Bekle Taksim! Bekle 1 Mayıs!
Kuzey KARAHAN
29 Nisan 2009
Fena planlamamışlardı aslında!
1 Mayıs’ı “Emek ve Dayanışma Günü” olarak yasal tatil ilan etmenin “şan’’ı da onların olacaktı. Böylece 1 Mayıslar “patırtı kütürtü günü” olmaktan çıkacaktı. Ve artık “Emek ve dayanışma günü”nü milli birlik ve bütünlük içinde; işçi – işveren el ele, zengin – yoksul diz dize, polis – halk göz göze kutlayacaktık(!) Ya Taksim?.. Belki o bile mümkün olabilirdi. En sonunda Taksim, emekçiler ve sosyalistler için bir onur, devlet içinse bir prestij kavgası değil miydi!
Ama bekliyorlardı. Niçin? -Tabi ki ihtimal- seçim sonuçlarını görmek için. Seçim sonuçlarıysa umdukları gibi çıkmadı; hesap tutmadı, plan bozuldu! Bir kaç puanlık düşüşü sindirebilirlerdi ama bu kadarını değil. Ne oldu? O Kasımpaşalı lümpen ’’Karizmaları çiziliverdi’’. Ve hırçınlaştılar. Hırçınlaştılar ama sinmediler, çünkü hala iktidar gücü ellerinde. Öyleyse şimdi ’’onlara gösterecekler!’’ Taksim mi! Alın size!.. Geriyorlar. Bilinçli olarak gerilimi artırıyorlar.
AKP hükümeti 1 Mayıs gösterilerinin nerelerde yapılacağı yetkisinin valiliklerde olduğunu söyleyerek, olayın siyasi sorumluluğundan kurtulmak istiyor ve topu, zaten epeyce yıpranmış Muammer Güler’e atıyor. Onun yanında da Cerrah! (Bu isim niye cerahatı hatırlatıyor ki insana!) Ama hedefleri tabi ki 1Mayıs/Taksim geriliminden kazanarak çıkmak; önümüzdeki günlerde yükselmesi mümkün halk hareketini erkenden bastırmak.
Son günlerde Türkiye özellikle İstanbul, yoğun bir polis operasyonu yaşıyor. Sosyalist çevrelere yönelik ev ve dernek basmaların, sokakta toplamaların, dergilere baskıların, provokatif tacizlerin, hatta elde biriktirdikleri ihbarları, takvime göre devreye sokarak yaratılan ‘’hücre evi’’ baskınlarının ve silahlı çatışmaların bir anlamı var. Hesap, gerilimi artırarak; aynı aşı ısıtıp tekrar halkın önüne sürmek: “1 Mayısın arkasında teröristler var!” Geçen yıl hoşgörü ve dayanışma gösterdiniz, bu yıl sakın ha!
Oysa kendi yarattıkları krizle, milyonlarca insanı aç, açık, işsiz koydular, evlerini başlarına yıktılar ve yıkıyorlar. Barınaklarını korumaya çalışan savunmasız insanlara, kadın, çocuk, yaşlı demeden panzerlerle, silahlarla saldırdılar ve saldırıyorlar. İradesini sadece oy kullanma hakkıyla ortaya koyma cesareti gösteren Kürt halkından amansız bir baskı ve terörle intikam almaya kalkıyorlar. Yoksul insanlara, işçi sınıfına, sosyalistlere yandaş olmaya çalışan aydınlara ve demokratlara, aba altına saklamaya bile gerek duymadan sopa gösteriyorlar. Ama, tepki istemiyorlar. Oyları düşsün istemiyorlar. Karizmaları çizilsin, cakaları bozulsun istemiyorlar!
1 Mayıs işçi sınıfının, emekçilerin, yoksulların, tüm ezilenlerin; kadınların, gençlerin, çocukların birlik, dayanışma ve mücadele günündür. Türkiye insanı; Türk – Kürt hangi etnik kökenden, hangi cinsiyetten, hangi yaştan olursa olsun, bu gün için az bedel ödemedi. Derin devlet provokasyonlarıyla toplu katliamlara uğratıldı, onlarcası öldürüldü. Sıkıyönetimlerle evlerine kapatıldı. Dövüldü, tutuklandı, hapis yattı. Utanacaklarına hala “prestij” yapıyorlar. Yapsınlar! Halk seçimlerde cakalarını bozdu, 1 Mayıs’ta façalarını da bozacak! İşçi sınıfı ve emekçiler yine bin bin, onbin onbin Taksim’e, 1 Mayıs meydanına akacak, dayanışma ve mücadele gününe, onuruna sahip çıkacak. Bilinmelidir ki, düzenin her türlü engellemesi, baskısı ve terörü sınıf hareketinin kararlılığına çarpacaktır.
SODAP, mücadelenin önemli bir bileşeni olarak ön safta yer tutacak. Sendikalarla, halk örgütlenmeleriyle ve diğer sol güçlerle devrimci, yoldaşça bir dayanışma içinde olacak, işçi sınıfının, emekçilerin, üniversiteli/liseli gençlerin, ev emekçisi kadınların, yoksul varoşun sesini, öfkesini, taleplerini bu yıl da 1 Mayıs’a, Taksime taşıyacak.
Bekle Taksim! Bekle 1 Mayıs!