AKP Ne Kazandı ?
Mehmet YILMAZER
02 Nisan 2014
Sadece oy yüzdelerine baktığımızda elbette AKP seçimleri kazanmıştır. Üstelik önemli yolsuzlukları ortaya koyan kasetlere rağmen büyük bir oy kaybına uğramadan kazanmıştır. CHP ise “başçalan” propagandasıyla kaybetmiştir. Çarpıcı bir sıçrama ortaya çıkmasa da, BDP ve HDP önemli bir gelişme göstermiştir.
AKP’nin önemli bir kayba uğramadan seçimleri kazanmasının ardında duran nedenleri iyi tespit etmek gerekiyor. İlki, taktik duruşudur. Ortaya çıkan bütün yolsuzluk kasetlerine rağmen Erdoğan sürekli saldırı konumunu korumuş, savunmaya hiç geçmemiştir. Aslında Gezi isyanından beri böyledir. Yolsuzlukları “paralel devlet” ve “ihanet” suçlamasıyla, Suriye kasetini ise “casusluk” gürültüsüyle örtmeyi tercih etmiştir.
İkinci neden, AKP tabanı ve oy kitlesi yolsuzluk kasetlerine itibar etmediler. Zaten bu konuda kültürümüze yerleşmiş “bal tutan parmağını yalar” anlayışının bugüne çevirisi “yiyorlar ama iş yapıyorlar”dır. Burjuva siyasetinin çıkarlar savaşı olduğu unutulduğunda onun içinde “ahlak” aramak gibi hatalara düşülebiliyor. Hele hala antika ve burjuva karması ülkemizde siyasete bir de takiyenin girmesiyle her şeyin zıvanadan çıkacağı epeydir belliydi.
Üçüncü neden, Cemaatin sinsi kaset tuzaklarına karşı AKP tabanı kendini sırtından bıçaklanmış hissettiği için güçlü bir tepki gösterdi. Elbette bu tepkiyi iyi bir şekilde örgütlemeyi beceren Erdoğan’dır. AKP tabanı Cemaatin sinsi davranışlarına karşı güçlü bir öfke duyduğu için onların içeriğini şimdilik dinlemedi. Eski derin devlet provokasyonlarına karşı yeterince öfke biriktirmiş olan siyasal islam, benzer saldırılar karşısında hemen aynı tepkiyi ortaya koymuştur. Ayrıca Cemaatin saldırı üssünün Amerika’da olması ona karşı öfkeyi güçlendiren önemli bir nedendir.
Sonuncu ve en önemlisi, AKP’nin insanlara verdikleri ve siyasal islama kazandırdığı mevzilerdir. Yoksulları belli ölçüde içine alan sadaka ekonomisi, sıcak parayla şişirilmiş tüketim imkanları, sağlık vb. “hizmetleri”, rant ekonomisiyle yarattığı zenginlik, kimsenin riske etmeyi göze almayacağı kazançlardır. Erdoğan, bütün konuşmalarında bu korkuyu yaydı. Bu kof bir ajitasyondan öteye, kendisinin de güçlü bir şekilde inandığı gerçektir. Siyasal islamın kazandığı hiçbir mevzi henüz sağlam değildir. AKP iktidarında ortaya çıkacak küçük bir zaaf büyüyen çatlaklar halinde siyasal islamın kazandığı mevzileri tehlikeye sokar. Bu gerçeklik siyasal islamın sıkı sıkıya AKP etrafında kenetlenmesini sağlamıştır.
AKP’nin konumunu güçlendirmesinde bir diğer nedene, “muhalefetin” durumuna da değinmek gerekiyor. CHP, Cemaatin kendine sunduğu malzeme üzerinden yürüttüğü seçim kampanyası ile aslında baştan hatalı bir yola girmişti. Zaten doğru bir yol tutturma yeteneği olmadığı için bu kolay yoldan zafer kazanabileceğini hayal etti. Sonuç tam bir fiyaskodur.
Cemaat’e gelince, istihbarat tekniklerini bir kenara koyarsak, Cemaat’in gücünün son derece sınırlı olduğu ortaya çıkmıştır. Bu gizemli gücün tüm kutsallığı ve büyüsü bozulmuştur. Ayrıca siyaset yapma sanatında Cemaat varoluş biçimiyle tam bir ikiyüzlülük içindeydi. Davul AKP’nin daha doğrusu Erdoğan’ın boynunda, tokmak Cemaatin elinde, istediği zaman istediği gürültüyü koparabileceğini sanıyordu. Erdoğan tokmağı da Cemaatin elinde alıverdi. Şu da unutulmamalıdır, üstünde ABD gölgesi taşıyan her siyaset ya da örgütlenme bölgemizde özellikle son yirmi yıldır sürekli kaybediyor. Bu ABD emperyalizmine karşı yıllardır birikmiş öfkenin siyasal sonucudur. Bu gerçekliği Obama’nın değiştirdiğini sananlar yanılır. Cemaat’in üstünde bu gölge koyulaşarak duruyor.
HDP açısından yapılması gereken en önemli tespit, bu seçimlerde Gezi ruhuyla yeterince buluşamamasıdır. Gezi ruhu, kritik dengeler nedeniyle CHP içine kendini gömmüştür. Orada kalırsa Gezi ruhuna Fatiha okumak zorunda kalırız. Buradan genel seçimlere önemli dersler çıkıyor, HDP bu süreçte Gezi ruhuyla çok daha güçlü bir şekilde buluşmanın yollarını bulmalıdır.
Yerel seçimler, bütün kritik gelişmelere rağmen mevcut siyasal dengelerde önemli bir değişim olmadığını ortaya koydu. Fakat bütün işaretlerden anlaşılıyor ki, siyasal dengeler çok kritik bir çizgide bıçak sırtında durmaktadır.
AKP, seçimleri kazanmış, bir kez daha sandıktan çıkmıştır. Ancak üstü başı çamur içindedir. AKP bu seçim sonuçlarından aldığı güçle yolsuzluk dosyalarının üstünü örtmeye devam edecektir. Seçim öncesi yeterince kirlenmiş olan ortam daha derin çürümelere doğru yol alacaktır. Paradoks gibi görünse de, bu seçim galibiyeti AKP’deki çürümeyi derinleştirecektir. Sadece AKP’de değil genel toplumsal çürümenin iyice yoğunlaşacağı günler yaşayacağız. Böyle bir ortamda AKP istediği kadar sandıktan çıksın bu ülkeyi artık yönetemez. AKP sadece seçim kazanmıştır, iktidar gücünü kazanmak başka bir şeydir, o gücü ise sürekli kaybediyor.
Genel seçimlere kadar olan süreç yine Cemaat ve AKP’nin sefil savaşları ile geçecektir. İktidarın “inlerine girmek” için yapacağı operasyonlar, sonucu bugünden kestirilemeyecek gerilimler yaratabilir. Ancak şu kadarı kesindir, AKP bu sandık başarısından sonra, şişeden çıkan cinleri yakalamak için daha fazla yasakçı, faşist uygulamalara yönelecektir. Bu ise iktidara karşı her geçen gün artan öfkeye daha da yaygınlaştıracaktır. AKP iktidarı sandıktan çıkmasına rağmen şaşkınlıkla ülkenin gittikçe daha fazla yönetilemez hale geldiğini görecektir.