Batı’da Belden Aşağıya, Doğu’da Direkt Kafaya
AKP Kalleşliğinin Dibi Yok!
Kuzey KARAHAN
15 Mayıs 2011
Seçim sürecinin son ayına girdik.
Köşe yazarlarından açık oturumculara, dikkat çekilen bir nokta var: “seviyesizlik.” Hiç bir seçim döneminde bu kadar seviyesiz bir kampanya yürütülmediği konusunda epey çevre düşünce birliği içinde. Ve seviyesizliğin asıl tarafının AKP olduğu konusunda da düşünceler birleşiyor. Zaten genelinde “aman aman” bir seviyemizin olmadığını biliyoruz. Ama bu seçim döneminde AKP, en sıradan değerleri bile alt üst ederek ve elindeki bütün -derin ya da sığ- devlet imkanlarını sınırsızca kullanarak saldırıyor. Ve bunu öyle iki yüzlüce yapıyor ki.
Ama seviyesizlik de zaten kendini burada ele vermiyor mu!
Gizlediğini sandığı o kirli yüzü de temiz sandığı yüzü kadar apaçık ortada değil mi!
AKP, bir taraftan CHP ve MHP’ye kaset tezgahlarıyla yüklenirken, diğer yandan Kürt Özgürlük Hareketi’ne de uzun zamandır görülmedik bir şiddetle saldırıyor.
Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu bağımsız adaylarının seçime katılmalarını engellemeye yönelik operasyon uyarınca, YSK’nın aldığı veto kararı, güçlü bir halk direnişiyle cevaplanıp boşa çıkartılmıştı. Hatta sonunda AKP’nin bu süreçte kaybettiği prestij, bağımsız Blok adaylarının hanesine kazanım olarak geçmişti. Şimdiki operasyonları, AKP’nin mevzi kazanmak için yeni bir taktik hamlesi olarak değerlendirmek gerekiyor.
AKP, seçimden sonra düşünülen yeni Anayasa için -ve hatta Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına taşınması ve başkanlık sistemine geçilmesine yönelik olarak da- meclise güçlü bir çoğunlukla girmeyi hedefliyor. Ve belli ki bunun için iki şeyi önüne koyuyor. Birincisi, kamuoyu araştırmalarında barajın az üstünde seyreden MHP’nin, baraj altına çekilerek Meclis’e girmesinin engellenmesi ve ikincisi Blok adaylarının mümkün olduğunca az sayıyla meclise girebilmesi.
Arka arkaya ortaya çıkartılan ve giderek en son Bahçeli’nin kendisine dayanan kaset tezgahlarının arkasında, “derin” AKP’nin olduğu, “genel bir kanı” olmaktan da öteye geçti. Bir yandan Erdoğan ve AKP ileri gelenleri, “özel yaşamın kutsallığından” vs. dem vururken, diğer yandan yapılan kaset servislerini sonuna kadar, tadını çıkarta çıkarta kullanmaktan geri kalmıyorlar. Böylelikle MHP’yi yıpratıp, onun “ahlakçı” oylarını toparlayacağını hesaplıyorlar. Arada Baykal’ın kasetini de anarak, CHP’yi sıkıştırmak da ihmal edilmiyor. Bu belden aşağı vuruşların AKP hanesine kaç yazacağını göreceğiz.
Diğer yandan, uzun süredir eylemsizlik halindeki PKK gerillalarına karşı da son haftalarda yoğun bir saldırı başlatılmış durumda. Nisan sonunda, Dersim kırsalında yedi gerilla öldürülmüştü. TSK’nın son üç gündür sürdürdüğü operasyonlarda ise şimdiye kadar on iki PKK gerillasının öldürüldüğü, TSK’nın asker kaybının da dört olduğu ve sınır hattında yoğun çatışmaların sürdüğü haberleri geliyor. Seçimlerin en azından bir çatışmasızlık ortamında yapılmasının sağlanmasının asıl sorumlusu olan AKP Hükümeti’nin bu denli yoğun bir saldırı başlatmasının amacının, bölgede “huzuru sağlamaktan” daha öte bir anlamı olması gerekiyor.
Batı’da oyları belden aşağı vuruşlarla manipüle etmeye çalışan AKP’nin Doğu’da, doğrudan kafaya sıkan zalimliğinin arkasında, hem MHP’nin milliyetçi oylarına bir hitap, hem Kürt halkını ve hem de halkların kardeşliğini savunan Türkleri terörize etmek gibi sinsi bir alçaklık yatmakta olduğu gözlerden kaçmıyor. Huzuru sağlamakla yükümlü olması gereken hükümetin, hem Türk ve hem de Kürt gençlerinin hayatlarını hiçe sayarak, sırf sandık ve oy hesaplı huzur bozuculuğunun, özellikle bölgede sadece nefret yaratacağı bilinmelidir.
Kürt halkı ve halkların kardeşliğini savunanlar özellikle seçim sürecinde her türlü gerilimden uzak durmak istediklerini defalarca beyan etmişlerdir. Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu yüzde on seçim barajı ve daha “yasal” yasa dışı her türlü engele karşı, çatışmasız bir seçim süreci için defalarca çağrıda bulunmuş ve buna çaba göstermişlerdir. Bugün bu çağrılarını, önlerine dizilen on iki evladının ölüsüne bakıp yutkunarak yine tekrarlıyorlar. Ancak, gerilimden ve provokasyondan medet uman AKP, Kürt Özgürlük Hareketi’ni ve halkların kardeşliğini savunanları bu tür saldırılarla yıldıracağını sanıyorsa büyük bir gaflet içindedir. Sınıra dizilen ordu birliklerinin barikatını yararak, evlatlarının ölüsünü alıp gelen halk iradesi, bu provokasyonları da halkların kardeşliği temelinde boşa düşürmeyi bilecektir.
Kavgada en sıradan kuralları bile hiçe sayan, işine geldiğinde belden aşağı vuruşlarla, işine gelmediğinde arkadan sinsice sokulup kafaya sıkmalarla yol alacağını sanan AKP, bunların hesabını verecektir. Ruhları tefeci-bezirgan kültürüyle kirlenmiş sonradan görme “kasaba zengilerinin” arsız kalleşliği, sınır tanımaz alçaklığı eninde sonunda halkların kardeşlik direncine çarpacaktır.
Bizler her zamanki gibi bugün de kardeş Kürt halkının yanında olacağız.
Acılarını paylaşacağız.
Cenazelerini birlikte kaldıracağız.
Sesimizi, onların barış, özgürlük ve eşitlik çağrılarına katacağız.
Kardeşlik çağrılarının taşıyıcısı olacağız.
AKP provokasyonlarını birlikte boşa çıkartacağız.
Halkların kardeşliğini meclise taşıyacağız.
Kardeşlik! Şimdi değilse ne zaman!