Bugünlerde Özgecan Aslan’ın katledilmesini lanetlemeden herhangi bir konuya girmek mümkün değil. Son on yılda kadına karşı şiddetin % 1400 arttığı bir ülkede yaşıyoruz. Sık sık iktidar partisinden veya çevresinden birisinin kadınla ilgili insanı dehşete düşüren açıklamalar yaptığını duyuyoruz. Sonra da konu ikiyüzlüce “idam” tartışmasına getiriliyor. Bütün bu olanlarda toplumsal çürümenin, bataklığın her gün derinleşmesinin nedenlerine karşı mücadele etmeden söylenecek her şey havada kalır. Timsah gözyaşları ne sorunları çözer ne de acıları hafifletir, sadece öfkeyi arttırır. Bu da bugünün çürüyen egemen siyasetine karşı yönelir. Gerekli olan da budur.
Politik ortamda yine iktidar tarafından oyunlar oynanıyor. Bir yanda sıkıyönetimden farksız yeni “güvenlik yasası” ; öte yanda İmralı, Kandil, Ankara üçgeninde dönen çözüm süreci oyunların odağındaki konular…
AKP iktidarı “ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye” çalışıyor. “Güvenlik yasası” bu oyunun bir parçasıdır. Yasa ertelenirse veya bazı değişiklikler yapılırsa lütfedilmiş olacak. Öte yandan, görüşme trafiğinden iktidar yeni bir algı operasyonu yaratmak istiyor. “İmralı iyi, Kandil kötü” oyunu bir kez daha oynanıyor. AKP oyunda Osmanlı’yı geçti. Ancak oyunlar Osmanlı’yı kurtaramamıştı, AKP’yi nasıl kurtaracak?
“HDP, Öcalan’ın silahsızlanma çağrısını kamuoyuna açıklamamak ve Kandil’in silahlı mücadeleye devam eden tutumunun yanında saf tutmakla tercihini İmralı’dan yana değil, Kandil’den yana yaptı. Böylece, kendisini silahlı mücadeleyi tercih eden bir siyasi parti konumuna düşürdü.” (A.Selvi, 17 Şubat)
Yeni Şafak’tan algı operasyonunun medyadaki başı Abdülkadir Selvi böyle yazıyor. Ve soruyor: “Böyle yaparak HDP nasıl Türkiye partisi olacaktır?”
Seçime giderken süreci iktidarın nasıl değerlendirmeyi amaçladığı çok açıktır. Hiç bir adım atmadan “silahların bırakılması” çağrısını elde etmek, bunun havasıyla seçimleri götürmek; bu olmazsa HDP’yi “silahlı mücadeleyi tercih eden bir siyasi parti” olarak meydanlarda karalamak!
AKP iktidarı tıkanmışlığını her adımda yeniden ortaya koyuyor. İktidar tüm konularda yolun sonuna yaklaşıyor. Dış politikada “yalnızlık” edebiyatı yeniden başladı. Bölgede “liderlik” hayalinden tecride ve dünyada ise IŞİD’in yanında duran bir ülke konumuna düşmenin mutlaka bedeli olacaktır. İç siyasal sorunlarda oyun ve gerilim politikasından öteye bir şey üretemez hale gelen AKP, tıkanan rant ekonomisine nefes aldırmak için faiz kavgasını yeniden gündeme getiriyor.
Oysa toplumda yeni politik şekillenmelerin işaretleri ortaya çıkıyor. On yıldan fazladır süren politik tabloda kopmaların yaşanacağı bir döneme giriliyor. Bu gerçekliğe rağmen AKP, eski yollardan yürümeye devam ediyor. Paralel gürültüsü işe yarasa da biriken sorunların çözümünde hiçbir rolü olmadığı gibi, artık sorunları örtme rolü de aşınmıştır.
Toplumda birikim ve gerilimin nasıl arttığı Özgecan’ın katledilmesine karşı tepkilerde de bir kez daha ortaya döküldü. Uzatmaların ve oyunların sonuna geliyoruz.
[button link=”www.sodap.org/mehmet-yilmazer-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]