Cinsel İşkenceye Karşı Bursa’da Eylem
“Öfkeliyiz, artık yeter!”
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da Demokratik Özgür Kadın Hareketi üyesi bir kadının kaçırılarak cinsel işkence yapılması olayını lanetlemek için Bursa’da bir eylem gerçekleştirildi. İçerisinde BATİS ve BAMİS’in de yer aldığı Bursa Kadın Platformu, 23 Haziran Çarşamba günü saat 18.00’de Bursa Orhangazi Parkı’nda bir araya geldi. “Bizleri Susturamazsınız” yazılı pankart taşıyan kadınlar, ağızlarını bantlayarak bir süre oturma eylemi gerçekleştirdi. Oturma eyleminin ardından basın açıklaması yapıldı. Açıklama şöyle:
“Türkiye’de işkence ve cinsel işkence bir devlet politikası olarak uygulanmaktadır. Bu ülkede politik alanda mücadele eden kadınlar da yıllardır işkence, taciz ve tecavüzle cezalandırılmaya çalışılmaktadır. Devletin ve erkekliğin bu kirli yüzüne, geçtiğimiz günlerde İstanbul’da bir kez daha tanık olduk.
İstanbul’un Bağcılar ilçesinde 17 Haziran akşamı saat 20.30 sıralarında “Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH)” aktivisti K.S. (21), beyaz renkli “Doblo” marka araçtan inen 4 kişi tarafından zorla arabaya bindirilmiş ve bayıltılarak kaçırılmıştır. 10 saat boyunca saldırganların cinsel işkencesine ve tecavüz girişimine maruz kalan K.S.’nin hastane raporunda yüksek derecede travma ve tecavüz girişimi bulgularına da rastlanılmıştır.
Bindirildiği araçta ağzını kapatan saldırganlardan biri “sen kendini ne sanıyorsun, 2 aydır seni takip ediyoruz. Sonunda elimize geçtin” derken yanında bulunan diğer saldırgan ise,”konuşmayalım, kendimizi ele veriyoruz” şeklinde konuşmuştur.
Evet doğru, kendinizi ele veriyorsunuz. Ama bizler sizleri artık çok iyi tanıyoruz. 2003 yılının yine Haziran ayında Gülbahar Gündüz’ün sivil polislerce kaçırılarak işkence ve tecavüze maruz bırakılmasından tanıyoruz. Yine bir başka Haziran ayında Diyarbakır’da bir eve yapılan baskında evde misafir olarak bulunan DÖKH aktivisti bir kadına sivil polisler tarafından yapılan cinsel işkence’den tanıyoruz. Siirt valinizin “taş atacaklarına fuhuş yapsınlar” açıklamasından tanıyoruz. Savaşlarda ganimet olarak gördüğünüz kadınlara tecavüzü meşru görmenizden tanıyoruz. Sadece polisinizi, askerinizi ve korucularınızı değil, sorumluları yargılamayan, davaları zaman aşımına uğratan yargı elemanlarını da çok iyi tanıyoruz. Erkekliğinizi, iktidarınızı ve sınır tanımazlığınızı çok iyi tanıyoruz ve lanetliyoruz.
Özgürlük ve demokrasi mücadelesi yürüten Kürt kadınları bu tür saldırılarla ilk kez karşılaşmıyor. Kaçırılarak tecavüze uğrayan kadınların yüzde 90’ı Kürt kadınlarıdır. Ayrıca saldırının DÖKH’ün, “Özgürlük Mücadelemizi Yükseltelim, Tecavüz Kültürünü Aşalım, Özgür Toplumu Yaratalım” sloganıyla yürüttüğü kampanya dönemine ve bunun yanı sıra Kürtlere yönelik operasyonların ve şiddetin arttığı bir döneme denk gelmesi de düşündürücüdür.
Politik alanda örgütlü mücadele yürüten tüm kadınlara karşı şiddet, taciz ve tecavüz devlet tarafından bir yöntem olarak her zaman ve kolayca kullanılmıştır. Ve bu olayların hemem hemen hiçbirisinde de sorumlular açığa çıkartılmamış ve yargılanmamıştır. Bu durum, erkek egemen zihniyeti hep cesaretlendirilmiştir. Kadınların da örgütlü mücadelesini engellenmeye, sindirmeye ve cezalandırmaya çalışmıştır. Ama biz kadınlar bütün bu saldırılara rağmen özgürlük mücadelemizi, erkek egemen sisteme karşı yürüttüğümüz mücadelemizi daha da yükselteceğiz, bundan kimsenin kuşkusu olmasın. K.S’ye yapılan saldırı tüm kadınlara, bizlere yapılan saldırıdır. Söz bitmiş, sabrımız tükenmiştir. Öfkeliyiz, artık yeter!…”