İki gerilim hattı adeta yarışıyor. Birisi başkanlık sistemi tartışmaları nedeniyle; diğeri de Suriye konusundaki son gelişmeler yüzünden yaşanıyor.
Anayasa tartışmaları gittikçe ilginçleşiyor. AKP ve MHP içinden bazı itirazların ortaya çıkarmasıyla yürünecek yolun kolay olmayacağı anlaşılıyor. Ancak iktidar her ne pahasına bu yolu yürüme niyetindedir. Gökçek’in deyimiyle anayasa “bağırta bağırta” Meclis’ten geçecektir. CHP, OHAL koşullarında anayasa değişikliği yapılmasına itiraz ederken, Türkiye’nin siyasal tarihini unutmuş görünüyor. Hangi anayasa olağan koşullarda hazırlanmış ve kabul edilmiştir? Cumhuriyetin kuruluş yılları bir kenara, 27 Mayıs Anayasası ve 12 Eylül Anayasası OHAL koşullarında kabul edildi.
Cumhuriyet tarihinde ilk defa Eylül 2010 referandumundan sonra sivil bir anayasa yapılabileceği siyasal gündemin önüne çıktı. Ancak son altı yılda olaylar öyle aktı ki bu kısa süreye Kürt kentlerinin yıkımı, Saray darbesi, ardından başarısız askeri darbe sığdı. Böylece olağan koşullarda bir anayasa hazırlanması şansı tamamen ortadan kalktı. Yine eskiye dönüldü ve bir anayasa yapılacaksa öncekiler gibi OHAL koşullarında yapılacaktır.
Sorun anayasanın birkaç maddesi veya Sarayın kavradığı gibi sözde “başkanlık sistemine” apar topar geçiş değildir. Cumhuriyetin kuruluş kalıpları, o kalıplara uygun şekillenen siyasal yapı ve kurumlar artık ülkenin özellikle son yirmi yıldır yaşadığı gelişmelere cevap veremiyor. Cumhuriyet hep bu ikilemle karşı karşıya kalmıştır. Sosyal ve siyasal olaylar onun kalıplarını aşmış, ancak bu gelişmelere göre düzen reforme edilecek yerde askeri darbelerle olgular zorla cumhuriyetin kalıplarına geri döndürülmüştür.
AKP iktidarının ilk yıllarında siyasilerin dilinden düşmeyen “ileri demokrasi” söylemi başlarda “bir şeyler değişiyor mu?” izlenimini uyandırmıştı, ancak devlet refleksleri hızla hortlayarak eskisinden bile kötü koşulara dönüldü. Cumhuriyetin olgulara ve gelişmelere cevap vermeyen yapısı, kalıp ve kurumları reforme edilmek yerine bu kez siyasal İslam’ın eliyle olaylar başkanlık sistemi adı altında daha dar, deli gömleğini andırır kalıplara dökülmek isteniyor.
Biçimsel olarak her şey yolunda gidip, Saray’ın özlediği sistem kurulsa bile toplumsal gelişmenin seviyesine cevap veremeyeceği için daha başlamadan tıkanmaya mahkumdur.
Öte yandan, bölgedeki gelişmeler artık iç politikadaki gelişmelerin uzantısı olarak yaşanıyor. Yeni dünya düzeninin bir döneminde Ankara’ya hayal kurma imkanı sağlayan gelişmeler yaşandığı için bölgede “stratejik bir derinlik” yaratma yoluna çıkıldı. Bu hayallerin bölge gerçeklerinin duvarına ve aynı zamanda büyük güçlerin engellerine çarpmasıyla bütün büyük hedefler bir tek soruna geriledi: Kürt sorununu ülkede ve bölgede en geri sınırlara hapsetmek!
Ancak bu daraltılmış hedefe dönüş basit bir manevrayla değil beraberinde büyük bir maliyet yaratarak bu noktaya gelmiştir. Moskova anlaşmasıyla başlayan süreç Ankara’nın bölgede 2009’daki “one minute” çıkışından beri sürdürmeye çalıştığı dış politikanın bitişidir. Daha doğrusu normal bir sona eriş değil, aslında bir çöküştür.
Özellikle Arap isyanları sonrasında Suriye iç savaşına aktif olarak katılıp, sahada belli örgütlerle etkinlik ve iktidar kurma çabaları arkasında bir yıkım, düş kırıklığı ve öfke bırakarak sona ermiştir. Ankara artık bütün bu yaşananların geri tepkimeleriyle boğuşacaktır.
Bölgede bütün dış politikası Kürt özgürlük hareketinin başarılarını geriletme noktasına kilitlenen Ankara El Bab’da tıkandığına bakmadan Rakka’ya gitme hayalleri kurmaktadır. Bu operasyonların riski bir yana esas sorun Amerika ile büyüyen gerilimdir. Ankara, Moskova anlaşmasıyla ciddi olarak bir eksen kayması yoluna çıkmıştır. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde bir de bu kaymanın yarattığı gerilim Ankara’nın politika alanını felç edecek etkiler yaratacaktır.
2017’nin 2016’dan daha gerilimli olacağı anlaşılıyor. Bu nedenle yeni yıl önemli siyasal kırılmalarla yüklüdür. Cumhuriyetin bunalımı apar topar yapılan bir anayasa değişimi ile aşılamayacak; ayrıca dış politikanın çöküşünün etkileri ile daha da derinleşecektir.
[button link=”http://www.sodap.org/mehmet-yilmazer-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]