Kıvılcımlı’yı yaşatmak, devrime bağlılık, ezilenlerin öfkesine duyulan inançtır.
6 Ekim’den bugüne olağanüstü günler yaşadık. Toplumun ne kadar kırılgan dengeler üzerine kurulu olduğu, düzen gibi görülen halin ne kadar çabuk buharlaşabileceği, cehennemi bir atmosfere ne kadar yakın olduğumuz ortaya çıktı.
IŞİD militanlarının günlerdir sızamadıkları Kobani’ye hükümetin boşalttığı köyden tanklar eşliğinde girmesi ve Kobani’nin doğu savunmasını aşması olağanüstü bir tepkiye yol açtı. HDP’nın 6 Ekim gecesi yaptığı çağrı sonrasında sokaklar geceden itibaren ısındı. EMASYA protokolünü yürürlükten kaldırmakla övünen AKP’nin hızla sokakları orduya emanet etmesi, uyutulmuş faşist çetelerin hızla ortalığa salınması aslında yaşanan korkunun boyutlarını ortaya koyuyor. Erdoğan güçlendikçe daha da çok korkuyor. İktidarını tek elde topladıkça paranoyakça tavırlarını arttırıyor.
Şurası açık ki HDP’nin çağrısı ülkenin tüm dengelerini yerinden oynattı. Bu güç büyük oranda Kürt Özgürlük Hareketi’nin örgütlülüğünün yansımasıdır. Fakat sonuç olarak bir siyasi parti bir çağrı yaparak bir anda tüm dengeleri alt üst edebiliyorsa bu büyük bir güçtür. Kürtler bu büyük kalkışmada ayağa kalktıkları her yerde yanlarında dostlarını da buldular. Aynı Gezi’de olduğu gibi beklenmedik eylemlere beklenmedik katılımlar gerçekleşti. HDP’nin daha sonra süreci yönetmeye çalışırken yaptığı kimi açıklamalar gözümüzün önündeki büyük gücün gözden kaçmasına sebep olmamalıdır. HDP biraz da yerinden oynattığı taşın ne kadar büyük dalgalar yarattığını görerek bundan ürkerek görünürde hükümetten çok net bir taviz almadan geri adım attı. Fakat şu da asla unutulmamalı. Erdoğan’ın esip gürlemesi biraz da HDP’nin ve tabii Öcalan’ın başlattığı ve bitirdiği sürecin zihinlerde yarattığı etkiyi itibarsızlaştırmaya dönüktür. Ağacı görüp ormanı gözden kaçırmak hatasına kimse düşmemelidir. Erdoğan’ın her kükremesi biraz da devletin verdiği tavizleri örtmek için kullanılıyor. Kobani bu Pazar çatışmaların en az yaşandığı günlerden birini geçirdi. Koalisyon’un daha etkili vuruşlar yapmasıyla Türkiye’nin vetosunun çekilmesi arasında bir bağlantı olabilir. IŞİD’in Bağdat’a ve El Anbar bölgesine doğru büyük bir hareketlenme başlatmasının anlamının ne olduğu önümüzdeki günlerde daha iyi anlaşılır.
Sonuç olarak insanca bir yaşam için bir büyük direniş bloğu inşa etmek zorundayız ve bunu HDP ekseninde başarabiliriz. HDP’nin var olan gücü kimyasal denklemlerin başlangıçta gerektirdiği aktivasyon eşiği enerjisini aşmamızı sağlıyor. Bölgenin, ülkenin ve dünyanın tüm dengeleri alt üst olurken kadınları, işçileri, Alevileri ve tüm ezilenleri HDP çerçevesinde örgütleyebiliriz. İşçileri madenlerde ölüme iten de, IŞİD’i yaratan da, Aleviler’e zorunlu din dersini dayatan da, siyanürle altın arıyorum diye sularımızı zehirleyenler de, HES’lerle derelerimizi kurutanlar da aynı güçler. Dolayısıyla bunlara karşı direnenler de bir biçimde koordien olmak zorunda. Yaşanan büyük toprak kaymaları yeni siyasi bloklaşmaları dikkatle takip etmeli, biraya gelmeye engel olan eşikleri aşmayı zorlamalıyız. 3. Dünya Savaşı’ının ayak seslerinin duyulduğunun iddia edildiği şu günlerde en önemli görev ezilenlerin birbirine sığınabileceği ve kasırgalara karşı birlikte direnebileceği bir evi inşa edebilmektir. AKP çevreleri HDP’yi hedef tahtasına koyarken bunu boşuna yapmıyorlar. HDP’nin daha henüz tam anlamıyla yapılaşamadan böylesi bir hegemonyayı inşa edebilmiş olması umut vericidir.
Bu süreçte canlarını ortaya koyan direnişçilerin anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. Kobani’yi canları pahasına kahramanca savunanlara ne kadar çok şey borçlu olduğumuzu biliyoruz. Bu borcun ödenebilmesi için ezilenlerin bu büyük birliğini inşa etmek için tüm enerjimizi ortaya koymak zorundayız. Eksikler ve hatalar bu büyük gerçeği görmemizi engellememelidir.
Şu aşamadaki temel talep Kobani için koridorun açılmasıdır. Kobani halkı asker değil sadece kendi imkanlarıyla temin edecekleri silahların kendisine ulaşabilmesini sağlayacak bir koridor istiyorlar. “Devlet savaştığı bir örgüte silah verilmesine nasıl müsaade etsin?” argümanı anlamsızdır. Evlerini koruyan insanlar aslında kendi akrabalarının ülkesinin bir transit geçişe izin vermesini istiyorlar. Bu silahları PKK isterse kendisi için zaten temin edebilir. Kobani’nin ihtiyaç duyduğu kadar silahın hepsi Türk ordusuna dönse bile bunun etkisi ne kadar olabilir? Şu süreçte Kobani’yla dayanışmanın en önemli biçimlerinden birisi de hükümetin kara propagandasını boşa çıkarmaktır.
[button link=”www.sodap.org/m-sinan-mert-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]