamında derneğin, Cumartesi günü öğlen saatlerinde İstanbul Valiliği tarafından mühürlendiğini söyleyen Yılmaz “Geçtiğimiz ay içerisinde iki kez daha saldırıya uğrayan, Okmeydanı’daki Dayanışmaevleri Genel Merkezimiz faaliyetlerinin durdurulması kararıyla mühürlenmiştir. Yoksulların sesi olan dayanışmaevleri susturulamaz” diye konuştu.
Derneğe düzenlenen operasyon sırasında gönüllülerinden bir kişinin gözaltına alındığını da ifade eden Yılmaz, “Şu an için 5 gün gözaltı süresi verilen arkadaşımız halen hukuksuz bir şekilde Karaköy Polis Merkezinde bekletilmektedir. Dernek içerisinde arama yapan polis derneğin altını üstüne getirmiş, dernek evraklarımıza ve eşyalarımıza el koymuş, şehitlerimizin fotoğraflarını dahi almıştır. Dayanışmaevleri çalışanlarının ve mahalle halkının kapatma kararını protesto etmesiyle birlikte polis mahalleyi gaza boğarak müdahalede bulunmuştur. Müdahale sırasında esnafın kepengine ve sokaktaki ağaçlara da zarar verilmiştir” dedi. Gözaltına alınan Dayanışmaevleri gönüllü çalışanı Kezban Konukçu da bugün serbest bırakıldı.
Basın açıklamasının tam metni ise şöyle:
Yoksulların Sesi Dayanışmaevleri Susturulamaz!
Dayanışmaevleri olarak 20 yıldır yoksul mahallelerde, sömürünün, yok sayılmanın, yoksulluğun, çürümenin karşısında, sorunlarımızı birlikte, dayanışma içinde çözmek için çalışmalar yapmaktayız. Bugün Dayanışma evleri susturulmak isteniyor çünkü; yıllarca çalışıp emeğinin karşılığını alamayan işçilerin haklarını aradığı için, yozlaşma, çürüme ve uyuşturucunun mahallelerden söküp atılması için etkin mücadele yürüttüğü için, yoksul çocuklarına gönüllü öğretmenler eşliğinde eğitim dayanışmasında bulunduğu için. Bu yüzden Dayanışmaevleri halkın öz örgütüdür! Adaletsizliğe karşı verilen hayatın içinden bir cevaptır. Bu yüzden susturulmak isteniyor.
OHAL kapsamında dün öğlen saatlerinde İstanbul Valiliğinin emriyle; geçtiğimiz ay içerisinde iki kez daha saldırıya uğrayan, Okmeydanı’ndaki Dayanışmaevleri Genel Merkezimiz faaliyetlerinin durdurulması kararıyla mühürlenmiştir.
AKP ve Saray Faşizmi güçsüzlüğünü aşmak için saldırılarını arttırıyor!
Saray faşizminin Ohal kuşatması altında işçiler, emekçiler, kadınlar ve halklar her geçen gün daha fazla sıkboğaz edilerek susturulmak isteniyor. Başkanlığa ve saraya karşı gelişen her türlü muhalefet kanalı baskı ve tutuklamalarla sindirilmeye çalışılıyor. İçinden geçtiğimiz süreçte HDP’ye yönelik başlatılan irade kırma ve rehin alma operasyonları sürerken, özgür basın ve medya organları bir bir kapatıldı. Emekten yana sendikalarda toplu ihraçlar, sürgünler yaşandı. Kadın dernekleri ve çalışmaları durduruldu. Kayyumlar son hız atanmaya devam ediyor. Gazeteciler tutuklanıyor. Halen gözaltında olan gazetecilere 30 gün gözaltı süresi veriliyor. Son olarak İçişleri Bakanlığı 30 Aralık tarihli bildiriminde 95 derneğin kapattığını duyurdu. Hukuksuzluk ve faşizm sürüyor!
Baskılar Bizi Yıldıramaz. Dayanışmaevleri Üyesi Bir Arkadaşımız Gözaltında!
Daha önce iki kez daha hukuksuzca derneğimize girilerek hiçbir tebligata dayanmadan talan edilen derneğimiz OHAL kapsamında İstanbul Valiliğinin emriyle kapatılmak üzere dün tekrar basılmıştır. Derneğin bulunduğu sokağın giriş çıkışları kuşatılarak gerçekleştirilen operasyon esnasında derneğimizin gönüllülerinden bir arkadaşımız gözaltına alınmıştır. Şuan için 5 gün gözaltı süresi verilen arkadaşımız halen hukuksuz bir şekilde Karaköy Polis Merkezinde bekletilmektedir. Dernek içerisinde arama yapan polis derneğin altını üstüne getirmiş, dernek evraklarımıza ve eşyalarımıza el koymuş, şehitlerimizin fotoğraflarını dahi almıştır.
Kararı Protesto Eden Halka Polis Saldırısı
Dayanışmaevleri çalışanlarının ve mahalle halkının kapatma kararını protesto etmesiyle birlikte polis mahalleyi gaza boğarak müdahalede bulunmuştur. Müdahale sırasında esnafın kepengine ve sokaktaki ağaçlara da zarar vermiştir.
Dayanışmaevleri tam da bu adaletsizliğe karşı halkın kendi cevabıdır. Bu barbarlığa karşı halkların inceliği olarak bir arada barış içinde yaşamanın, dayanışmayla yaşamı kurmanın en gerçek örneğidir. İnsan kalabilmek adına mahallelerde dayanışmayı büyüterek halkın öz geleneğinden gelen dayanışma kültürünü yaşatmaktadır. Diyelim ki, susalım, sinelim, evlerimize çekilelim hepimiz, diyelim ki olan bunca haksızlığı görmezlikten gelelim, işçiler artık iş cinayetlerinde ölmeyecek mi? Çocuklarımız, gençlerimiz uyuşturucu çetelerine kurban olmayacak mı? Üç kuruş maaşla ayın sonunu nasıl getireceğimizi düşünen bizler, daha rahat, daha huzurlu bir yaşama mı uluşacağız? Kredi kartı borçları gırtlağa kadar gelmişken, geleceğimize daha kaygısız mı bakacağız? Hepimiz biliyoruz ki; haksızlıklara sustuğumuz zaman bunların hiçbiri olmayacak, sorunlarımızı birlikte çözüm gücü geliştirerek ortadan kaldırabiliriz. Birlikte dayanışmayı büyüterek, bu kadar adaletsizliğin kol gezdiği mahallelerimizde insanca yaşayabiliriz. Bu yüzden Dayanışmaevleri mücadelesine kaldığı yerden devam edecek. Ta ki yoksulların iktidarı mahallerimizde hüküm sürene kadar. Yoksul halkımız insanca yaşamaya başlayana kadar. Ta ki çocuklarımıza yoksulluğu, adaletsizliği miras bırakmayana kadar mücadele edeceğiz. Zulüm, adaletsizlik varsa sokaklarda, orada mücadele de vardır ve Dayanışmaevleri oradadır.
Dayanışmaevleri. İşçilerin, kadınların, emekçilerin, yok sayılanların sesi, soluğu, eli, kolu olmuştur. Bu; mücadele kararlığımız, halkımıza olan inancımızdan ve birlikte yürüyüşümüzden gelmektedir. Derneğimiz uyuşturucuya karşı kampanyalar yürütmüş, gençliğin alternatif yaşam alanı olmuştur. Eğitimden, sağlığa kadar meseleleri ele alarak sorunlarımıza gömülüp boğulmanın yerine, dayanışarak sorunlarımızı aşmamıza ön ayak olmuştur Dayanışmaevleri. Soma’daki işçilerin yanında olmuş, Şengal’deki Ezidilerle dayanışmayı büyütmüştür. Ermenek’te maden ocağında boğularak ölen işçinin ailesi, sesi, soluğu olmuştur. Madencinin kömür karasında, yoksul çocukların çıplak ayaklarında görebilirsiniz Dayanışmaevlerini. Rantsal dönüşüme karşı, barınma hakkı direnişlerinde görebilirsiniz Dayanışmaevlerini. Yoksulluk, adaletsizlik nerde varsa Dayanışmaevleri orada olmuştur.
İçeride ve dışarıda artan gerilimleri yönetemeyen ve giderek acizleşen saray ve AKP, devleti tek başına idare etme anlamında iyice inmelenmiş durumdadır. İçinden geçtiğimiz günlerde gerilim hatları çoğalmaktadır. Toplumda meydana gelen hoşnutsuzluklar ve öfke büyümektedir. Bu gidişatta ya faşizm kazanacak ya da demokrasi ve özgürlüklere açılan bir yol açılacaktır. Faşizmi yenilgiye uğratmak için dün olduğu gibi bugünde dövüş sokakta verilecektir. Bizler OHAL’e, KHK’lara, derneklerimizin kapatılmasına, yoksulluğa, işsizliğe, hırsızlığa, kadın düşmanlığına ve tecavüz yasalarına, kısacası saraya ve AKP faşizmine mahkûm değiliz diyoruz. ve burdan bir kez daha haykırıyoruz: Derneklerimizi susturamayacaksınız, devrimcileri teslim alamayacaksınız.