19. Çin Komünist Parti Kongresi yorumcular tarafından ülke açısından bir dönemeç olarak yorumlanıyor. Artık Çin 40 yıllık kalkınma sürecinden sonra yeni bir döneme giriliyor. Devlet Başkanı açılış konuşmasında bunu şöyle dile getirdi:
“Dünyadaki problemler hiçbir ulus tarafından tek başına çözülemez. Ama biz bu zamana kadar bu problemlerin çözümünde daha az rol oynadık, bundan sonra dünya siyaset sahnesinin merkezinde yer alacağız.” Bir Kuşak Bir Yol (Belt and Road Initivive (BRI)) dünya da daha büyük bir rol oynamanın ekonomik yönden açılımı olacaktır. Asya kıtasından Avrupa ve Afrika’ya bu yol üzerinden yayılınacak ve bölgedeki ülkelerle her türden sosyo-ekonomik, kültürel ilişkiler arttırılacaktır.
Yeni yol ile ilgili ikinci açıklama ise Çin sistemi ile ilgilidir. “Artık kapitalizm, demokrasi, sosyalizm, faşizm vs gibi Batı düşünürlerinin yarattıkları değil. 21. yy. Çin yolu bir seçenek olacaktır.” Çin ayrıca şimdiye kadarki kapitalist sistem ve onun siyasi yapılanmasının dışında kendine özgü bir yol izleyeceğini dünyaya duyuruyor. Bu temelde sosyalist ama Teo, Konfüçyüs vs. gibi Çin düşünürlerinin öğretileri ile de beslenmiş olacaktır. Şi (Xi) kendi sistemlerini başka ülkelere dayatma gibi bir emelleri olmadığını söylüyor. Ama, diyor, çok adil bir sistem olarak kopyalama istenebilir. Ve böyle olacağına inanıyor.
Dünya sahnesine böyle bir iddia ile girmek için Çin’in bu doğrultuda dünya ileri gelen güçleri ile mücadeleyi göze alması gereklidir. Boş laflardan öte sağlam bir ekonomik yapı gerektirir. Bu var mıdır? Çin ekonomisi bu emellerini gerçekleştirebilecek güçte midir? Biraz bunlara bakalım.
Şi’nin Bir Kemer ve Bir Yol Girişimi (Belt Road Initiative, BRI) ekonomiyi tüm dünyaya bağlayacak projenin temel taşıdır. Ancak bunun gerçekleşmesinin ön koşulu finansmandır. Çin bunun finansmanı konusunda ne türden önlemler almıştır?
ABD’yi dünya gücü yapan para birimi doların dünya rezerv parası olmasıdır. Onun değeri ile oynayarak; İran, Çin hatta Rusya gibi birçok ülkenin dolar ile ticaretine ambargo koyarak ya da bankadaki hesaplarına el koyarak dize getirebiliyor. Öyleyse ihtiyaç olan en başta Çin para birimi Renminbi’nin (Yuan) dünya parası olmasını sağlamak ve Çin dış ticaretini bununla yapabilmesinin yollarını açmaktır. Çin’in Rusya ile böyle bir anlaşması vardır ve aralarındaki ticaret kendi para birimleri Yuan ve Ruble üzerinden yapılıyor. Hedef bunu diğer ABD yaptırımlarından kurtulmak isteyen ülkelerin kullanabileceği, dolar yaptırımlarından kaçabilecekleri bir para birimi olarak dünyaya kabul ettirmektir.
IMF 2016 yılında Çin para birimi Yuan’ı dünyada kullanılabilir para birimi olarak sayılan İngiliz Paund’u, ABD doları, AB Eurosu ve Japon Yen’i yanına aldı. Böylece Yuan dünyanın tanıdığı bir para birimi oldu. Oysa yıllardır dünyada kullanılmak bir yana kendi ülke sınırları dışına bile çıkarılması yasaktı. Daha sonra HSBC bankası Yuan’ın dünyada en çok kullanılan 5. büyük para birimi olduğunu duyurdu. Çin daha sonra para biriminin kullanımını yaygınlaştırmak için Asya Altyapı Yatırım Bankası (AIIB) kurdu. Bu banka yukarıda sözünü ettiğimiz BRI’nin finansmanını saylayacaktır.
Çin bununla da yetinmedi para birimini altına bağlayacak mekanizmayı oluşturdu. 2016 Nisan ayında Çin, Şangay Altın Değiş Tokuş Merkezi kurduğunu açıkladı. Çin Halk Bankası denetimi altında altının uluslar arasında fiyatını belirleme ve altının Yuan ile ticaretini düzenleme kararı aldı. Çin Merkez Bankası her gün altının Yuan karşısındaki değerini belirliyor. Bu altın fiyatlarını belirleyen etkin Londra borsasına karşı bir darbe sayılabilir. Zaten Londra’nın dünya altın fiyatlarını manipüle ettiği biliniyordu. Çin ve onun sayesinde tüm dünya ülkeleri Londra merkezli altın belirleme kurumunun spekülasyon ve hilelerine karşı bir korunma yolu olacaktır. Geçtiğimiz yıllardan beri Rusya ve Çin büyük altın alımları yaparak olası ABD dolar saldırılarına karşı hazırlık yapıyorlar. Altın almanın diğer bir nedeni de savaş ekonomisine dayalı ABD’nin geleceğine duyulan korkudur. Dünyanın en borçlu ülkesinden Fed bonoları alıp riske girmek hem de orduya yatırılan paraları sağlamak yerine altına yatırım daha akıllıdır. Bu silahlar sonuçta kendilerine çevrilmiyor mu?
Enerji Bağımlılığına Karşı Hazırlık
Çin son günlerde gelecek petrol alım anlaşmalarını Yuan ile yapacağını açıkladı. Rusya petrolünü zaten Yuan ile alıyor. Bu Petro dolara bir darbedir. Bu konuda asıl önemli ülke Suudi Arabistan’dır. Suudi petrolünü de Yuan ile alabilirlerse o zaman dolara bağımlılıkları çok azalacaktır. Suudiler buna gelirler mi, önümüzdeki günlerde göreceğiz. Bu ülkedeki son karışıklıklar nedeniyle bir şey söylemek şu anda mümkün değildir. Ama olasıdır.
Petrolü Yuan ile almak, ticareti onunla yapmak istemek ABD ve diğer merkez ülkelerle mücadele demektir. Çin şimdiye kadar merkez ülkelerin üretim gücüne de bağımlıydı. Yüksek teknik bu konuda en belirleyici olandır. Çin bu doğrultuda ne durumdadır? En yüksek teknikli üretim mücadelenin olmazsa olmazıdır.
Kalkınmanın Teknik Bacağı
Çin kalkınmasına ucuz emek ile başladı. Bu arada vergileri düşük tutup ÇUŞ için uygun koşullar sağladı. Dış sermayeye olanaklar verdi. Sonuçta Çin Komünist Parti yönetimi altında kapitalist bir yolda olduğu söylendi. Mademki kapitalist sistem en son tekniği elinde tutuyor ve en iyi üretimi yapıyor o zaman kalkınmak için ondan öğrenmek gerekiyordu. Ancak Çin üretim biçimini aldı ama siyasi yanını almadı. Kapitalist özellikler de taşısa kalkınmasını tek komünist parti önderliğinde gerçekleştirdi.
Ama Çin sadece kapitalist üretim biçimin kopyalamadı ondan dersler çıkarıp öğrendi de. Çin kapitalizmin mühendislik yeteneklerini kendi yerel patentleri ile birleştirdi. Emek gücü hızlı bir şekilde eğitildi. Alt yapı sistemleri yapıldı. Bilim, matematik, bilgisayar mühendisliği üniversitelerde kaliteli bir şekilde öğretildi. Bunları yaparken de kendi gelenek görenekler ve geçmiş kültür ve bilim zenginliklerini bir kenara atmadı aksine onlardaki olumlu, zengin yanları çıkartıp geliştirdiler. Ve artık Çin bir ucuz emek, mineral ülkesi olmaktan çıktı. Yüksek teknikli, yatırım yapıyor hatta birçok alanda Batı’nın bilgilerini geliştirmişlerdir. Gen teknolojisi, robot yapımında oldukça ilerlemiştir.
Çin gelişkin kapitalist ülkelerle teknik konusunda anlaşmalar yapmaya çalıştı. Merkez ülkelere yatırımlar yaptı. Örneğin 2015 yılında yüksek teknik kullanan 39 Alman şirketine 22 milyar dolarlık yatırım yapmışlar. 2016 yılının ilk 6 ayında 37 Alman şirketini almışlar. (Rakam ve bilgiler: James Petras China’s Pivot to World Markets, Washington’s Pivot to World Wars… And the Debacle of the Latin American Left.)
Yine Petras bize Avusturya ve İngiltere’nin Çin’in bu alımlarını engellemeye çalıştıklarını yazıyor. Artık Batı şirketleri daha çok finans, spekülasyon konularına eğildikleri için kendi sanayilerini korumada isteksizler diyor. Çin İsviçre’nin ünlü ilaç firması Syngenta’yı almak istiyor ama bunu ABD engelliyor. Geçmişte Çin’in ABD’de petrol kuyusu almak isteği Senato’dan onay alamamıştı.
Evet, Çin 40 yıla yakın sürede kapitalizm ile haşır neşir oldu. Bunun sonucu yolsuzluklar ve rüşvet hastalığı ona da bulaştı. Şi ilk başkanlık döneminde bu doğrultuda büyük işlere damgasını vurdu. Komünist parti ve devlet kadrolarından 200 bin çalışanı temizledi. Bu başarısı sonucunda da 19. Kongre onu ödüllendirdi. Çin şimdi yeni yoluna çıkarken elinde son bilim ve teknik gücü vardır. Dolar saldırılarına karşı para ve enerji kaynaklarını güvenceye almış gözüküyor. Dünya ülkeleri ile ilişkilerini kapitalizmden farklı bir şekilde kurmuş ve kurmaya hazır olarak dünya sahnesine çıkmaya hazırlanıyor.
Sonuçta önümüzdeki dönemde önüne yeni bir yol koyan 19. Çin Komünist Parti Kongresi geçtiğimiz dönemde bu yeni yolun temel taşlarını da döşemiş gözüküyor. Çin para biriminin bir dünya rezerv para birimi olması için petrol ve altın gibi temel destekler sağlanırken diğer yandan da güçlü bir ekonomi için teknik gelişim için birçok adım atılmıştır. Çin Rüyası böyle önlemler ile önümüzdeki 40 yıllık süreç içinde bir gerçek olma umudunu taşımaktadır. Çin eski gücünü elde edip önde gelen bir dünya ülkesi olabilecektir.
Son söz olarak şunu da eklemek gerekir: Çin rüyasının en önemli yanı mütevazi ya da alçak gönüllü olmasıdır. O hiçbir zaman kendisini ve çıkarlarını başka ülkelere dayatmadığını, dayatmayacağını söylüyor. En iyi sistemin kendi sistemi olduğunu iddia etmiyor. Örnekler kopyalanır deme alçak gönüllüğünü gösteriyor. Bu da onun eski kültür özelliği, bunca zaman koruduğu değeridir. Şu kapitalizmin kendini Kaf Dağı’nda gören özelliğine karşı ne güzel bir duruştur. Artık dünyamızın böyle aktörlere ihtiyacı var.
[button link=”https://www.sodap.org/ayse-tansever-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]