[email protected]
SODAP SODAP SODAP
  • Anasayfa
  • Tarihimiz
    • Dr. Hikmet Kıvılcımlı
  • SODAP
    • Neden SODAP?
    • Program
    • Tüzük
    • Kurumsal Kimlik
    • Arşiv
      • 2021
      • 2020
      • 2019
      • 2018
      • 2017
  • Açıklamalar
  • Yayınlar
    • Sosyalist Dayanışma Dergisi
    • Direniş Dergisi
    • Yol Dergi
  • İletişim
  • Bağış Yap
SODAP'a Katıl
  • Home
  • /
  • Mehmet Yılmazer
  • /
  • Çılgınlaşan Dış Politika – Mehmet YILMAZER

Çılgınlaşan Dış Politika – Mehmet YILMAZER

25 Ekim 2016

Erdoğan yaptığı açıklamalarla sanki dış politikada da OHAL geçerliymiş; içeride egemen olan keyfilik ve yağma, aynı kolaylıkla bölgede de uygulanabilirmiş gibi davranıyor. Bu çılgınlığın bir nedeni olmalıdır.

İçerideki yağma tüm hızıyla devam ediyor. El koyulan sermaye miktarı 13 milyar Euro’yu bulmuş… (Frankfurter Allgemeine, 19 Ekim 16) Bir bahane ile AKUT’a el koyulmaya çalışılıyor. Cumhuriyet için benzer tuzaklar yolda. Yüz bini bulan işten atılma ve açığa almalar inanılmaz bir vurdumduymazlıkla devam ediyor.

Başbakan eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün “Biz uyarmıştık!” açıklamasına nasırına basılmış gibi büyük bir öfkeyle karşılık verdi. Öte yandan darbeyi araştırma komisyonundan CHP’li Aykut Erdoğdu’nun açıklamaları dikkat çekicidir:

“AKP’nin darbe gerçekleriyle ilgili korkuları var görünüyor. Sakladıkları ve açığa çıkmasından çok korktukları gerçekler var. …Sanki gizli bir el komisyonun çalışmasını engelliyor gibi hissediyorum. Bu gizli el ilerleyen günlerde ağır manipülasyonlarla bir yandan gerçekleri gizlerken diğer yandan kurgulanmış bir senaryoyu gerçek diye sunabilir. Karşı darbenin psikolojik saldırılarına hazırlıklı olmalıyız.” (Birgün, 24 Ekim 2016)

Komisyon üyesinin bu sezgileri esasında darbe sonrası her aklı başında insanın kuşkularıdır. AKP’nin içinde uzanan karanlık dehlizler o kadar çetrefilli ki, buradan toprağın üzerine ne çıkıp geleceğini şu anda kimse bilmiyor. Ancak başka bir yol olmadığı için politika bu mayınlı tarlada yürünerek yapılıyor. Buradan kaynaklanan müthiş korku ve gerilim son zamanda dış politikaya yansıyor.

Erdoğan ne söylediğinin farkında ise, bölgede filmi geri sarıp I. Dünya Savaşı öngünlerine dönmek istediğini çeşitli biçimlerde dile getiriyor. Bugünkü sınırlarımıza razı değildir! Bunun üzerine hükümetin hık deyicisi Yeni Şafak yazarı İbrahim Karagül “Musul ve Halep’in kuzeyi Türkiye’ye devredilmelidir.” deyiverdi.

Bu söylenenlerin iç politika ile çok sıkı bağı olduğu açıktır. Erdoğan her dış politika konusunu iç politika alanına bir kahramanlık destanı gibi kolayca yansıtmanın yolunu hep buldu. Mavi Marmara ve Rus uçağının düşürülmesi konularında sonunda duvara toslamış olsa da önemli değildir. Bugüne kadar bu konularda politikada bir bedel ödememenin rahatlığı ile davranmaya devam ediyor.

Erdoğan bıçak sırtında politika yaptığını 15 Temmuz ile çok açık şekilde kavradı. Üstelik politika alanı ve iç dengeler hala çok risklidir. Büyük bir çabayla “derin” gerçekler örtülmeye çalışılıyor. Erdoğan tek bildiği yoldan devam ediyor: Gerilimi yükseltmek ve büyük vaatlerle insanların bilincini bloke etmek! Misak-ı Milli hezeyanının altında esas olarak iç politikanın patlamamış mayınlarının yarattığı korku yatıyor.

Fakat Musul’u fethe çıkmanın tek nedeni bu olabilir mi? Burada aynı zamanda güçler dengesini yanlış okumanın da bir rolü vardır. “Bölge ülkeleri darmadağınık. Irak, Suriye, Libya ve Yemen yıkılmış durumda. Öte yandan büyük güçler yeterince etkili görünmüyorlar. Bu tablonun yarattığı çatlakta neden daha aktif politika yapılmasın; hatta Musul’un ve Halep’in kuzeyinde neden bir alan tutulmasın… Musul’da masaya oturmak aynı zamanda enerji musluğunun bir ucundan da tutmak anlamına gelebilir.” Yeni Osmalılar’ın böyle hayallerinin de olduğu kesindir.

Ancak okudukları güçler tablosunda atladıkları başka bir gerçek vardır. Büyük güçler kendi isteklerini dayatmak için yeterince güce ve zamana sahiptir. Türkiye bu batağın içine adım attıkça kendi gücünün ne kadar kısa soluklu olduğunu kavrayacaktır. Ancak bunu kavramanın sadece Erdoğan’a değil Türkiye’ye de çok pahalıya mal olacağı kesindir.

Bu kavşak noktasında Ankara’yı iki olasılık bekliyor. Bölgedeki bataklığa girmek, soluğu kısa kalacağı için Pakistanlaşma gibi bir bedel ödemekle karşı karşıya gelmek; ya da esip gürledikten sonra geri manevra yapınca, hem dış politikada hem de iç politikada itibarsızlaşmanın zirvesini yakalamak, Saray’ı bekleyen olasılıklardır.

Erdoğan ne kadar yüksek perdeden bağırırsa ara yollardan gitme şansını da o kadar kaybediyor.

[button link=”http://www.sodap.org/mehmet-yilmazer-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]

Share:
prev post next post

Son Yazılar

  • Katliamların hesabını örgütlü gücümüzle soralım
  • En asgari 15 bin
  • Savaşa değil depreme, ölüme değil yaşama bütçe
  • 1 Mayıs Bildirisi​
  • Yaşanacak Bir Ülke Yaratacağız

Son Yorumlar

  • Mehmet YILMAZER Tüm Yazıları için Trump Üçüncü Dünya Savaşına mı Hazırlanıyor? – Mehmet YILMAZER | SODAP
  • M. Sinan MERT Tüm Yazıları için Tegucigalpa Dersleri | SODAP
  • Mehmet YILMAZER Tüm Yazıları için 2019 Savaşları | SODAP
  • M. Sinan MERT Tüm Yazıları için Demokrasiyi Boğan Anti-Amerikancılık – M. Sinan MERT | SODAP
  • Mehmet YILMAZER Tüm Yazıları için Eksen Kaymasında Son Durum – Mehmet YILMAZER | SODAP

Categories

Recent Posts

  • Katliamların hesabını örgütlü gücümüzle soralım

    Aralık 20, 2022
  • En asgari 15 bin

    Aralık 12, 2022
  • Savaşa değil depreme, ölüme değil yaşama

    Kasım 23, 2022

Archives

Meta

  • Giriş
  • Yazı beslemesi
  • Yorum beslemesi
  • WordPress.org

SODAP

Sosyalist Dayanışma Platformu

Twitter Facebook Instagram Youtube

Copyleft © 2021