BASINA VE KAMUOYUNA
Bizler bugün burada devlet güçlerinin korkunç saldırısı sonucu Şırnak Uludere’de katlettiği 35 kardeşimiz için toplandık. Koçgiri, Dersim, Ağrı, Van Özalp, Maraş, Çorum, Sivas, Gazi, Cezaevleri’nde… olduğu gibi devlet yine katletmiştir. Şırnak Uludere’de yaşanan bir insanlık suçudur, vahşettir, katliamdır ve devletin bu katliamın hesabını vermesini istiyoruz. Unutmayacağız, unutturmayacağız. Hesap soracağız.
Halkların haklarının yok sayıldığı, yoksulluk ve işsizliğin kol gezdiği coğrafyamızda Roboski katliamı bize çok şey anlatmaktadır.
Bundan 69 yıl önce Van Özalp’te “33 kurşun olayı” olarak tarihe geçen “hayvan kaçakçılığı” ile geçinen köylülerin katledilmesi ile örtüşen Roboski katliamı devletin zalimliğinin de, halkın işsizliği ve yoksulluğunun da aynı kaldığını, bölgede sınır tanımayan toplumsal, kültürel ve ekonomik yapının değişmediğini bir kez daha göstermiştir.
Tayyip Erdoğan’ın alay edercesine “ileri demokrasi” olarak tanımladığı iktidarı, 12 Eylül darbe günlerini aratmamakta; işçilerin, işsizleri, yoksul halkın, ezilen Kürt yoksullarının, özgürlük mücadelesi veren devrimcilerin, yurtseverlerin, muhalif olan her kesi ezip yok etmeye kurulmuş savaş makinesine dönüşmüştür.
Ortadoğu’da halk isyanları patlak verirken, ABD ve Emperyalist ülkeler bu isyanları kendi politikaları doğrultusunda yönlendirmeye çalışmıştır. Ve yıllardır himayesi altında tuttuğu bu diktatörleri gözden çıkarmıştır. Değişen Ortadoğu’da güç olmak isteyen Emperyalist ülkeler çeşitli yollar ile müdahil olmak istemektedirler. Ortadoğu’da rol almak isteyen ülkelerden biri de Türkiye’dir. Yıllardır komşu ülkelerin liderlerine methiyeler düzen ve her türlü anlaşmalar yapan Türkiye, Ortadoğu’da pay almak adına eski dostlarına düşman kesilmektedir. Malatya Kürecik’e Füze Kalkanı kurdurtarak işgal ve sömürünün bir parçası olmaktadır.
Devletin kirli savaşını en yoğun şekilde yükselttiği 90’lı yılları tekrar yaşamaktayız. Devlet tarafından sol, sosyalist, muhalif ve Kürtlere karşı terör uygulanmakta ve binlerce devrimciler, yurtseverler hapishanelerde tutulmaktadır. Bugün cezaevlerinde devrimcilere, yurtseverlere ve Kürt Ulusal Hareketinin Önderliğine yönelik tecrit ve işkence yapılmaktadır. Kürdistan bombalanmakta, Kürt siyasi iradesini yok etmek için gözü dönmüşcesine saldıran faşist devlet savaşta üstünlük sağlamak uğruna savaş suçu işlemekten çekinmemekte, sokak infazları yapmaktadır. Diyarbakır’da 2 genç sokak ortasında infaz edilmiştir.
Uludere’de kendini gizleyemeyen faşist TC devleti, Operasyon Kazası diyerek katliamın üstünü örtmeye çalışmış, kaymakama halkın tepki göstermesi sonucu kaymakamın yaralanmasını bahane ederek üste çıkmaya çalışmış, ancak haklın ayağa kalkması nedeniyle geri adım atmanın yollarını aramıştır. En son geldiği nokta köylüleri kan parası ile susturmaya çalışmaktır.
Uludere’de yapılan katliamda ana akım medyanın kirli yüzünü bir kez daha apaçık ortaya koymuştur. AKP borozanı haline dönüşen ve halktan gerçekleri gizleyen basın kuruluşları halka karşı suç işlemektedir.
Devlet, askeri ve siyasi operasyonlarını haklı göstermek ve kendi karşısında olanları zapturapt altına almak için özgür basın emekçilerine ise olanca gücü ile saldırmaktadır. Şu an toplam 96 gazeteci cezaevindedir.
Devlet, sermaye boyunduruğu altında inleyen işçi sınıfının örgütlülüğüne ve mücadelesine her fırsatta saldırarak, en masum demokratik eylemlere gaz bombaları yağdırarak toplumun bütün kesimlerini susturmak istemektedir. Onun için de Hes’leri istemeyen köylülere, sokağa çıkan Hopa halkına, füze kalkanı istemeyip parasız eğitim isteyen öğrencileri, gasp edilen hakları için çadır kuran, fabrika işgal eden işçilere, güvenceli iş isteyen atanamayan öğretmenlere, asgari ücret zammına karşı çıkan sağlık işçilerini, Kürt halkının ulusal özgürlüğü için sokağa çıkanlara gaz bombaları ve şiddetle bastırmaya, tutuklamalarla yıldırmaya çalışmaktadır.
Devlet bir yandan Kürt halkının üzerine savaş suçu sayılan kimyasal bombalar yağdırırken bir yandan da Neo-Liberal politikalarla emekçiler üzerinde ağır tahribatlara yol açmaktadır. Dünyada büyük bir krize yol açan neoliberal sömürünün Türkiye’de daha da derinleştirilmesi için hükümet her gün yeni yasalar çıkarıyor, haklarımız gasp ediliyor. Sağlık sistemini tamamen paralılaştıran yasalar 2012 ye girdiğimiz şu günlerde hayata geçti bile. Ve esnek istihdam için sermaye sınıfının elini iyice güçlendirecek düzenlemeleri ise yasalaşmak üzere.
Kürt ulusal mücadelesine saldırarak; Şovenizm, ırkçılık, milliyetçi çığırtkanlıklarla üstü örtülmeye çalışan soygunda AKP‘nin son marifeti kıdem tazminatlarımızın elimizden alınması için çalışmak olmaktadır. Ayrıca Milletvekili maaşlarını 8 bin TL’ye yükseltmek için yeni yasa çıkarılmaya çalışılmış, asgari ücret 701 TL’yi reva görerek sefaleti derinleştirmiştir. Halkın kaynaklarını Heronlara, predatörlere, kimyasal silahlara, gaz bombalarına, F16’lara akıtan AKP hükümeti savaşı körükleyerek neoliberal soygunu gözden uzak tutmak istemektedir.
Bizler savaş için değil, silahlar için değil işçiler, yoksullar, kadınlar, gençler ve çocuklar için, eğitime, sağlığa, doğa ve iklimimizin korunması için bütçe istiyoruz. Örgütlenerek, mücadele ederek, dayanışarak özgürlüğümüze, emeğimize, haklarımıza sahip çıkacağız.
90 yıldır her hak talebinde kanla bastırılan, ezilen, yok sayılan, imha edilen Kürt halkına karşı sürdürülen bu savaşın yanında olmayacağız. Şırnak’ta gerçekleştirilen, çoğu çocuk 35 insanımızın katledilmesine suskun kalmayacağız, hesap soracağız.
Roboski’de katledilen 35 Can’ı unutmayacak, Unutturmayacağız!
Katil Devlet Hesap Verecek!
Anaların Öfkesi Katilleri Boğacak!
Yaşasın Devrimci Dayanışma!
BDP-BDSP-DHF-SODAP-PARTİZAN-YDİ ÇAĞRI